Yazarlar: NurdanKeles&SezgiSalman
Genç kız yavaşça gözlerini açtı. Spora başlayalı tam iki hafta olmuştu. Güzel ilerliyordu. Yani yorulma kısmı sayılmazsa kesinlikle güzel ilerliyordu. Hele Emre'nin sürekli yanında bitmesi... Bazen onun yanındayken rüyada olduğu hissine kapılıyordu. Hafiften kendini çimdikleyip rüya olmadığını anlıyordu. Gerçi Emre'nin bazen anlayamadığı birkaç şeyi oluyordu. Mesela; sorgusuz sualsiz yanında bitip bir anda başka kızın yanına uçabiliyordu. O anlarda ölecekmiş gibi bir hisse kapılıyordu. Emre hep onun yanında olmalıydı sanki... Kardeşinden aldığı taktikler sonucu birkaç kişinin daha dikkatini çekmişti. Aslında yaptığı ne kadar doğruydu tartışılırdı ama bunu her kadın yapardı! Biraz özgüven herkese iyi gelirdi. Aldığı birkaç atlet bodyle koşu yaptığı zaman kimse onun göbeğine bakmıyordu! Evet! Göğüslerine bakıyorlardı. Ne vardı ki bunda? Düşünlerine dalmaya devam ederken gözlerini tekrardan kapattı Ayşegül.
Gözlerini tekrardan açtığında saate baktı önce... Saat on olmuştu bile! Kahretsin geç kalmıştı ilk kez! Emre'yi düşünmekten ne hallere düşüyordu böyle! Yatağından hızlıca çıkınca gözleri ilerideki koltuğa takıldı. Oradaki kıyafetler erkek kıyafeti miydi? Koltuğun yanına gelip kıyafetleri eline aldı. Kıyafetlerden gelen o erkeksi koku... Bu kokuyu nereden hatırlıyordu? Eşyaları yerine bırakıp kapıya yöneldiği anda aynada yansıyan görüntüsüne takıldı gözleri, hızlıca! Aynanın karşında durunca kendini gördüklerine inanamayan gözlerle incelemeye başladı. Kafası kendine aitti, peki ya vücudu kime aitti? Üzerindeki kısa mini yeşil geceliğe baktı. Bu zamana kadar hiç böyle geceliği olmamıştı ki? Az önce uyanırken de fark etmemişti? Kendini şaşkın gözlerle izlemeye devam ediyordu. Bu kadar kiloyu nasıl vermişti ya! Birinin bunu açıklaması lazımdı! İçeriden sesleri duyumsadı. İçeride biri vardı! Burada erkek kıyafetleri vardı! Olamaz biri onun ırzına geçmişti ve üstelik nasıl olduysa zayıflamıştı! Hızlıca odasından çıktı. Koridora çıktığı gibi kafasını salona uzattı. Kimse yoktu. Sesler mutfağından geliyordu belli ki... Salonun yanında duran küçük kırmızı sehpanın üzerinden geçen yıl Fransa'dan aldığı kristal vazoyu hiç düşünmeden eline aldı. Zaten bu vazoyu eline aldığı zamanlar sınırlıydı. Genelde Cafer aynı kelimeyi hiç bıkmadan sayamayacağı kadar çok söyleyip tüm sinirlerini havaya zıplatırdı. Elindeki vazoyla yürüdü. Mutfağa yaklaşıp sırtı kendine dönük olan adamı inceledi. İncelenmeyecek gibi değildi zaten. Üzerinde bir tek boxerıyla ocağın başında bir şeyler yapıyordu. Kokusunu aldığı kadarıyla... Bu... Bu peynirli jambonlu krepti! Bunu bilen tek kişi vardı? Olamaz! Jean mı gelmişti? Tahta memeli nişanlısından ayrılıp evine mi dönmüştü? Fakat onun bel çukurunda kahverengi bir leke yoktu ki? Elindeki vazoyu daha da kaldırıp mutfağa doğru yürümeye başladı. Tam o sırada adam önünü döndü ve Ayşegül öylece ağzı bir karış açık ona baktı.
"Bebeğim ne yapıyorsun?"
Ayşegül öylece karşındaki adama bakıyordu. Bu... Bu da neyin nesiydi?
"Sevgilim iyi misin?"
Şuanda rüyadaydı kesinlikle! Vazoyu kenarda duran koltuğa bıraktı. Hafifçe poposunu çimdikledi. Hayır oradaydı işte? Boxerlı? Kendisine sevgilim, bebeğim diyordu? Kahvaltı hazırlamıştı? Üstelik en sevdiği krepi yapmıştı! Tanrı aşkına ne oluyordu böyle!
"A..Asıl sen... Asıl sen yapıyorsun burada?" Kekeleyerek zar zor söylemişti.
"Aşkım dün gece devirdiğin şaraplar sonucu hafızını bu kadar kaybedeceğini düşünmüyordum." deyip gülümsedi. Elindeki krepi tezgaha bıraktı. "Bebeğim? Şaka yaptığını söyler misin?" yanına doğru yürüdü hızlıca... Yanına gelip yüzünü avuçladı. "Ayşegül iyi misin güzelim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3E: AŞK-I DÖNENCE
General Fiction"Bu Nurdan Keleş ve Sezgi Salman'ın ortak hikayesidir." Hayat tarzları farklı bu üç seksi kardeşin dünyasına girmeye hazır mısın? Kalbinde derin bir yara taşıyan Erdem, bunu kimseye yansıtmaksızın, tüm ciddiyetiyle diğer iki kardeşinden çok farklıdı...