Yazarlar: NurdanKeles&SezgiSalman
Bilgisayarında işlerini aldıkları son firmanın billboard afiş örneklerine bakarken; birazdan gireceği toplantıyı düşündüğünden baktığını pek görmüyordu. Hala kaçma, hala vazgeçme şansı vardı. Ama babası inatla bu işi almaları gerektiğini söylüyordu. Çünkü kazancı fazlaydı. Mantıklı olan da oydu. Kazancı fazla olan iş reddedilmezdi.
Fakat işi beraber yapacakları adam... İşte o bitiriyordu Erdem'i. O adamı görmeye dayanamıyordu. Zaten davetlerde, özel yemeklerde, toplantılarda rast geldiği yetiyordu. Bir de beraber iş yapmaya başlamaları demek sürekli o adamla dip dibe olmalarını gerektirecekti.
Babası hep "İşle özel hayat karışmaz, biliyorsun." diyerek bu gerçeği hatırlatıyordu Erdem'e. Erdem de biliyordu bunu. Bu durum çok başkaydı. Buna alışmak istemiyordu. Buna tahammül etmek istemiyordu. Zaten onları görmezken bile zordu hayatı...
Kapısı tıklatıldığında başını kaldırdı. Asistanı Şule her zamanki komik saçı öncelikli olmak üzere başını içeri uzattı. Bu şirkette herkes ayrı bir cinsti sahiden de. Reklamcılık Şirketi olduğundan etraf entel tiplerle doluydu. Erdem bizzat kendisi hep kravatlı gezdiğinden bir türlü alışamıyordu. Yaş ortalaması düşük dinamik bir şirketti onlarınkisi. En eski reklamcılık şirketlerindendi İstanbul'daki. Bu yüzden adını iyi duyurmuştu. Köklüydü. Firmalar öncelikli olarak onları tercih ediyorlardı.
Erdem İletişim Fakültesi mezunu değildi. O gözlüklü, gömlekli, klasik mühendislerle okumuştu. Endüstri Mühendisliği mezunuydu. O yüzden bu entel görünen, tuhaf giyinen tiplere alışkın değildi. Ne kadar henüz 34 yaşında olsa da kendini biraz yaşlı hissediyordu onların yanında. Halbuki yaşıtı olan adam bile çoktu şirkette.
"Erdem Bey, Yılmaz beyler geldiler. Babanız geçti toplantı odasına. Canerler de hazırlıkları tamamlamışlar sunum için. Siz de geçin isterseniz Yılmaz beyler odaya gelmeden."
Şule adamın adını her tekrar edişinde Erdem'in kanı çekiliyordu. Yumruk yaptığı ellerini bir şeylere geçirip rahatlamak istiyordu. Ama sakin olmak zorundaydı. Artık 5 seneden fazla zaman olmuştu. Bunu yapabilirdi en azından.
"Tamam geliyorum Şule." diyerek bilgisayarını kapattı. Derin bir nefes alarak yerinden kalktı. Koltuğunun arkasına asılı ceketini giymedi. Nasılsa Caner falan şimdi rahat kıyafetlerle olacaktı. Burası bir reklamcılık şirketiydi. Müşterinin rahat hissetmesi için önce şirketin rahat olması lazımdı.
'Gerçi senin rahatsızlıktan kudurmanı tercih ederdim ama... İşimiz gereği katlanacağız artık.' dedi içinden. Odasından çıkarken Şule ile göz göze geldi. İrkilmiş bir şekilde açıkgözlerle bakıyordu Şule Erdem'e. Erdem 'ne var' dercesine başını sallayınca Şule de salladı. Sonra Erdem bir daha salladı. Şule de bir daha salladı.
"Ne var Şule kafayı mı sıyırdın? Niye öyle bakıyorsun?" dedi kızcağıza. Şule hemen hiçbir şey demeden yerine geçti koşarak. Oturdu. Erdem koridora çıkıp aşağı kattaki toplantı odasına gitmek üzere merdivenlere yöneldi. Odalar dışındaki dış kısım komple cam kaplamaydı. Merdivenlerin ve asansörün olduğu kısım yerden tavana kadar açıklıktı. Ortası boşluktu yani şirketin. O boşluk kısmının tavanı da camdı. Gökyüzü görünüyordu. En altta giriş katından bakan birisine huzur veren bir görüntü oluşuyordu. Tıpkı bir alışveriş merkezi gibi olması insana ferahlık veriyordu. Çalışma isteğini de köreltmiyordu.
Tırabzanlara tutunarak ve aşağı bakarak yürüdü. Giriş katta bir hareketlilik vardı haliyle. Kendisi 4. Kattaydı. Yılmaz'ı görmüyordu. Asansörle toplantı odasının olduğu kata çıkıyor olmalıydı. Karşı tarafın alt katının koridorunda Caner'in Esma ile tartışarak hızlı hızlı yürüdüğünü gördü. Ellerinde koca karton bir kağıt vardı. Caner bu şirketteki en önemli çalışanlardan biriydi. Reklam konseptlerini ayarlardı. Genelde sunumları o yapardı. Zaten ağzı da bok gibi laf yapıyordu. Erdem onu tanır tanımaz havada kapmıştı çocuğu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3E: AŞK-I DÖNENCE
General Fiction"Bu Nurdan Keleş ve Sezgi Salman'ın ortak hikayesidir." Hayat tarzları farklı bu üç seksi kardeşin dünyasına girmeye hazır mısın? Kalbinde derin bir yara taşıyan Erdem, bunu kimseye yansıtmaksızın, tüm ciddiyetiyle diğer iki kardeşinden çok farklıdı...