50. Bölüm

28.8K 1.4K 123
                                    

Yazarlar: NurdanKeles&SezgiSalman  

Aybike kucağındaki kütür kütür erikleri büyük bir keyifle yerken açıklanmış olan son sınav sonucuna sırıtarak bakıyordu. Bir tane daha AA ona göz kırpıyordu notları arasında. Beklemediği bir sonuç değildi zaten ama bunu görmek de ayrı bir keyifti yani... Şimdi ortalaması 3.94 olmuştu. Eğer hamile olmasaydı kalkıp göbek atardı.

"Ama göbek atma hakkımı kendi düğünüme saklayacağımmm!" dedi heyecanla sesi incelirken. Eriğini tuza banıp yemeye devam ederken bir şarkı söylemeye başladı. Okul sayfasını kapatıp Facebook'a girdiği sırada telefonu çaldı.

Bakışlarını telefonunun ekranına çevirdiğinde kayıtlı olmayan bir numaranın aradığını görünce kaşlarını merakla çattı. Tereddütlü bir şekilde telefonu "Alo?" diyerek yanıtladı.

"Aybike merhaba, ben Duru."

İşte bu şaşırtıcıydı. Bu kız neden arıyordu ki şimdi? Ne sıfatla ve ne hakla? Hiç Ayşegül'ün kardeşi gibi davranmıyordu. Oysa ki Ayşegül ne kadar tatlı ve sempatikti. En azından sevgilisi olan birinin kucağına atlama gibi hobisi yoktu.

"Merhaba da... Sen benim numaramı nereden buldun ve neden arıyorsun?" diye sordu Aybike kaba olmayı umursamayarak. Hamile olduğundan ötürü bu dengesiz ve sert davranışları sergilemekte hiçbir sakınca görmedi.

"Numaranı ablamdan aldım tabii ki de. Lafı çok fazla dolandırıp, konuyu dallandırıp budaklandırmak istemiyorum. Aksine konu başlamadan kapansın istediğim için seni arıyorum... Biraz daha hamileliğinin sömürüsünü yaparak vazgeçmesi için Efe'ye yalvaramaz mısın? Şu saçmalığa gerçekten artık son vermeleri gerekiyor."

Aybike öylece mal gibi ağzında erik, elinde telefon, donmuş gibi duruyordu. Uzandığı şezlongda biraz doğrulup oturur pozisyona gelirken eriği ağzından çekti. Peçeteyle dudaklarının kenarlarını sildikten sonra "Neden bahsediyorsun sen? Neye son vermeleri gerekiyor?" diye sordu panikle. Boşta kalan eli istemsizce karnına gitti.

"Dövüş mevzusu işte! Haberim yok deme sakın bana?"

Hızla oturduğu yerden kalkarken başı döndü. Yalpalayarak şezlongun arkasındaki yarım duvara tutundu. Derin derin nefes almaya çalıştı. Bir şeyler oluyordu. Kendisinin bilmediği bir şeyler dönüyordu!

"Duru adam gibi anlat şunu!"

"Efe'nin Serkan'la bir dövüşü var. Yirmi dokuzunda, pazar akşamı... Yani sizin düğünün ertesi akşamı. Serkan'a yalvarmaktan dilimde tüy bitti. Ama yok... Serkan'a yalvarmak, Efe'ye yalvarmaktan çok daha işe yaramaz bir yol. Lütfen ama lütfen sen Efe'yle konuş. Vazgeçsin bu saçmalıktan. Öldürecekler birbirlerini ya! Serkan var ya, delirmiş gibi hazırlanıyor bu dövüşe. Gerçekten öldürecek Efe'yi. Ben bunca yıldır tanırım onu, daha bir dövüş kaybettiğini bilmem Serkan'ın. Acımasızdır. Üstelik bu dövüşte haksız taraf o. Lütfen Aybike, sen bir şeyler yap... Efe sana kıyamaz, o Serkan gibi değil, o iyidir, daha anlayışlıdır, onun daha sıcak bir kalbi var-"

"Sus! Sus yeter benim kocamı bana övmeye devam etme!" diye bağırdı Aybike dayanamayıp. Az önce kalktığı şezlonga geri otururken gözyaşları sicim gibi akmaya başlamıştı bile.

"Şimdi bana kızmanın sırası değil. Lütfen dediğimi yap, çok az bi zaman kaldı."

Aybike Duru'ya verecek bir cevap bulamıyordu. Şu an Efe'nin yüzünü dahi görmek istemiyordu ama ilahi güçler yine iş başındaydı...

"Hayatım ya, CC gelmiş bu salak ders bana! Sana ne gelmiş tasarım?" Efe elinde telefonu söylene söylene mutfak kapısından çıkıp havuz başındaki karısının yanına geliyordu. Aybike'nin yanına baya bi yaklaştığında başını telefonundan kaldırıp onun yüzüne baktı. Karısının tövbeler olsun içine şeytan kaçmış gibi etrafa aksi bir şekilde bakarak ağladığını görünce gözleri kocaman açıldı.

3E: AŞK-I DÖNENCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin