Yazarlar: NurdanKeles&SezgiSalman
Pantolonun kapanmamakta ısrar eden düğmesi ile cebelleşmeyi bırakıp, boş vermeye karar verdi. Zaten hava çok sıcaktı. İnce kumaşlı bir elbise daha iyi olacaktı. Neyse ki en eski evinde olması ona en eski şişman kıyafetlerini giyebilme özgürlüğü tanıyordu. Baba evinde hala tombik zamanlarının kalıntılarına ait bir hazine mevcuttu.
Altı acımasız bir rakamdı. Altı iddialı bir rakamdı. Altı Ayşegül'ün aldığı kilonun miktarıydı.
"Şu halinden memnun musun Sayın Ayşegül 'çok sinir bozucu' Albayrak?.. Sen gerçekten manyaksın abla! Değiyor mu bu yaptığın şey intikam uğruna? O kadar emeği, çabanı, uğraşı çöpe atıyorsun!"
Zaten sinirli olan Ayşegül kardeşinin sözleri üzerine iyice çileden çıkarak Duru'dan tarafa döndü. Ateş saçan gözleriyle ona baktı.
"Kapa çeneni Duru! Sen benim işime karışma. Bir bildiğim var ki bu yolu deniyorum."
Sinirle eski gardırobuna dalıp uzun elbiselerinden birini geçirdi üstüne. Duru'nun hala ağzında gevelercesine söylendiğini işitebiliyordu. Gözlerini devirerek içinden sabır dilenip ondan tarafa döndü. Makyaj masasından çantasını, güneş gözlüğünü falan aldıktan sonra "Çıkıyorum ben. Sağ ol geceki yardımların için!" dedi aynı sinirli sesiyle.
"Dövseydin?!" diye söylenerek kalktı Duru. Beraber evden çıktıklarında Ayşegül direkt otoparktaki arabasına yöneldi.
"Seninle gelmemi istemediğine emin misin?" diye sordu Duru her şeye rağmen. Ayşegül arabasını uzaktan kumanda ile açtıktan sonra "Gerek yok! Kendim hallederim ben!" diye bağırdı.
Yaklaşık on dakika sonra dün gece geldiği hastaneye gelmişti. Bu aralar önüne geleni yediği için bir şeylerden bir mikrop kapmış olmalıydı. Dün gecenin bir körü fiziken kendini kötü hissetmeye başlayınca çıkınca apar topar hastaneye acile gitmişti. Ateşi yükselmiş olduğu için bir serum bağlamışlar, idrar ve kan örneği almışlardı. Sonuçlar, hastane laboratuvarında gece sadece bir kişi çalıştığı için hemen çıkamamıştı ne yazık ki, Ayşegül de serumu bitip iyi hissedince, gittiği hastane, babasının evine daha yakın diye ve ayrıca öbür eve gidip tek başına hasta halde kalma riskini alamadığından Duru'nun yanına geçmişti. Ailesi tatilde olduğundan bir de onları endişelendirmek zorunda kalmamıştı.
Şimdi kendini daha iyi hissediyordu. O verdikleri serum onu zımba gibi yapmıştı. Eğer kötü hissediyor olsaydı bugün gittiğinde iğne yapacaklardı. Neyse ki ondan yırtmıştı...
Danışmadaki kızdan dün akşamüstü acilde olan doktorun odasının yerini öğrendi. İlk önce laboratuvardan sonuçlarını alıp, ardından doktorun yanına geçecekti. Ve de ona iyi olduğunu söyleyecekti.
Doktorun odasının olduğu yerdeki asistan kıza elindeki kağıdı uzattı. Kız doktorun odasına gidip kapısını çalarak başını içeri uzattı ve Ayşegül'ün geldiğini bildirdi. Ayşegül yüzüne en güzel gülümsemesini yerleştirerek odaya doğru ilerlerken derin bir nefes de almayı ihmal etmedi. Çünkü az sonra yeryüzünde görüp gördüğü en yakışıklı doktorun odasına girecekti. Adam o kadar yakışıklıydı ki, kendisi de bir doktor olarak bu tarz şeylerden utanılmaması gerektiğini bilmesine rağmen, şikayetlerini doktora sayarken biraz utanmıştı. Yani adama çişinin renginin bir tuhaf olduğunu, aşağı bölgesinde bir takım yanmalar hissettiğini söylemek biraz koymuştu Ayşegül'e. Eğer karşısındaki doktor, 'klasik doktor tipli' bir doktor olsaydı bu kadar çekineceğini sanmıyordu.
"Hoş geldiniz Ayşegül Hanım." deyip gülümseyerek karşıladı Batur doktor onu. Ayşegül o anda ağzını açana kadar hala nefesini tutuyor olduğunu fark etmemişti bile. Adama alık alık bakmaya devam ederken "Hoş bulduk. Nasılsınız Batur Bey?" diye sordu. Asistan kız kapıyı çekip çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3E: AŞK-I DÖNENCE
General Fiction"Bu Nurdan Keleş ve Sezgi Salman'ın ortak hikayesidir." Hayat tarzları farklı bu üç seksi kardeşin dünyasına girmeye hazır mısın? Kalbinde derin bir yara taşıyan Erdem, bunu kimseye yansıtmaksızın, tüm ciddiyetiyle diğer iki kardeşinden çok farklıdı...