Yazarlar: NurdanKeles&SezgiSalman
Kulakların içine girip insanı daha da coşturan ve tabii ki de eğlendiren DJ Ricardo Bonocetti çaldığı müziklerle herkes bağırıyor, dans ediyordu. Kadınlar tatlı İtalyan DJ'in üstsüz halinden dolayı daha da neşeleniyor erkekler ise; bu durumu bu gece görmezden geliyordu. Sonuçta bu mekânda her zaman bu tip olaylara alışmış bir nesil vardı burada... İstanbul'un zengin gençleri bu gece bu mekâna akmıştı bu DJ için. Adam inanılmaz ünlü bir DJ'ydi. Ve tabii adamın İstanbul'a geliş gecesinin bu gece olması da kesinlikle Ayşegül'ün şansıydı.
Mekânın üst katı Ayşegül'ün veda partisi için ayrılmıştı. Genç kızların olduğu bu partiye aşağıdaki birçok erkek merakla bakıyor, fakat göremiyorlardı. Çünkü üst kat özel film camlarla kaplanmıştı. Yani üst kattakiler aşağıyı ne kadar net görebiliyorsa aşağıdakiler üst katı bir o kadar göremiyorlardı. Üzülen var mıydı? Üst kattan elbette ki kimse üzülmüyordu. Çünkü onların ilgi alanı net bir şekil de DJ idi. Aşağıdakiler de zaten konu dışıydı.
Veda partisi ortamı Ayşegül'ün sevdiği renklerle süslenmişti. Işıklar bu gece onun için yanıp sönüyordu. Geceye uygun mor elbisesi süslemelerin bir parçası gibiydi. Göğüs ve sırt dekolteli elbisenin içinde en güzel yanan fakat sönmeyen ışık oydu bu gece... Saçlarını dağınık bir şekilde ensesinde toplatmış ve makyajı elbisenin tonlarına uygun yapılmıştı. Gümüş ve mor rengin hâkimiyetindeydi. Sarı saçlarını gören her canlı ona hayran kalıyor ve Ayşegül bu durumdan inanılmaz bir haz duyuyordu. Tabii hiçbir haz Emre'nin onu sarı saçlarıyla gördüğündeki gibi hissettirmiyordu.
Emre onu ilk gördüğünde, resmen Ayşegül'e saçları yüzünden âşık olacaktı. Kalbinde bir şeyler harekete geçmiş ve o harekete geçen duygusu aşağı tarafları hareketlendirmişti. Ne var ki o an tüm aile onların yanındaydı. Emre ona sadece uzaktan bakabilmişti ve Ayşegül'ün ilk tuvalet anında onun çişini yapmasına izin vermeden tutkuyla dudaklarını mühürlemişti.
Aklına gelen her Emrece düşünce yüzünden sürekli sırıtan bir Ayşegül vardı bu gece... Yine olmuştu işte! Emre'nin tuvalette sıraladığı kelimeler, sarf ettiği cümleler aklına geldikçe tüm kan dolaşımı hızlanıyordu. Ona her defasında tekrar âşık oluyordu. Tamam dediği; bu aşkın daha şiddetli hali yoktur dediği her an, aşkı büyüyordu. Elindeki içkisini birden kafasına dikip bitirdi ve aynı anda bir alkış sesi yükseldi. Arkadaşlarından "Ooo..." sesleri yükselmişti! Onlara gülümseyip elindeki bardağı masaya bıraktı. Yan tarafındaki duvardan yuvarlak küçük aynaların birinden kendine baktı. Başındaki kraliçe tacı nedeniyle kendini cidden bir kraliçe gibi hissediyordu. Cumartesi günü kralına kavuşacağı anı da elbette ki heyecanla bekliyordu. Gözleri ön dekoltesinden görünen dövmesine kaydı. Tam göğsünün üzerine yaptırdığı sonsuzluk dövmesine... Emre'nin adı yazıyordu. Yine kan dolaşımı hızlanırken, yanında oturan kuzeni Ebru'nun içkisini kafasına dikti ve bu gece olabildiğince Emre'yi düşünmeyeceğine dair kendine söz verdi.
Aybike ve Mina görgüsüzlük etmemek için pek etraflarına bakınmamaya çalışıyorlardı ama kendilerini kandırmaktan yana değillerdi bu gece. Çünkü görmemişlerdi! Ne üstsüz bir DJ görmüşlerdi ne de sorgusuzca eğlenen bu kadar kalabalık bir kadın kabilesi... Ayşegül'ün veda gecesi gerçekten de dizilerde gördükleri gibiydi. İkisi de hem etrafına bakıyor, hem de birbirlerine bakıp gülüyorlardı. Mina arka arkaya yuvarladığı içkiler nedeniyle Aybike'den çok daha neşeliydi şüphesiz. Aybike ise; sadece su içtiği için yüzde seksen mutluydu ama bebeğinin varlığı tamamlanmamış mutluluğunu tamamlıyordu Allah'tan ki... Yine de içi gitmiyor değildi hani... Ama söz vermişti şapşik kocişine... Sadece su içecekti. Kocası kesinlikle her şeyin zararlı olduğu düşüncesine sahip olmuştu birkaç gün içinde... Aybike de onun o hevesli hallerini virüs gibi çökertmemek için ne derse "Tamam..." diyordu. Gözleri DJ'e kaydığı anda bakışlarını çekmek istedi ama çekemedi. Efe'nin özellikle bu konuda kendisini tembihlediği anı aklına getirmeye çalıştı. "Bak kelebeğim, sakın ama sakın çıplak olan hiçbir şeye bakmayacaksın tamam mı?" demişti evden çıkacakları an. Emre ve Erdem kardeşlerinin bu hallerine kıs kıs gülmüş ve Efe hiçbirine aldırış etmeden uyarısını bozuk plak gibi tekrar edip durmuştu. Aybike yine kocasını dinleyip gözlerini DJ'den çekip önündeki sudan içti. Bu gece sürekli suları fondipleyecekti. Efe Kıbrıs'tan geldiği gibi dışarıdaki meyve sularını -ne ara okuyup onların tehlikesini keşfettiği tartışılır- yasaklamıştı. Hatta bıraksalar dışarı çıkmasını da yasaklayacaktı ya... Bu kadarıyla baş edemeyeceği için o konuya girmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3E: AŞK-I DÖNENCE
General Fiction"Bu Nurdan Keleş ve Sezgi Salman'ın ortak hikayesidir." Hayat tarzları farklı bu üç seksi kardeşin dünyasına girmeye hazır mısın? Kalbinde derin bir yara taşıyan Erdem, bunu kimseye yansıtmaksızın, tüm ciddiyetiyle diğer iki kardeşinden çok farklıdı...