Yazarlar: NurdanKeles&SezgiSalman
Her şeye rağmen kalbi kocasının aşkından yanarken, şimdi o yanan aşkın üzerine bir kova buz gibi su dökülmüştü... Emre kendisine âşık değildi. Yalanları bununla da kalmamış bir de üstüne kendisini aldatmıştı. Hani neredeydi o aşk dolu cümleleri? Neredeydi verdiği sözler? Hani sırf âşık olduğu için nikâh masasında 'evet' demişti? Giderken kendisini zalim ilan eden; ne olursa olsun aşkını ispatlayacağını söyleyen adam, neredeydi?
Emre nasıl aldatmıştı ki kendisini?.. Kendi bekârlığa veda partisinde, uçkuruna düşkün bir kadınla, bir yosmayla, o*ospunun tekiyle, âşık olduğunu söylediği kadını aldatmıştı. Hiç mi başka birinin tenine dokununca vicdan azabı çekmemişti? Hiç mi yanmamıştı canı? Ya kalbi? Aşkı için atan kalbi, nasıl oluyordu da başka bir tene değen teninin altında atmayı başarmıştı ki?
Beyninde sürekli o kadının dedikleri yankılanıyordu. 'Emre Albayrak'la bulutların üzerinde, hayatımda yaşamadığım zevkleri yaşadım. O gerçek bir erkek. Bir kadına kadın olduğunu hissettiren bir erkek...' Dünden beri aynı cümleler, kulaklarının içinde çınlayıp duruyordu.
Emre tarafından aldatılmış olmak bu yeryüzünde katlanamadığı tek şeydi Ayşegül'ün... Emre'nin aşkını istemiyordu artık! Kalbini de, içini yakan nefesini de... Bugün Emre yüzünden son defa döküyordu yaşlarını... Artık onun gibi bir adam hayatında olmayacaktı. Emre Ayşegül'ün gerçek aşkını hiçe sayarak kirletmişti... Bitirmişti, içindeki o son umudu da un ufak etmişti.
İşte bu yüzden almıştı bu kararı... Sırf bu yüzden vazgeçiyordu. Ona ait son olan son parçalar da birazdan hayatından çıkacaktı. Emre'den boşanacaktı. Ne olursa olsun bu gerçekleşecekti. Ama öncesinde karnındaki Emre'ye ait olan son umut ışığını da söndürmesi gerekiyordu.
Kimseye diyememişti hamile olduğunu... Belki de bu bebek Emre'yle barışmak için bir nedendi. Yeniden bir araya getirebilirdi bu bebek onları... Zaten sırf bunları düşündüğünden Emre'nin yemin törenine gidecekti ya... Ama Emre Albayrak, yine bir kadının kalbini kırmıştı işte. Ayşegül'ü yine ve yeniden paramparça etmişti. Üstelik bu seferki affedilir gibi değildi.
Emre'den ve onun verdiği her şeyden kurtulup yeni bir hayata başlayacaktı. Tüm kırıntılardan arınacak, yeniden yaşamak için nefes alacaktı.
Sabah evden çıkarken, aldığı kararı sorgulamamıştı bile... Hastaneye gelip de doktoruna aldığı kararı söylediğinde, adam emin olup olmadığını sorduğunda, hiçbir zaman vermeden, bu işin bir an önce bitmesini istediğini söylemişti sadece... Doktor, asistanına yapılacak işlemi söyleyip, Ayşegül'ü asistanıyla birlikte boş hasta odalarından birine yönlendirmişti.
Şimdi temmuzun tüm sıcaklığına rağmen üşüyordu Ayşegül. Doktor zar zor randevuların arasına sıkıştırmıştı. Ayşegül giydiği hasta önlüğüyle bekliyordu işte. Saate bakmıyordu. Ama geleli baya olmuştu. Telefonunu kapatmıştı. Kimseyle konuşmak dahi istemiyordu. Çünkü eğer bir kişiyle bile konuşursa bu kararından vazgeçireceklerini, kendisinin de hemen onlara kanıp vazgeçeceğini biliyordu.
Odanın kapısı çalınıp açıldığı sırada içeriye doktorun asistanı ve hemşire girdi. Hemşirenin önünde sürdüğü tekerlekli sandalyeye bakıp yutkundu. Asistan kız "Ayşegül Hanım, saat geldi, hazırsanız gidelim." deyince durakladı Ayşegül.
Neye hazırdı? Hiçbir şey hissetmiyordu ki... Bu yüzden acele ediyordu biraz da, hazır hiçbir şey hissetmiyorken bitsin istiyordu. Eğer hissederse yapamazdı çünkü...
Şimdi konuşacak dermanı bile yoktu. Sadece başını sallayıp, sandalyeye oturdu. Odadan çıkıp, ameliyathaneye giderken gözlerini kapatıp, sessizce gözyaşlarını dökmeye başladı. İçinden yaşanan her şeye lanet ederken, Emre'yle ilk tanıştıkları gün aklına düştü su misali...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3E: AŞK-I DÖNENCE
Aktuelle Literatur"Bu Nurdan Keleş ve Sezgi Salman'ın ortak hikayesidir." Hayat tarzları farklı bu üç seksi kardeşin dünyasına girmeye hazır mısın? Kalbinde derin bir yara taşıyan Erdem, bunu kimseye yansıtmaksızın, tüm ciddiyetiyle diğer iki kardeşinden çok farklıdı...