"Aaah!" Yoongi kafasının altındaki yastığı çekerek kendi yüzüne bastırıp bağırdığında odadaki kimsenin uykusu kaçmamış götlerini devirerek uyumalarına devam etmişlerdi.
Kaçan uykusunun sinirini yüzüne bastırdığı yastıktan çıkardıktan sonra yüzünü yastıktan kurtararak sımsıkı yumduğu gözlerini tavana bakarken açtığında ilk birkaç saniye boş boş tavana bakmış sonrasındaysa oflayarak yataktan kalkıp alt ranzada uyuyan Taehyung'u uyandırmamaya çalışarak basamakları inmişti.
Her ne kadar tuvalete gitmeyip ihtiyacını tutarak geri uyumak istese de tutamayacağını anlayarak gözlerini bir daha kapatmamak üzere geri açtığında üst üste gelen horlamalarla uykusu kaçmış daha sonrasındaysa kendisini tutmanın bir anlamı olmayacağına karar verince tuvalete gitmek için kalkmıştı şimdiyse gözlerini ovuşturarak kapıya doğru ilerliyordu.
Bu sırada Namjoon'un yatağının yanından geçerken kıstığı gözleriyle, en sonunda ritmi tutturmuş bir şekilde horlayan Namjoon'u, elinde olmadan kendi yastığıyla boğmuş daha sonrasındaysa umursamayarak kapının kulpunu indirip odadan dışarı çıkmıştı.
Odadan çıkar çıkmaz yavaş ama aceleci adımlarla tuvalete koşmuş, her ihtimale karşı da ardından kapıyı kilitlemişti.
.
.
."Üzgünüm ama artık kızımın o çocuklarla görüşmesini istemiyorum."
"Gerçekten abarttığımı mı düşünüyorsunuz Bayan Jung?!"
"Benim kızım az kalsın ölüyordu, Bayan Jung!"
Karşı hattaki kişinin sözünü keserek herhangi bir bahane kabul etmezcesine konuştu Minju.
"Onlar daha çocuk dedikleriniz 16 yaşında Bayan Jung. Üstelik kızımla aralarında üç yaş var. Kızımın o çocuklar yerine kendi yaşıtlarıyla arkadaşlık kurmasını tercih ederim Bayan Jung. Bu yüzden ya siz bir an önce bu duruma el atarsınız yada ben zor yollara başvururum." Sinirle oturduğu koltuktan kalkıp sert adımlar atarak cama doğru yürüdü.
"Ne demek bu bizim elimizde değil?! Rehberlik öğretmenleri siz değil misiniz Bayan Jung? Bir de nasıl ayıracağınızı mı soruyorsunuz!"
O kadar sert ve yüksek bir sesle konuşmuştu ki uyuduğunu sandığı ama başından beri kapının ardından onu dinleyen Karen saklandığı duvara sinmişti.
"Ne demek üzgünüm ama ben bir şey yapamam! Okulunuza dava açmamı mı istiyorsunuz?"
"Biliyor musunuz sanırım haklısınız Bayan Jung, öğrencilerinizin bir suçu yok. Suçlu olan sorumsuz okulunuz. Onları böyle yetiştiren ve kaçmalarına göz yuman okulunuz suçlu olan. Ama yine de kızımın o çocuklarla görüşmesine izin vermiyecem, bu yüzden kızımın kaydını okulunuzdan aldırıyorum."
Annesinin son olarak kurduğu cümlelerle kendini yaslandığı duvarda çökerken buldu karen, gözlerindense duyduklarının verdiği hüzün akıyordu. O böyle olsun istememişti.
"Bir de okulunuza dava açacağımı müdürünüze iletmeyi unutmayın Çünkü sizin de dediğiniz gibi bu çocukların değil sizlerin suçu." diyerek konuşmasına son noktayı koyup telefonu sertçe kapattı Minju. Sonrasında arkasından gelen sesle olduğu yerde öylece kalakaldı.
"B-bir daha mı okul değiştiricem?"
"Ne zamandır beni dinliyorsun Karen?" Tereddütle sordu Minju, çünkü kızının kızarmış yanakları ve dolu bakan gözleri başından beri konuştuklarını dinlediğini söylüyordu ona.
"Bir daha mı okul değiştiricem?!" tutamadığı bir göz yaşı yanağına düştüğünde sertçe yanağını silerek sorusunu diretti Karen. Bu gerçeğe inanmak istemiyordu, kalbi zaten yeterince kırılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7-star Hotel
FanfictionBu bir 8.üye kitabıdır. Gruba neredeyse başından katılmış bir kız üyeyi konu almaktadır. ... -Tanrı aşkına, söylesene ben neyim bu hikayede?! Kimim ben?! -Maybe...My baby? Genç kızı susturabilen tek şeydi bu cümle. Çünkü genç oğlanın ağzından çıkan...