Yazarlar: NurdanKeles&SezgiSalman
Aynada son kez kendine baktı Aybike... Üzerine giydiği mavi-beyaz çizgili yaz elbisesiyle bir sosyete gülünden çok, okula gidecek olan cici kızlara benziyordu. Neyse ki o artık kızlık sıfatından çıkmış ve kadınlığa erişmişti. Ama tabii verdiği izlem hala aynıydı. Cici kız Aybike! Aslında saçlarını yandan iki örseydi tam olurdu. Bebeği belki de kendisine anne demeyi reddedecekti? Bu mümkün olabilir miydi? Tabii ki de olabilirdi! Zamane çocuklarının ne kadar zeki oldukları aşikardı. Şimdi bebeği ona "Aybik, Aybike, Aybiş..." falan diyebilirdi. Belki de ilk kelimesi anne olmayacaktı. Efe'ye de baba demeyebilirdi yalnız. Ay o zaman bebeğini korumak üzere kocası ve bebeği arasına girerdi. Gerçi Efe'nin daha şimdiden babalık hormonu tavan yapmıştı ya, neyse... O mutlaka dedirtirdi baba kelimesini... Ama Aybike çocuğu istemiyorsa dedirtemezdi işte. Nasıl kızabilirdi ki o minik, o tatlı, o muhteşem varlığa?
"Gerçi annem ve babam zamanında az delirtmiyorlardı. Belki de zamanla kızabiliyor insan çocuğuna... Aman bir doğsun da kızması kalsın... Acaba cinsiyetini ne zaman öğrenebiliriz? Kendimi mağazaların içine atmamak için zor tutuyorum!"
Kendi kendine söylenirken, saçlarını geriye doğru attı ve üzerini tekrardan düzeltti. Çantasını pofuduğun üzerinden alıp, makyaj masasının üzerindeki toka kutusundan bir lastik toka aldı. Lastik tokasız çıkamazdı dışarıya... Hem yaz günlerindeydiler, üstelik hamileydi. Afakanlar basıyordu her dakika zaten. Tokasını çantasına attıktan sonra odadan çıktı.
Aşağıya indikten sonra salondan gelen konuşmalara kulak misafiri olmak yerine direkt içinde bulunmak üzere o tarafa yürüdü ve hemen salondan içeriye girdi. Bazen nasıl da hoşuna gidiyordu bu durum. Hummalı konuşmalara kulak misafiri olmaktan nefret ediyordu neticesinde...
"Adama bak adama... Utanmaz herif! Bir de kızı bırakıp kaçacakmış. Köpek herif!"
Ömer Bey hala kükrüyordu. Hala sönmemişti içindeki yangın. Aradan bir gün geçmişti ama hala o akşamı, o sahneyi yaşıyor gibiydi. Gibisi fazlaydı adam bal gibi yaşıyordu işte. Hala hazmedemiyordu bu durumu... Oğlunun gözünü bu kadar ne döndürmüştü? Düşündükçe deliriyordu. Delirdikçe kalbi sıkışıyordu. Evdekiler de sürekli sakin olması gerektiğini söylüyorlardı ama bırak sakinleşmeyi kalbini söküp oğlunun kafasına geçirmek istiyordu. Bu kadar çarpıntıya dayanamayacaktı kalbi ne de olsa...
"Baba Allah'ını seversen açma bu konuyu yeniden... Biz de bir anlasak ne kafayla yaptığını... Ama konuşmuyor bizimle de... Bok gibi trip atıyor!" dedi Efe hiç de sakin olmayan bir sesle... Bir yandan babası, bir yandan annesi, bir yandan karısı ve tabii bir yandan da abisinin nefreti... Vallahi de kaldıramıyordu Efe bunları...
"Yahu adam hepimizi hiçe saydı! Neyine sakin olacağım? Karışmayın bana! Bırakın da içimdeki siniri atayım."
"Tamam baba ya istediğin siniri at, vallahi doğru düzgün tam anlamıyla bir aile olamadık. Her gün ayrı bir aksiyon yaşıyoruz."
Efe'nin sözlerinden dolayı Ömer Bey sinirle homurdanıp, oturduğu yerden kalktı ve salonun bahçe kapısından dışarıya attı kendini... Efe de onun arkasından bakıp gözlerini devirdi. Babasına bir şey olacak diye ödü kopuyordu. O da yerinden kalkıp karısının yanına gitmek için hazırlanırken, karısının zaten kapının girişinde kendisini izlediğini gördü...
"Aa ne çabuk hazırlandın? Ben bir kırk beş dakika daha beklerim diyordum." Dedi gamzeli yanaklarını karısına sunarak...
Aybike onun dediklerinden zerre kadar etkilenmedi. Şu an için etkileneceği çok daha güzel şeyler vardı. Mesela; kocasının gülümsemesiyle birlikte yanaklarında oluşan gamzeleri...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3E: AŞK-I DÖNENCE
Beletrie"Bu Nurdan Keleş ve Sezgi Salman'ın ortak hikayesidir." Hayat tarzları farklı bu üç seksi kardeşin dünyasına girmeye hazır mısın? Kalbinde derin bir yara taşıyan Erdem, bunu kimseye yansıtmaksızın, tüm ciddiyetiyle diğer iki kardeşinden çok farklıdı...