1hafta sonra:"Annecim bugünki durağımız neresi, karar verdin mi?" Annem elindeki klavuzu kapatarak arkasını dönüp klavuzu bana vermiş bu sefer de benim seçmemi söylemişti.
Elimdeki klavuzun sayfalarını çevirerek resimlere bakmış ve en sonunda bir yerde karar kılmıştım.
"Dağ başına gitmeye ne dersiniz?" diye gülerek sorduğumda babam dikiz aynasından bana bir bakış atıp gülmüş ve "Nerede karar kıldıysan navigasyonu ayarla da gidelim" diyerek arabayı çalıştırmıştı.
"Pekalaaa, o zaman biraz da zirveye çıkalım dimi hem teleferiğe binmek için sabırsızlanıyorum." diyip navigasyonu ayarlamış ve yola koyulmuştuk.
15-20dk sonunda istediğimiz yere gelmiştik. "Baba, arabayı burda bir yerde park edelim çünkü gerisini yürüyerek gidicez. Klavuzda öyle yazıyor." Babam kafasını sallayarak beni onaylamış ve arabayı park ederek kapıları açmıştı. Arabadan inip kol kola girmiş ve temiz havayı içimize çekerek uzun olan yürüyüşümüze başlamıştık.
Birkaç dakika yürüyüp doğanın tadını çıkardığımızda ilerde görünen yokuşu çıkarak telefiriğe doğru ilerlemiş ve biletlerimizi almıştık.
"Telefiriğe binmek eğlenceli olacak gibi ama içimde garip bir his var." Bu dediğimle birlikte babam beni kolunun altına almış ve "Aynı uçak kalkarken hissettiğin heyecan gibi değil mi? Korkma biz senin yanındayız, yalnızca manzaranın tadını çıkar." Diyerek birlikte teleferiğe binmiştik. Bizimle birlikte birkaç kişi daha binmiş ve alet hareket etmeye başlamıştı. Nefesimi tutup babamın koluna tutunmuş ve herhangi bir sorun olmadığına kendimi inandırmaya çalışmıştım. Telefirik en sonunda yükseldiğinde tuttuğum nefesi geri vermiş ve yumduğum gözlerimi açarak babamın kolunun altından çıkmıştım.
Teleferiğin içerisinde gözlerimi gezdirdiğimde gözlerim tanıdık gözlerle buluşmuş ve ayaklarım istemsizce o tarafa doğru adımlamıştı.
"Taetae~"
"Karen." Benim neşeli çıkan seslenişime kıyasla mesafeli bir şekilde bana karşılık veren Taehyung'a bakmış ve içten içe ne kadar kaşlarımı çatsam da gülümseyerek karşısında durmuştum.
"Senin burda ne işin var?" Sorduğum soruyla birlikte " biletimi kaybettiğim için diğerleri benden önce zirveye çıktılar da şimdi onların yanına gidiyorum." demiş ve geri önüne dönmüştü. Takındığı tavırdan dolayı ne diyeceğimi bilememiş ve ne kadar sormamış olsa da "biz de aynı şekilde" demiş ve onun gibi manzarayı izlemeye başlamıştım.
Bir süre sonra ikimizden de ses çıkmayınca ona dönmüş ve kendimi tutamayarak o soruyu sormuştum.
"Tae, bana neden mesafeli davranıyorsun?" İçten içe kırıldığım için bu sesime de yansımış ve onun dikkatini çekmiştim.
"Nerden çıktı bu şimdi? Y -yok öyle bir şey." Kafamı iki yana sallayarak onu reddetmiş ve "Bana yalan söyleme, bu iki üç gündür kahvaltıda yüzüme bile bakmıyordun Taehyung!" Demiştim. Bu bir hafta boyunca yani grupla tanıştığımdan beri hergün birlikte kahvaltı etmiş ve birbirimizi daha iyi tanımaya çalışarak kaynaşmaya çalışmıştık. Ama Tae bu süreçte yüzüme bile bakmamış, benimle konuşmamıştı bile.
Başını çevirip bana bakmış ve kafasını eğerek derin bir iç çekip cevap vermişti.
"Bak seninle açık konuşucam, Karen. Seninle uzun yıllar çok yakın arkadaştık ve çok güzel günler geçirdik hatta seni de çok seviyorum ama iki yıl boyunca grupta yedi kişiydik ve bir anda bir kişinin daha gruba katılacağını öğrendik. Sen de beni anla lütfen, bir hafta öncesine kadar kurulu bir düzenimiz vardı şimdi her şey değişti ve ne yapacağımızı bilmiyoruz. Bu da benim kafamı oldukça karıştırıyor her şey birbirine girdi ve ben bu bir haftada çok yoruldum. Bu yüzden bir süre birbirimizden uzak kalalım, en azından ben kendime gelene kadar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7-star Hotel
FanfictionBu bir 8.üye kitabıdır. Gruba neredeyse başından katılmış bir kız üyeyi konu almaktadır. ... -Tanrı aşkına, söylesene ben neyim bu hikayede?! Kimim ben?! -Maybe...My baby? Genç kızı susturabilen tek şeydi bu cümle. Çünkü genç oğlanın ağzından çıkan...