☆31☆

260 15 6
                                    

Boynunu saran kollar titreyerek geri çekilecekken üzerindeki şoku siktir edip kendi kollarını onun beline sardı Yoongi.

Çekilmesine izin vermeyip belini saran kişi ile titrek bir nefes verdi Karen. Bedenini sarmalarkenki verdiği güven hissi tanıdıktı, bu kişi Yoongi'den başkası olamazdı.

Gördüğü kabustan sonra güvende olduğunu hissetti Karen. Her şey geride kalmıştı artık o küçük çocuk değildi. Ama her ne kadar öyle düşünmeye çalışsa da Yoongi'nin kolları arasında tir tir titrediğinin farkında değildi.

Yoongi onun titrediğini ve hala kendine gelemediğini anladığında hala ona sarılırken kafasını hafif geri çevirerek kulağına fısıldadı.

"Şşş sakin ol Reny. Sadece bir rüyaydı."

Kendi kendini sakinleştiremezken Yoongi'nin kulağına fısıldadıklarıyla yavaş yavaş gerçekliğe döndüğünü hissetti Karen.

Kolları arasındaki bedenin titremesinin yavaş yavaş geçtiğini farkettiğinde onun yavaş yavaş sakinleştiğini anladı Yoongi.

Bir süre daha öylece birbirlerine sarılırlarken saniyeler geçtikçe daha da sıkılaşan kolları ile her ikisi de birbirlerinin kalp atışlarını hissedecek kadar yapışmışlardı birbirlerine.

Bir süre sonra Karen'ın titrek nefesleri de kesildiğinde salon büyük bir sessizliğe büründü.

Yoongi bu sessizlikten ,garip hissettiğinden mi bilinmez, rahatsız olduğunda kollarını hafif gevşeterek çenesini yasladığı omuzdan kaldırıp kafasını geriye doğru atarak Karen'ın yüzüne baktığında Karen'ın yorgun bakan gözleriyle göz göze geldi.

Birkaç saniye de birbirlerinin gözlerine baktıklarında Yoongi onun iyi olup olmadığını anlamak için sordu "Daha iyi misin?"

Karen enerjisini sömüren gördüğü kabus sebebiyle yorgunlukla kafasını salladığında Yoongi onun konuşmaya bile halinin olmadığını anlayıp dudaklarını büzdü. Bir rüyadan bu kadar etkilenebileceğini hiç düşünmemişti.

Karen'ın, Yoongi'nin düşünceli bir şekilde büzdüğü dudaklarıyla birlikte yorgun bakışları ilk önce Yoongi'nin dudaklarını büzdüğü için şişen yanaklarını sonrasında yavaşça aşağıya inediğindeyse büzdüğü dudaklarını bulmuş ve Yoongi'nin bile bir süre sonra düşüncelerinden uzaklaşarak neye uğradığını şaşıracağı bir süre dudaklarında takılı kalmıştı.

Yoongi onun bakışlarını yakalayıp afalladığında dolaylı yoldan yüz ifadesi değişmiş bu yüzden de büzdüğü dudakları yavaşça normal haline dönerken büzülmüşkenki gerginliğine nazaran daha da dolgunlaşmış, Karen'ın zihnini daha da bulandırmıştı.

Gördüğü rüyadan sonra daha zihnini bile toparlayamamışken şimdi gözlerinin dolandığı kısım onun için çok tehlikeliydi.

Salonun pencerisinden sızan ay ışığı yüzlerine vururken Yoongi'nin de gözleri onun dudaklarına kaymış ama saniyeler geçmeden geri onun, bakışlarının dudaklarına inmiş gözlerine, bakmıştı.

Yüzleri çok yakındı ve salonun sessizliği Yoongi'nin yutkunuşuyla bozulmuştu. Daha sonrasında geri çekilip boğazını temizleyerek ortamın garip atmosferini dağıtmıştı.

Karen, Yoongi'nin geri çekilmesiyle ne yaptığının sonradan farkına varmışçasına Yoongi'nin boynuna doladığı kollarını mahçupça göğüslerine sürtecek şekilde yavaş bir şekilde indirmiş ve kafasını eğerek parmaklarıyla oynamaya başlamıştı.

Yoongi ise Karen'ın, göğsü boyunca temas eden elleriyle kaskatı kesilmiş, Karen'ın başını eğmesiyle birlikte başını iki yana sallayıp tekrardan boğazını temizleyerek çömeldiği yerde arkasını dönüp orta masanın üzerine bıraktığı su şişesini alarak konuşmuştu.

"Korkmuş olmalısın, al biraz su iç." Şişenin kapağını açmış Karen'a uzatmıştı.

Karen başını hafif kaldırıp , zira Yoongi'nin yüzüne bakmaya utanıyordu, Yoongi'nin ona uzattığı şişeyi almış ve gözlerini kaçırarak birkaç yudum almıştı.

Daha sonrasında şişeyi Yoongi'ye geri uzatmış bunun üzerine Yoongi şişeyi elinden alacakken parmakları birbirlerine temas etmişti.

Her ne kadar önemsiz bir temas gibi gözükse de az önceki sessizce yaşanan olaylardan sonra bu ufak temasla birlikte vücutlarını bir titreme dalgası almıştı.

Karen şişeyi Yoongi'nin eline bırakıp elini çektiğinde Yoongi bu hareketiyle az kalsın kapağı açık olan şişeyi düşürüyordu ki son anda durumu kurtarıp olası bir kazanın önüne geçmek için şişenin kapağını kapatarak geri orta masanın üzerine bıraktı.

Karen ise sol eli arasına aldığında ,az önce sıcak temaslar hissettiği, sağ elinin parmak uçlarını okşayarak parmaklarıyla oynamış daha sonrasında aklına gelen saçma sapan düşüncelerle kendinden utanıp az önce okşadığı parmaklarına tırnaklarını geçirmişti.

Yoongi tam da bu sırada ona dönmüş ve bakışlarını onun oynadığını sandığı parmaklara indirerek yüzünü buruşturmuştu. Çünkü Karen parmaklarıyla oynamıyor resmen onlara işkence ediyordu. Öyle ki onun yerine kendisinin canı acımıştı.

"Hey"

Buna daha fazla devam etmemesini söylemeden önce dikkatini üzerine çekmek için seslendiğinde herhangi bir dönüt alamayınca kalkan kaşlarıyla bir kez daha seslendi Yoongi. Ama Karen yine onu duymamış, eğmiş olduğu kafasıyla birlikte yaptığı işkenceye devam etmişti.

Bunun üzerine Yoongi derin bir nefes verip onun ellerinin üzerine ellerini koyarak hareketlerini durdurmuş daha sonrasında Karen'ın şaşkınlıkla ona dönen bakışları eşliğinde gözlerini onun parmaklarından ayırmadan tırnak izi bıraktığı yerleri acıtmamaya dikkat ederek okşamıştı.

Hatta o kadar narin okşamıştı ki Karen utançtan bakamadığı yüzüne şimdi şaşkınlıkla bakakalmıştı. Aynı zamanda ilk defa hissettiği garip duygularla bozguna uğramışçasına parmakları üzerindeki sıcaklığın içine akmasına izin vermişti.

Öyle ki, bunu içinde tutamamış oldukça kısık çıkan sesiyle Yoongi'nin içten bir şekilde gülümsemesini sağlayacak o soruyu sormuştu.

"Ellerin hep böyle sıcacık mı?"

Yoongi "Bilmiyorum, sen söyleyene kadar farkında değildim bile."diyip gülümsemeye devam ederken bakışlarını onun yüzüne çıkardığında Karen'ın bu sefer bakışlarını kaçırmaya çalışmamasıyla gülümsemesini daha da genişletmişti.

Karen, Yoongi'nin gülümsemesi hoşuna gitmişçesine hafifçe gülümseyerek aynı kısıklıkta konuşmuştu. Diğerlerini uyandırmak istemezlerdi.

"Sıcacıklar."

"Seninkilerin aksine?" Tek kaşını kaldırarak sordu Yoongi.  Bir yandan alaycı bir tavır takınmıştı bu ise Karen'ı güldürmüş ama tebessüm ederken cevap vermesini sağlamıştı.

"Benimkilerin aksine."

Böyle tebessümlü bir cevap beklemediğinde ilk başta afallasa da sonrasından bu hoşuna gitmişçesine aynı onun gibi bazı şeylerin farkındaymış gibi tebessüm etti Yoongi.

Gerçi niye şaşırıyordu ki Karen'ın bu cevaplarına alışmış olması gerekiyordu. Ama sanki bu biraz farklıydı, her ne kadar onun verdiği cevaplar her zaman için onun hoşuna gitse de bu seferki farklıydı, Yoongi'nin içi bir farklıydı...
















Bir tebessüm zor olmamalı bilmemezlikten gelmediğin...





























Bu burda bitmemeliydi ama o son cümleden sonra devam ettirmemeliyim dedim ve kendimle ne kadar savaş versem de burda bitirdim...herneyse...bir bölümün daha sonuna geldik, diğer bölümde görüşmek üzeree...sağlıcakla kalıın...

7-star HotelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin