Yazarlar: NurdanKeles&SezgiSalman
"Ben geldiiim!" Asya modaevinin kapısını aralayarak başını içeri uzattı. Direkt tam karşısında gelinliği ile salınan Ayşegül'e bakarak gülümsedi. Ayşegül bakışlarını kızlardan çekip kapıya çevirdiğinde ağzı kulaklarına varana kadar sırıttı.
"Hoş geldiin! Gelsene içeri. Ben de daha yeni giymiştim. Kızlara gösteriyordum." dedi kıkırdayarak. Aybike gelinliği görmüştü önceki provalarda fakat Mina ve Duygu ilk defa görüyorlardı. Bugün gençler de gelmek istemişti provaya. Ayşegül de son provasında yalnız kalmak istemediği için Asya'yı davet etmişti önceden. Annesi ve Duru'nun işleri vardı. Fransızlar da bugün İstanbul turundalardı. Prova çıkışı onlarla buluşacaktı hatta Ayşegül. Zaten Ayşegül onlara sürpriz olsun istiyordu gelinlik... Emreler de sabah uçağıyla bekarlığa veda partisi için Kıbrıs'a uçmuşlardı. İki gece kalacaklardı orada. Mansel, Pascal ve Jean Paul de diğer erkeklerle gitmişti. Ayşegül biraz gergindi çünkü en son Emre ile Jean Paul sorununu henüz çözmemişti. Bir sorun çıkmasını istemiyordu. Dün onları havaalanından aldıktan sonra yaşananlar Ayşegül'ü bir hayli üzmüştü. Emre'nin ne demek istediğini anlayamasa da irdeleyememişti durumu. Çünkü Emre kapatıp geçmişti konuyu. Akşam yemeğine de gelmemişti. Bu sabah da zaten gitmişlerdi.
"Asya ablaa! Nasılsın?" Aybike hemen ayaklanarak çok sevdiği Asya'ya gelip sarıldı. Asya da onu mutlulukla kucakladı.
"İyiyim canım, sen nasılsın? Işıldadığına göre evlilik güzel gidiyor?" dedi Aybike'yi utandıracak bir tonla. Aybike de hemen kızarmıştı.
"Şey... Ben... Hamileyim." derken bakışlarını kaçırmıştı Aybike. Sesi de gittikçe kısılmıştı. Asya'nın yüzü şaşkınlıkla aydınlanırken birden gülümsemeye başladı.
"İnanmıyorum! Çok sevindim Aybikecim. Daha erken değil miydi ama?" Asya Aybike'ye bir kez daha sarılırken aslında çok da takılmıyordu erken olmasına. Sadece kızcağız daha okuyor olduğu için bu kadar şaşırmıştı.
"Aslında öyle ama... İşte..."
"Efe çok sevinmiş olmalı."
Ayşegül dayanamayıp lafa karıştı. "Hem de nasıl. Hala sırıtarak geziyordu en son. Sabah diğerleriyle Kıbrıs'a gitmemek için resmen çocukluk yapıp inat etmiş. Çok güldüm Aybiş anlattı da."
Asya, Ayşegül'ün sözlerine gülümserken 'diğerleri' denen grubun içindeki Erdem'i düşündü. Erdem Pazar günü Asya'yı aramış tuhaf bir şekilde özür dilemişti durup dururken. Sonra Asya da nedenini sorunca, annesiyle yaşadığı kavgayı anlatmıştı. Bir kez daha bu olay gündeme gelmişken Asya'nın yaşadıkları için annesi adına özür dilemek istemişti Erdem. Ayrıca 'Bu kadar kör olduğum ve peşinden gelmediğim için kendi adıma da bir özür borçluyum' diye eklemişti ilk defa. Asya ne kadar son özrün gereksiz olduğunu dile getirse de Erdem ısrarcı olmuştu. Belki annesi, Firdevs hanım ve Asya kadar değildi ama kabul etmek zorundaydı ki, yaşananlarda kendisinin de küçük bir payı vardı. Bu konuyu daha fazla kurcalayıp Asya'ya hemen tavır almayıp, onun peşinden gitmiş olmalıydı...
Sonra Emre'nin planladığı Kıbrıs çıkartmasından bahsetmişti. Aynen Emre'nin dediği gibi dile getirerek 'Benim gibi adamın bekarlığa vedası, bi tane dansözün yarım saat masada kıvırtmasıyla geçiştirilemez' teorisinden bahsetmiş, Asya'yı kahkahalara boğmuştu. Ayşegül'ün buna nasıl izin verdiğini bir türlü anlayamıyordu. Kendisi olsa hayatta dayanamazdı herhalde. Ama Erdem de istemezdi zaten öyle şeyler. Emre'ye has bu özelliklerle baş etmeye alışmıştı demek ki Ayşegül de.
"Sahiden, nasıl izin verdin Ayşegül Emre'ye? Hiç mi tartışmadınız?"
Soruduğu soru kızların da ilgisini çekmiş olacaktı ki, hemen kulak kabartmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3E: AŞK-I DÖNENCE
General Fiction"Bu Nurdan Keleş ve Sezgi Salman'ın ortak hikayesidir." Hayat tarzları farklı bu üç seksi kardeşin dünyasına girmeye hazır mısın? Kalbinde derin bir yara taşıyan Erdem, bunu kimseye yansıtmaksızın, tüm ciddiyetiyle diğer iki kardeşinden çok farklıdı...