"Yeni öğrendim. Yoksa daha önceden gelirdim."
Karen duyduğu sözlerle bakışlarını yumuşattı istemsizce. Gerçi bakışlarında herhangi bir sertlik yoktu ama oldukça kasmıştı kendini.
Şimdi ise gözlerini kaçırmaktan daha iyi bir eylem gerçekleştirmiş, duygularının anlaşılmaması için kendine bir duvar örmeye başlamıştı.
Bu kadarına da hakkının olduğunu düşünüyordu. Ne zaman açılsa, kalbi kırılan taraf o oluyordu çünkü. Her ne kadar dik bir duruşu olan sert biri gibi gözükse de en küçük şeyde kırılabiliyor, alınabiliyordu bazı durumlarda. Ama hiçbir zaman bazı şeyleri yanlış anlamazdı. Aynı bu cümleyi de yanlış anlamadığı gibi.
Bazen içinden bir ses çıkıp hoyratça konuşabilir, onu olmadık şeylere inandırabilir, hatta onun düşüncesizce umutlanmasına sebep olabilirdi ama kendisi hiçbir zaman böyle bir sese sahip olmamıştı. Hep mantığını dinlemiş, kendini dizginlemişti.
Şimdi de öyleydi. Kalbinin kırıklıklarından çok mantığının ona sunduğu imkanlarla geçiniyordu. Bu yüzden de onun kalbini kıran birine cephe almak yerine onunla olması gerektiği gibi olmaya devam ediyordu. Yoongi de bunlardan biriydi.
Sessizce bakışlarını Yoongi'den çekip yastığının yanındaki telefonu eline alarak bakışlarını açılan ekranın saat kısmında gezdirdi.
Hasta ziyareti için oldukça geçti.
Yavaşça ağzındaki oksijen maskesini çıkarıp kısık çıkan sesiyle konuştu.
"Hasta ziyareti için oldukça geç."
Yoongi gözlerini sıkıca yumup kendini telkinledi, o bu haldeyken ona sinirlenemezdi. Hele ki onunla böyle bir üslüpla konuştuğu için -ki Karen'ın her zamanki haliydi sadece kendisi şuan bunu bile yanlış anlayabilecek bir psikolojideydi- konuşmaya hakkı yoktu.
Bu yüzden Karen'a hiçbir şey belli etmeden onu alttan alarak cevap verdi. Oysa ki Karen'ın öyle bir şeye ihtiyacı yoktu, o oldukça düzgün bir şey söylemişti, sadece Yoongi bulunduğu durum ve içindeki stresinden dolayı onun bir şeyler ima etmeye çalıştığını veya onu terslediğini sanmıştı.
"Şirketten anca çıkabildim. Dedim ya, daha yeni öğrendim."
Karen kaşlarını çatarak Yoongi'ye döndü ve asıl kastettiği şeyi söyledi.
"Bu saatte kimseye izin vermiyorlar. Hasta ziyaretinin saatleri var."
Yoongi kaşlarını kaldırıp içinden kendine kızdı. Çok dalgın davranıyordu.
"Onlar da aynı şeyi söylediler, ben de gizlice girdim."
Karen, Yoongi'nin az öncekinden daha rahat bir şekilde davranmasına şaşırdı. Ya birileri görseydi?
"Ya birileri gelirse?" Sesi yine kısık çıkmıştı oksijen maskesini uzun süre takmasından olsa gerekti.
Yoongi omzunu silkti. Kimseyi umursamıyordu, bazı şeyleri çok umursadığında olanları görmüştü. Artık daha fazla düşünmeme kararı almıştı. Artık bir şeyi yaparken çok düşünmüyordu. Bu da onlardan biriydi.
Biri gelirse de hem ne olacaktı ki? En fazla onu kovarlardı. Ama onda da işini çoktan halletmiş oluyordu. Zaten buraya asıl geliş amacı da Karen'ı görebilmekti belki de ufak ta olsa aralarındaki mesafeyi ölçebilmek, nabzı yoklamaktı.
Daha ilk dakikalardan tüm bunları gerçekleştirmişti. Sağolsun Karen da çok yardımcı olmuştu.
İletişim ve mesafeleri grup arkadaşları olarak olması gerektiği gibi ama duyguları hiç öyle değildi. Karen'ın nasıl bir duygu içerisinde olduğunu bilmiyordu ama böyle bir duygu içerisinde olmadığını biliyordu. Şimdi Tanrı var hiç belli etmiyordu, ama Yoongi anlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7-star Hotel
FanfictionBu bir 8.üye kitabıdır. Gruba neredeyse başından katılmış bir kız üyeyi konu almaktadır. ... -Tanrı aşkına, söylesene ben neyim bu hikayede?! Kimim ben?! -Maybe...My baby? Genç kızı susturabilen tek şeydi bu cümle. Çünkü genç oğlanın ağzından çıkan...