17. Bölüm

40.3K 1.6K 41
                                    

Yazarlar: NurdanKeles&SezgiSalman  

Oldukça hamarat bir şekilde yemek yapmaya girişmiş olan kızlara heyecanla yardım ediyordu Özgür. Efe ise onlara uzaktan bakarken ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Yemek yapma konusunda gram bilgisi yoktu. Aslında Özgür'ün de yoktu ama nasılsa bir şekilde yardım ediyordu. Efe ise kendisinin ne yapacağını hiç bilmiyordu. Bir şekilde olaya dahil olabilirse iyi olacağını düşünüyordu.

"Ya aşkım yaktın bütün sosu bırak bırak! O kadar büyük ocakta küçücük tenceredeki sosu yüksek ateşte pişirirsen olacağı buydu." diye söylendi Mina tahta kaşığı sevgilisinin elinden alıp tencereyi başka ocakta kısık ateşe geçirirken.

"Ama bebeğim hata yapa yapa öğreneceğim niye kızıyorsun ki?" diye şımarıklık yaparak sevgilisini gıdıklamaya başladı Özgür. Sonra onun olur olmaz yerlerine öpücükler bırakarak Mina'yı fazlasıyla güldürdü. Domates doğrayan Aybike ise gülerek onlara bakıyordu.

Efe oturduğu yerden kalkıp Aybike'nin yanına gitti ve ona baktı. Tezgaha dayandı.

"Yardım edebileceğim hiçbir şey yok mu?" diye sordu. Aybike dikkati dağılıp bakışlarını ona çevirince yanlışlıkla orta parmağının kenarını kesti. Dudaklarından bir acı nidası koptu, ardından hemen kanayan parmağını dudaklarına götürdü ve emdi.

"Aybike!" diye panikle bağıran Efe onun elini tutmak istedi. Mina ve Özgür de şakalaşmayı kesip ona dönmüşlerdi.

"İyiyim iyiyim. Sakarlıktan işte, olur böyle arada." dedi. Özgür "Suya tut, istersen oksijenli su tentürdiyot falan var tuvalette, getireyim mi?" diye sordu.

"Dur biz gidelim, gel benimle. İyi misin bak sahiden? Acıyor mu? Ver bir bakayım derin mi kesmişsin?" Efe çok ısrarcıydı. Aybike onu bu kadar endişelendirdiğine inanamıyordu. Alt tarafı küçücük bir kesikti.Yüzünü Efe'den saklayarak gülümsedi tuvalete giderken.

"İyiyim Efe abartma lütfen! Senin tüm o haşat olmalarından sonra bu hiçbir şey farkındaysan." dedi tuvalete girerken. Hala bu konuda bir yere varamamışlardı. Aybike'nin ödü kopuyordu yeni bir dövüş muhabbetinin olmasından.

Efe Aybike'nin elini alıp musluğu açtı ve soğuk suyun altına tuttu. Dikkatle yarasına baktı.

"Sen küçücük minicik bir şeysin kelebeğim. Benimle bir tutma kendini. Senin tırnağın kırılsa endişelenirim ben. Hem bana bir şey olmaz, bağışıklık kazandım ben acıya. Ama senin canın acırsa, işte o zaman işler değişir... Benim de canım yanar."

Aybike transa geçmiş bir şekilde Efe'yi izlemeye başladı. Suyu kapatıp Aybike'nin minnacık kesiğine peçete bastırdı Efe. Sonra ecza dolabına gidip oksijenli su ve tentürdiyot çıkardı. Pamuk ve yara bandı almayı da ihmal etmedi.

"Şimdi pansuman yapıp saralım şunu. Gel buraya." Efe onu kapattığı klozet kapağının üzerine oturttu. Sonra Aybike'nin önünde diz çöküp parmağına pansuman yapmaya başladı. Oksijenli suyu döktüğü pamuğu bastırırken "Acıyor mu bebeğim?" diye sordu gözlerini kaldırıp. Aybike sadece başını iki yana sallayabildi biraz. Fazla dozda ekstazi almış gibi gülümsüyordu.

"Benim yüzümden kestin. Birden öyle tepene geldim dikkatini dağıttım. Zaten bir işe yarayamadım."

"Saçmalama aşkım! Dedim ya hep yapıyorum ben bu aptallığı diye. Seninle alakası yok. Hem sen çok işe yarıyorsun. Bak bu gecenin bodyguardısın, doktorsun, her işe koşuyorsun maşallah." dedi şakacı bir tonda. Efe de ona gülümsedi.

"Tentürdiyotta gerek yok Efe cidden abartma, yara bandını yapıştır gitsin. Ben kendim de yapardım tüm bunları."

"Şişşt! Doktor benim burada." Efe ona mani olarak tentürdiyottu sürdü. Sonra yara bandını yapıştırdı güzelce. "İşte oldu!" dedi bittiğinde ayağa kalkarak.

3E: AŞK-I DÖNENCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin