Yazarlar:NurdanKeles&SezgiSalman
Efe bahçe kapısının dışına çıkmış, ağırlığını sağ ayağına vermiş vaziyette tüm ilgisini yeni aldığı gıcır gıcır son model telefonuna yönlendirmişti. İnternette dün akşam oynayan yabancı dizisinin yeni bölümünü izliyordu. Özgür'ün arabası önünde durunca hiç arabaya bile bakmadan arka kapıyı açıp oturdu. Kulaklıkları kulağına takmış, dış dünyayla bağlantısını kesmişti. Arabaya bindikten yarım dakika sonra bile hareket etmediklerini fark edince başını kaldırıp baktı. Önde oturan Metin ve Özgür aynadan kendisine bakıyorlardı.
"Ne var oğlum? Gitmiyor muyuz? Geç kalacağız. Bu saatte trafik vardır." dedi tek kulaklığını çıkararak.
Özgür şok dolu bakışları ile "Sana da günaydın nemrut surat." diye söylendi arkadaşına. Sonra direkt gaza basıp yola çıktı.
"Sabah en erken ben kalkıyorum, en son gelip Efe beyi alıyorum evden, herif bir günaydın nasılsın bile demiyor... Valla uyuz oluyorum sana Efe. Dövmek istiyorum seni eşek sudan gelinceye kadar... Ya da hayır! Aklın başına gelinceye kadar."
Efe arkadaşına hak vererek kulaklıkları çıkardı kulağından, diziyi kapattı. Orta tarafa kayarak öne doğru eğildi. Muzip bir bakışla "Dövsene." dedi. Sesi teşvik ediciydi.
"Söz veriyorum sana vurmayacağım. Sen sadece beni döveceksin." diye ekleyince Özgür ışıklarda durduğu sırada dönüp ona baktı ters ters. Efe'nin suratındaki komik sırıtışı görünce dayanamayıp güldü.
"Bence o kadar da kötü değilim be! Sen bana vurmayacaksan ben sana vurmayı başarabilirim." dedi omuz silkerek Özgür. Bu fikir Metin'e o kadar komik gelmişti ki kahkahayı patlattı.
"Vaveyla'yı taksana abi. Aslan Gibi'yi aç benim için oradan. Gidene kadar dinleyelim." Özgür başıyla yanda duran cdliği işaret etti Metin'e. Metin cd'yi teybe takıp Aslan Gibi'yi açtı. Okula gidene kadar baya eğlendiklerini kabul etmeliydi Efe.
Sahildeki trafikten ötürü okula vardıklarında koştur koştur derse yetiştiler. Üçü de iletişim tasarımı bölümünde okuyordu. İlk sene tanışmışlardı zaten. İlk sene kocaman bir arkadaş grupları vardı. Sonra baya kopmuştu herkes. Hala konuşuyorlardı tabii ama sadece daha küçük gruplaşmalar olmuştu. Efe de en iyi Özgürlerle Metinlerle anlaşırdı.
Sınıfa arka kapıdan girip fazla ses yapmadan arkalardaki boş 3 sıraya oturdular. Birkaç kişi onlara bakmıştı sadece. Hoca slayttan gösterge sistemlerinin gazetecilik reklamcılık gibi güncel ortamlar üzerindeki etkisi ile ilgili bir şeyler anlatıyordu. Efe hızlıca sınıfa bir göz gezdirdiğinde ön taraftakilerin not aldığını, orta taraftakilerin dinlediğini arka taraftakilerin ise sıranın altında telefonla uğraştığını fark etti. E malum kendisi de arka taraflara oturmuştu. Gereğini yerine getirmesi gerekiyordu.
Buna rağmen 1 saatlik dersin sonunda istemsizce az çok dersi dinlediğini fark etmişti. Aklında bir şeyler kalmıştı. Ama hiç notu yoktu. Ve Ocak başında finalleri başlayacağı için artık biraz hizaya girmesi gerekiyordu. Erdem abisi okul konusunda çok baskıcıydı. Emre 7 senede bitirmişti hem de İşletme gibi bir bölümü... Babası az kalsın onu öldürecekti. Neyse ki Efe takılmadan 3. Sınıfa gelmeyi başarmıştı. Bir de hazırlık okumuştu. Umuyordu ki seneye bitirecekti. Alttan bir iki ders takıntısı vardı herkes gibi ama halledilmeyecek bir şey de değildi.
Fazla dağıtmadığı eşyalarını toparlarken Özgür gelip masaya oturmuştu. Efe'yi izliyordu.
"N'apalım? Web tasarıma kadar 2 saat var. Kafeye mi gidelim? Taksim'e mi çıkalım?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3E: AŞK-I DÖNENCE
General Fiction"Bu Nurdan Keleş ve Sezgi Salman'ın ortak hikayesidir." Hayat tarzları farklı bu üç seksi kardeşin dünyasına girmeye hazır mısın? Kalbinde derin bir yara taşıyan Erdem, bunu kimseye yansıtmaksızın, tüm ciddiyetiyle diğer iki kardeşinden çok farklıdı...