"Şşşş..."
Gözleri kapalı, sesten rahatsız olmuşçasına kaşlarını çatmış bir şekilde hemen baş ucundan gelen sesin kaynağını bulmaya ve susturmaya çalışırmışçasını parmaklarını gelişi güzel atmış ve küçük bir tura çıkmışken daha fazla dolanmadan istediği şeyi bulmuşçasına parmaklarını naifçe, küçük ama dolgun dudaklara bastırarak "şşş" demiş ve aynı şekilde parmaklarını sıcak et parçalarından çekerek kolları arasındaki bedeni daha çok sarmalamıştı Yoongi.
Karen mı?
Karen ise hareketsiz bir biçimde az önce ne yaşadığını algılamaya çalışıyordu.
Kaskatı kesilmiş, Yoongi'ye daha çok çekilirken sadece onun yüzünü inceliyor bu sefer kendi nefeslerinin Yoongi'nin yüzünü okşamasına izin veriyordu.
Yoongi ile yüzleri arasında milimler varken ilk defa nefesini tutmuyor kendini rahat bırakmaya çalışıyordu. Çünkü nefesini tutması gereken bir durum yoktu. Yüzleri arasında milimlerin olması hatta burunlarının neredeyse birbirine değecek olması bir sebep değilmişçesine bunu düşünmüştü. Cidden mi? Gerçekten de bu durumda rahat olabilir miydi?
Aman neyse en azından nefesini tutmazsa daha fazla yaşayabilirdi.
Ama bu tabi yine her zamanki gibi uzun sürmemişti çünkü Yoongi kolları arasındaki doluluk hissiyatını ilk defa yaşadığından garipsemiş ve yavaşça zor da olsa gözlerini aralamıştı.
Karen ise kendini az önce rahat bırakan kendisi değilmişçesine direk göz göze gelmeleriyle nefesini tutmuş ve sanki kötü bir şey yaparken yakalanmış gibi kalbi hızlı hızlı atmaya başlamıştı.
Hemen yakınındaki beden, kalp atışlarını rahatlıkla duyabilecek bir mesafedeyken en kötüsü ortamın sessizliği bu duruma daha çok olanak sağlarken kendisi bunu bile düşünebilecek durumda değildi o an.
Sadece algıları kapanmışçasına korkulu bakışlarıyla Yoongi'nin yarı şaşkın bakışlarına karşılık verebiliyor onu da istemli yapmıyordu.
Yoongi yavaş yavaş bazı şeyleri algılarken aynı zamanda yüzündeki o şaşkınlık ifadesinden kurtulmuş ve düşünmek için sarfettiği eforla oldukça ayılmıştı.
Bu sırada karşısındaki bedenin nefesini tutmuş olduğunu farkettiğinde bulundukları durumu pek takmamış, oldukları pozisyonu bozmayarak hızlı atan kalbinin sesini salonun dışına çıksa bile duyabileceği bedenin korkmuş gözlerine bakarak içten içe ne kadar garip hissetse de normal bir şekilde konuşmuştu. Sesi ise yeni uyanmışlığın vermişliğiyle kalın çıkmıştı.
"Neden nefesini tutuyorsun?"
Karen işittiği pürüzlü ama kalın sesle birlikte birkaç kere gözlerini kırpıştırmış daha sonrasındaysa şuana kadar farkettmeden tuttuğu nefesini geri vererek titrekçe nefes alıp vermişti.
Bu esnada Yoongi ise normal bir şekilde onu izliyordu. Karen bunu farkettiğinde Yoongi'nin bu hareketlerine anlam veremeyip "gerçekten ne oluyor ya" demeyi ihmal etmemişti.
Yoongi ise Karen'ın yakınında olsa da anca duyabildiği şeyle kaşlarını çatıp "Nasıl yani?" anlamayarak sormuştu.
Ama bulundukları pozisyon hala aynıydı.
"Bana neden böyle bakıyorsun?"
Yoongi Karen'ın neyi kastettiğini anlamayarak bir daha sordu.
"Nasıl bakıyormuşum?"
Karen, onun bakışlarını nasıl tercüme edeceğini bilemedi. Sadece "Böyle işte, hiçbir tepki vermeden sakin ama uzun uzun. Yada hiçbir şey görmüyormuş gibi?"
Yoongi bu cümleye kadar nasıl baktığını anlamamıştı ki son cümleye kadar normal bakıyormuşum işte derken son cümlede duyduğuyla kaşlarını kaldırıp içindeki gülme isteğini bastırarak aynı şekilde cevap vermişti. Zaten kızın son cümlesinde kendisinin de bir şeyleri düşündüğünü anlamıştı.
"Normal bakıyormuşum işte."
Karen, onun bakışlarını içinden kendi kendine açıklamaya çalışmayı bir kenara bırakarak "hı?" diyerek kaşlarını kaldırmış Yoongi'nin az önce söylediğini duymadığını belirtmişti.
Yoongi ise aynı üslubla söylediğini Karen için normal bir şey söylüyormuş gibi bir kez daha tekrar etmişti.
"Normal bakıyormuşum işte"
Karen duraksadı, bir an için Yoongi'nin bakışlarını başka bir şeye yorumlamış gibi hissetti kendini. Bu onu o an için kötü hissettirmişti.
"Ü-üzgünüm yanlış anlamışım."
Oldukça kısık bir sesle ondan özür dilerken Yoongi ise hiçbir tepki göstermemiş aynı şekilde ona bakmaya devam etmişti.
Karen, ondan herhangi bir cevap gelmeyince utanmış, olduğu yerde yerin dibine geçmek istemişti ama başını kaldırıp Yoongi'nin milimler ötesindeki yüzüne baktığında bu eyleminden vazgeçmiş bu sefer kafası karışmış bir şekilde kaşlarını çatmıştı.
"Biliyor musun? Sadece aklımı karıştırıyorsun."
Yoongi onun zeki olduğunu biliyordu ama böyle utanıp küçülürken bazı şeyleri anlayabileceğini hiç düşünmemişti.
Ama yine de bu onun hoşuna gitti bu yüzden daha açık konuşmaya karar verdi. Aynı zamanda ilk defa mimiklerinde bir değişiklik yaratıp sırıttı.
"En azından beni bu şekilde de olsa farketmen hoşuma gitti."
Bazen birilerinin zihninde yer almak ister insan, bazense kendini başkalarının zihninden görmek...
Hani şu klişe laf vardır ya "çok yoğundum" aynısından işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7-star Hotel
FanfictionBu bir 8.üye kitabıdır. Gruba neredeyse başından katılmış bir kız üyeyi konu almaktadır. ... -Tanrı aşkına, söylesene ben neyim bu hikayede?! Kimim ben?! -Maybe...My baby? Genç kızı susturabilen tek şeydi bu cümle. Çünkü genç oğlanın ağzından çıkan...