"Bugün Karen noonanın klibi yayınlandı tatil yapmamız gerekmez mi?"
"Gerçekten bazen ilkokul çocukları gibi olduğunuzu düşünüyorum, daha önce de söylemiştim değil mi?"
Hepsi gülerek kafasını salladı.
"Hani ilkokulda okul tatil olsun diye 'bugün yağmur yağdı okula gitmesek mi?' 'Bugün bayram okula gitmeyebilir miyiz?' 'Bugün öğretmenin doğum günü kutlayıp eve gidebilir miyiz?' gibi bir umut saçma sorular sorarlar ya. Hah işte onunla bunun arasında pek fark göremedim."
Hocalarının verdiği örnekle hepsi bir ağızdan gülerken Jungkookla Karensa omuz silkmişti.
"Ne olacak işte, en azından bir kutlama falan yapalım."(jimin)
"Zaten hergün pratik yapıyoruz bir günden de bir şey olmaz, bir farklılık olur."(hoseok)
"Bir gün pratik yapmasak ölmeyiz."(jin)
"Benim noonamın bugün klibi yayınlandı! Bu güzel günü böyle pratik odalarında geçiremeyiz hocam!"(jungkook)
"Çocuk haklı."(yoongi)
"Senin de işine geldi, dimi Min Yoongi." Diyerek elindeki kağıtları yuvarladı dans hocaları.
"Evet, işinize gelirse hocam." diyerek sırıttı Min Yoongi bir yandan da suyunu yudumlarken.
"Cidden ne yalan söyliyim benim bile işime geldi, zaten pek te dans edebildiğim söylenemez."(namjoon)
"+1"(jin)
"İşte bu yüzden pratik yapmalıyız gençler." diyeyerek konuştu dans hocaları.
"Hyung bir şey desene." diyerek hemen yanında oturan Namjoon'u dürttü jungkook.
Namjoon duruşunu dikleştirerek atıldı. "Böyle haklı haklı konuşmayın hocam."
Söylediği şeyle birlikte grup üyeleri ona hayal kırıklığıyla göz devirirken Yoongi onların aksine bu durum hoşuna gitmişçesine gülmüştü. Karen ise durumun komikliğine dayanamamış istemsizce gülümsemişti.
Herkes oflayıp puflarken -gerçekten canları bugün hiç pratik yapmak istemiyordu- hocaları daha fazla zorlamanın bir anlamı olmayacağına karar vererek ellerini çırpıp dikkatleri üzerinde topladı.
"Madem çok ısrar ediyorsunuz, o zaman bir de günün baş kahramanı Karen'a soralım. Sen ne diyorsun Karen?"
Bütün bakışlar bu sefer de hızlıca Karen'a dönerken yerinde rahatsızca kıpırdandı. Üzerinde gereksiz bir baskı hissetmişti. Zaten sırf canları pratik yapmak istemedi diye onu bahane ediyorlardı bir de üzerine kendisinin son kararı vereceğinin yükü onu rahatsız etmişti.
Ağzını tam açmış bir türlü toparlayamadığı düşüncelerini söyleyecekken diğerleri ise ağzından çıkacak tek bir cümleye bakıyordu.
Karen bunu fark ettiğinde açtığı ağzını geri kapatıp kollarını göğsünde bağlayarak ayağa kalktı.
Birkaç adım uzağındaki çantasını yerden alarak tek omuzuna asıp dans hocasının yanına ilerledi. Bu sırada diğerleri kaşlarını çatmış ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu.
Dans hocasının yanına vardığında hocanın elinde yuvarladığı kağıtları nazikçe alıp açarak bu haftaki programlarına baktı.
Programları hafta boyunca sıkışık değildi. Bugünkü programı ekebilirlerdi. Elindeki kağıtları geri yuvarlayarak hocaya verip bir 'hoşçakalın' tebessümü vererek bu sefer de kapıya doğru yürüdü.
Arkası diğerlerine dönük olduğu için hiçbir şey anlamayan üyeler yerde oturmuş öylece onun hareketlerini izlerken pratik odasının kapısını açıp gözlerini devirerek diğerlerine döndü Karen.
"Gelmeyi düşünmüyor musunuz?" Bu cümleyle birlikte herkes üzerindeki anlayamamazlığı bir kenara bıkarak enerjik bir şekilde yerden kalkmış ve neşeyle çantalarını alıp arkasından çıkmıştı.
Önde Karen, hemen arkasından da gülerek onu takip eden diğerleri en sonunda şirketten çıkınca Karen onların aksine ters bir istikamete dönünce diğerleri "Yanlış yere gidiyorsun." diyerek onu durdurdu.
Ama Karen onların aksine "Burdan sonrasında ayrılıyoruz. Her ne kadar kendimi kullanılmış hissetsem de sizin de kendinizi zorunda hissetmenizi istemiyorum. Gidip bugünün tadını çıkarın, bir de kutlamayla uğraşmayın şimdi." Dediğinde.
Diğerlerinin her cümlesinden sonra daha da çatılan kaşlarını umursamadan onlara ne kadar kırılmış olsa da dışardan belli etmeyerek umursamazca cümlesini bitirmiş ve onlara arkasını dönerek gideceği yöne doğru bir adım atmıştı. Ki biri kolunu tutup onu arkasından sürüklediğinde neye uğradığını şaşırmıştı. İşte şimdi asıl istikamette gidiyorlardı.
"Çok iyi kurgulamışsın ama buna kendini inandırıp kutlamamızı bozmana izin vermiyecem, vermiyecez. Bugün sekizimiz de kafayı bulana kadar kimse bir yere ayrılmıyacak. Anca beraber kanca beraber." diyerek hızını arttırıp Karen'ı daha da bir çekiştirdiğinde diğerleri de Namjoon'a uyum sağlamış ve hep birlikte gülüşerek ahjumma'nın ramenci dükkanına koşmuşlardı.
Kendimizi bazı şeylere önceden inandırmak sonrasında hayal kırıklığına uğradığımızda fazla hasar almamız için kendimize oluşturduğumuz geçici bir kalkan sadece.
Ahjummanın ramenci dükkanını ünlü yapıcam, önünde böyle sıra falan olacak hsjhsjs herneyse...diğer bölümde görüşmek üzeree...sağlıcakla kalınn...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7-star Hotel
FanfictionBu bir 8.üye kitabıdır. Gruba neredeyse başından katılmış bir kız üyeyi konu almaktadır. ... -Tanrı aşkına, söylesene ben neyim bu hikayede?! Kimim ben?! -Maybe...My baby? Genç kızı susturabilen tek şeydi bu cümle. Çünkü genç oğlanın ağzından çıkan...