60. Bölüm / Part 1

34K 1.4K 214
                                    

Yazarlar: NurdanKeles&SezgiSalman  

Yatağından yavaşça doğrulmak istediği o anda, altı aylık karnındaki o iki mucizenin attıkları tekmeyle gülümseyip, yüzünü buruşturdu. Sağ tarafındaki oğlu her defasında sert bir tekmeyle ödüllendiriyordu annesini. Yerinden zar zor kalkmaya çalışırken, yatağı olabildiğince az bir sarsıntıya maruz bırakmaktı niyeti; ama yatak baya bir sarsılmıştı. Zaten sarsılmasaydı şaşardı Aybike. Hep yan yatmak istiyordu ne var ki uyandığı anda kendini sırt üstü buluyordu. İşte bu yüzden de ayaklarını önce havaya kaldırmak ve kollarını onlara doğru kulaç atmak suretiyle yerinden kalkıyordu. Normalde Efe yardımcı oluyordu tabii de... Gece yarıları Aybike ondan gizli mutfağa indiğinden onu uyandırmıyordu.

En sonunda yataktan kalktığında tatlı kocasına baktı. Mışıl mışıl uyuyordu. Bu aralar enerjisini atacağı bir şeyler yapamadıklarından kocası spora yeniden başlamıştı. Tabii Aybike onu sürtüğe, kaltağa yem etmemek için aynı yerde pilatese ve yogaya başlamıştı.

Sessiz adımlarla odadan tam çıkacakken birden elinde olmadan gaz çıkarttı. Sesi ve kokusu yüksek olan gazlardan bir tanesiydi. Eliyle burnuna gelen kokuyu kovdu ve odanın kapısını açık bırakıp çıktı. Kocası o koku yüzden ölsün istemiyordu. Zaten büyük ihtimalle de o koku yüzden uykusunda bayılacaktı. Evet Aybike de aklına gelen her şeyi yiyecekti.

Merdivenleri yavaş yavaş indikten sonra sanki balo salonuna yetişmiş Külkedisi gibi heyecanla kalbi çarpmaya başladı. Saat on ikiyi geçmişti ve Aybike salak Külkedisi'nin kaçırdığı her şeyi şimdi yapacaktı. Yemek yiyecekti.

Mutfak ışığını yakmadan tezgâhın oraya geldi. Zaten bahçeden vuran ışıklar içeriyi yeterince aydınlatıyordu. Ama yine de dolapların kenarlarında bulunan led ışıkları açsa fena olmayacaktı. Ve açtı.

Artık neyin nerde olduğunu bildiğinden hemen ekmeği buldu. Önce rüyasında gördüğü ekmek arası, peynir ve domatesi uygulamak üzere buzdolabına yöneldi ve bir domates, bir salatalık alıp peynir kutusunu da çıkartı. Elindekileri ortadaki uzun masaya koyup, domates ve salatalığı alıp, yıkamaya başladı. Küçücükken, dışarıda oynadığı sıralarda öğlen yemeği buydu. Anneannesi ne de çok yollardı sepetle aşağıya!

Az sonra ekmek arasını bitirip, yeniden buzdolabına yönelmişti. Doktorun sınır koyduğu çikolatayı aldı. Vişneli cheesecake'e uzandı ve alt katta meyvelerin arasında gördüğü yeşil elmayla gözleri yerinden fırladı. Elindekileri yeniden masaya bırakıp, hızla yeşil elmalardan bir tanesini alıp, bir güzel yıkadı.

Yüksek tabureye zor oturduktan sonra "Allah'ım resmen cennetteyim. Hepinizi yiyeceğim bebeklerim! Canlarım benim! Ben sizi öyle boynu bükük bırakır mıyım?" deyip, elmasından büyük bir ısırık aldı. Canı hem ekşi hem de tatlı şeyler istiyordu. Allah'tan ki zeytin krizi geçmişti. Üç hafta önce fena halde zeytin aşerip duruyordu. Çekirdek yer gibi zeytin tüketiyordu. Tuzlu geldiğinde de zavallı Efe gece kaç sefer aşağı inip yukarı çıkıyordu.

Elmasını yerken çatalının ucuyla cheesecake'ten de aldı. Elmayla ikisinin karşımı mükemmeldi. "Allah'ım bu nasıl bir tat. Bu nasıl bir aşk! Yemin ederim Külkedisi'ne acıyorum. Böyle lezzetleri bırakıp neden prensin peşine düşer ki? Sen kalk tee nerelerden kraliyet ailesinin sarayına gel, yemekleri bırakıp prense odaklan... Ya da ikisine odaklan! Ne bileyim, dudağının kenarına bulaşmış çikolatayı prens diliyle falan alabilirdi." deyip ağzındakileri yutmaya devam etti.

Dünyanın en güzel beşinci harika şeyi de kesinlikle yemek yemekti. Yedikçe daha da yiyesi geliyordu. Doktoru çok hızlı kilo aldığını söylemişti ama kimin umurundaydı ki?

Bir süre daha kendini kaptırıp, cheesecake'in sonlarına doğru gelmeyi başardı. Çikolatasına bakıp yemekle yememek arasında kaldı. Ama kimse onu göremezdi. Üstelik bu çikolatalar Almanya'dan geliyordu. Biricik Emre abisinin yıllar boyu armağan olarak sunduğu en güzel hediyeydi. Karnında hissettiği tekmeler sonucu gülümsedi.

3E: AŞK-I DÖNENCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin