12. Bölüm

43.7K 1.8K 39
                                    

Yazarlar: NurdanKeles&SezgiSalman  

Etrafta gözlerini gezdirirken bunun bugüne kadar gördüğü en kalabalık dövüşlerinden biri olduğunu düşünüyordu. Fakat vücuduna yayılan gerginlik hissinin etrafın kalabalık olmasıyla alakası yoktu. Korkusunun tek nedeni Aybike'nin hemen ringin yanında olmasındandı. Bütün gündür ağzını bile açmamıştı. Tek bir şey bile söylememişti ama Efe adı gibi emindi onun bu dövüşün olmasını istemediğine. Bir şey demesine gerek yoktu çünkü. Gözleri bas bas bağırıyordu. Bu bir hobiydi Efe için. Bunu bırakmak istemiyordu. Eğer Aybike ve dövüş arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsa, Aybike'yi seçeceği kesindi ama dövüşmeyi bırakmak onun için iyi olmayacaktı. Aybike'nin ders çalışmayı bırakması gibi bir şey olacaktı bu. Bir insan yapmayı sevdiği bir şeyden nasıl vazgeçebilirdi ki?

Keyifsizce önüne bakınırken ellerine bağladığı beyaz bandı doğru sıkılığa getirdi. Parmaklarını gevşetip sıktı. Başını kaldırdığında abilerinin tam karşısındaki yükseklikte oturduklarını gördü. Daha doğrusu Erdem oturuyordu. Emre ayakta heyecanla kıpırdanıp yanındaki Burak'la bir şeyler konuşuyordu. Erdem'le göz göze geldiğinde abisi ona göz kırpıp gülümsedi. Ayağını sektiriyordu deli gibi. Anlaşılan Efe'nin çevresindeki herkes Efe'den daha gergindi.

Son dövüşünün üzerinden uzun zaman geçmişti. Osman'ı iyi haşat etmişti. Uzun zamandır yenemediği Cevdet'le karşı karşıyaydı şimdi. Bir haftadır deli gibi bunun için emek veriyordu salonda. Manyaklar gibi çalışmıştı. Çok hazırlanmıştı. Ve bu maçı sıyrıksız atlatacaktı. Atlatmak zorundaydı. Eğer buradan haşat olmuş bir şekilde çıkarsa annesi ona pansuman yapıp bir daha eşek sudan gelinceye kadar döverdi. 6 gün sonra abisinin nişanı vardı çünkü. Efe'nin yarasız beresiz sıyrıksız o nişana katılması gerekiyordu.

Ve ne cesaretti ki 2 dövüştür kaybettiği adamla dövüşmeyi kabul etmek için abisinin nişanından bir hafta öncesini seçmişti. Ama dövüşü daha önceden kabul etmişti. Nişan daha sonra belli olmuştu. Eğer iptal ederse Cevdet'e karşı korkaklık yapmış olacaktı. Bunun riskini almak yerine onu mahvetmeye odaklanmıştı tamamen. Planlarında kaybetmek kesinlikle yoktu.

İkisi de ringin ortasına gelip birbirlerine baktılar. Cevdet'in suratında hiçbir ifade yoktu fakat Efe ondan 'nasılsa kazanacağım' hissine büründüğüne dair bir enerji alıyordu. Onu yanıltacaktı. Buna yeminliydi.

Zilin sesi duyulup hakem aradan çekildiğinde ikisi de gardını aldı. Efe her zamanki gibi önce rakibinin saldırmasını bekledi. Beklediği gibi de oldu. Cevdet hızlı bir giriş yapıp sağdan soldan yumruklar savurmaya başladı. Efe bütün darbelerden mükemmel bir kıvraklıkla kaçtı. En son kaçmak için eğilirken Cevdet'in dizinin yükseldiğini görünce kendini sağ tarafına atarak havalı bir dönüş yapıp Cevdet'in arkasına geçmiş oldu ve onun ensesine sanki alaycı bir arkadaşmışçasına vurunca tüm o dövüşün heyecanıyla bağıran insanlardan kıkırtılar yükseldi. Efe de güldü. Fakat Cevdet Efe'ye döndüğünde sinirliydi.

Cevdet manyak gibi Efe'nin yüzünü hedef alarak yumruklar indirmeye başladığında Efe kollarını yüzüne siper ederek gelen darbelerden kurtulmaya çalıştı. Eğer Cevdet bu kadar hızlı olmasaydı asla bu tarz bir koruma yöntemi seçmezdi çünkü görüşü tamamen azaltan bir seçenekti bu yöntem. Ve-

İşte karına ya da dizinin arkasına gelecek bir tekmeyi tahmin edemiyordun. Sağ dizinin arkasına yediği sıkı çelme dizlerinin üzerine düşmesine sebep olmuştu. Onun dizlerinin üzerine düşmesini fırsat bilen Cevdet yumruklarını onun çenesine indirdiğinde Efe hızla onun beline sarıldı ve öyle bir kuvvetle Cevdet'i yere itti ki, düşmemesi çok saçma olurdu. Cevdet'in üzerindeyken onun tam burnunun ortasına sağ yumruğunu geçirdi. Cevdet bacaklarıyla Efe'nin bacaklarını etkisiz hale getirecek şekilde sardığında kolları da kilit olmuş haldeydi. Eğer Efe biraz daha Cevdet'in omzuna bastırırsa kolu yerinden çıkabilirdi. Onun bacaklarındaki kuvvetin azaldığını hissettiği an kendi sağ kolunu Cevdet'in kafasının altından zar zor çekmeyi başardı ve bir anda Cevdet ters köşe yaparak onların alt üst duruma gelmesini sağladı. Şimdi Efe altta kalmıştı ama bacaklarını kurtarmayı başardığı için Cevdet'in gene üstünlük sağlamasına fırsat vermeden ayaklarını onun boynundan dolayıp boynunu sıkmaya başladı dizleriyle. Onun nefes alamadığını görüyordu. Birazdan elleriyle saldırmayı kesmek zorunda kalıp Efe'nin bacaklarını çözmeye çalışacaktı. Tahmin ettiği gibi olduğunda Efe onun başını sağ tarafa yere doğru çekip kolunu onun kolundan geçirdi ve Cevdet'i yüzüstü yere yatırıp sağ omzunu olduğu gibi sırtına doğru geri çekmeye başladı. İnsanların "Kolu kırılacak! Kolu kırılacak!" diye bağırdığını duyabiliyordu. Cevdet'in acı bağırması yükselirken birden Efe sırtının tam ortasında Cevdet'in ayağının sert darbesini hissetti. İşte o beklenmedik darbe nefesini kesmişti. Bir anda tüm kasları işlerini bırakırken Cevdet oldukça hızlı bir şekilde toparlanarak ayağa kalktı ve tekmesini Efe'nin çenesinin altına hızlı bir şekilde geçirdi. Efe sırtı üstü yere düşerken, yükselen bağırtıların arasından Aybike'nin korku dolu çığlığını duymuştu. Daha yere düşemeden Cevdet sağdan ve soldan Efe'nin suratına iki yumruk daha geçirdi. Efe'nin yere düşmeden önce gördüğü yegane şey Cevdet'in burnundan akan oluk oluk kan olmuştu.

3E: AŞK-I DÖNENCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin