20. Bölüm

50.7K 1.7K 92
                                    

Yazarlar: NurdanKeles&SezgiSalman  

Efe yatağına uzanmış sevgilisiyle konuşuyordu. Daha doğrusu nefes alıp verme seremonisi yapıyorlardı. Artık bu duruma alışmıştı. Sevgilisiyle konuşmasa bile uyuyana kadar telefonla birbirlerinin nefes seslerini dinliyorlardı. Efe ilk gün sevmişti bunu... İkinci gün 'evet, güzel' demişti. Üçüncü gün uyuyakalmıştı. Dördüncü gün Aybike uyuyakalmıştı. Efe onun uyuduğunu anladığı anda kapatmak istemişti fakat kulağına gelen horlama sesiyle öylece kalmıştı hattın diğer ucunda. Aybike kötü bir pozisyonda kalmış olabilirdi. Başı yanına düşmüş olabilirdi. Efe onun horlama sesini telefonuna kaydedip ertesi gün Aybike'yle buluştukları kafede dinletmişti. Aybike o kadar çok utanmış ve yerin dibine gömülmüştü ki... Efe'nin kahkaha atmasına bozulmuş tüm gün trip atmıştı her zamanki gibi... Efe onun gönlünü Emre'ce almıştı. Tabi kendine uyarlama versiyonuyla... Yanağından öpüp sarılmıştı sevgilisine...

Şimdi sevgilinin nefes alıp vermesi dinlerken kolundaki saate baktı. 00.00 olmuştu. Tam iki saattir telefondaydılar. Bunun yarım saati konuşarak geçmiş ve bir buçuk saati de nefes sesi dinlemeli geçmişti.

"Aybike uyumadın değil mi?" Efe bunu resmen uyumasını istediği o umutla sormuştu.

"Yoook sevgilim uyumadım. Efeeeee keşke yan yana olsaydık şuan..." Aybike'nin sesi öylesine bebeksi çıkmıştı ki... Efe o an vücudunun karıncalandığını hissetti.

"Evet ya... Bayağı güzeldi. Yan yana konuşmak daha iyi olurdu."

"Hayır ya... Konuşmak için demedim." derin bir nefes alıp devam etti Aybike... "Yani işte ne bileyim, hani konuşurduk ama... İşte... Yüksek sesle konuşurduk."

Efe yüzünü buruşturdu. Neden yüksek sesle konuşuyorlardı ki??

'Ah, tabi ya...'

"Evet kelebeğim ya... Bağıra bağıra konuşurduk. Ben önceden denediğim kadarıyla söylüyorum. Hem stres atıyorsun hem de çok zevk alıyorsun."

Evet, Efe bunaldığı anlarda Özgür ve Metin'le içmeye gider, sonrada İstiklal'in ortasında bağırarak deşarj olurdu. Sevgilisi de şu sıralar bunalımdaydı. Gerçi neden bunalımda olduğunu hala anlamış değildi ama...

Aybike'den uzunca bir süre ses gelmedi. Efe de ondan cevap bekleyen taraf olduğu için konuşmadı-bunu Metin'den öğrenmişti; "Cevap vermesi gereken oysa o konuşana kadar konuşma"-.

"Eee... Şey... Evet..." kekelerken birden asıl merak ettiği şeyi soruverdi. "Kaç defa denedin?"

"Bilmem ki kelebeğim hiç saymadım... Kafama vurdukça yaptım işte. Neden ki?"

"Merak ettim. Hani öylesine bir merak..."

"Anaaa! Hiç yapmadım deme bana... Bak ben bir hafta tüm gece yaptım. Beraber yaparız seninle kelebeğim. İnan bana zevk alacaksın."

Biraz daha konuşmuşlardı. Efe zevkle verdiği her cevaba Aybike 'hıhı' tarzı geçiştirme cevaplar vermişti ve Efe hiçbir şey anlamamıştı. Daha sonra Aybike uyuyacağını söylemişti ve çok sinirli bir biçimde telefonu Efe'nin suratına kapatmıştı.

Efe telefona tuhafça bakarken içeriye Emre daldı. Elindeki paketi yatağa atıp "Ne oldu lan?" diye sordu. Kendini de yatağa çat diye bıraktı.

Telefonunu yatağının yanındaki komodinin üzerine koyup "Hiçbir şey, Aybike'yle konuşuyorduk da birden sinirlendi kapattı. Anlamadım bir şey..." dedi Efe.

"Ya ben sana diyorum. O kız sinir bozucu cadının teki diye... Bak yarın kesin trip atacak bir konu bulur." Yine kardeşini koruma isteğiyle Aybike'yi haşlamıştı. Oysaki son konuşmalarında şu kıza biraz ısınmıştı.

3E: AŞK-I DÖNENCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin