39. Bölüm

32.4K 1.3K 71
                                    

Yazarlar: NurdanKeles&SezgiSalman  

Efe gözünün önünde kıvırtan dansözlere bakarken somurtan tek erkekti ortamda. Rakı kadehleri göz açıp kapayıncaya kadar bir dolup bir boşalıyordu. Aklı fikri kalbi Aybike'deydi. Gündüz biraz keyfi yerine gelir gibi olmuştu ama şimdi özlemekten ölecekti. İçtikçe unutacağına daha çok özlüyor, daha depresif bir hal alıyordu.

Başını kaldırıp Emre'ye baktığında 'Yuh!' dedi içinden. Adam yarın yokmuşçasına eğleniyordu resmen. Üç tane dansöz kızın arasında onlardan iyi göbek atıyordu. O ekürileri de ona destek çıkıyordu, Emre'yi iyice gaza getirecek şekilde onunla uğraşıyorlardı. Sağ tarafında oturan Fransız tayfası da tamamen ayrı bir grup gibiydi. Ayşegül'ün kuzeni ile sohbet halindelerdi.

"Senin de Emre ile ilgili hiç kafana sorular takılıyor mu Efe?" Efe havalı Fransızlara takılıp gitmişken gürültülü müziğin arasından kulağına konuşan abisinin sesini işitince ondan yana baktı. Erdem'in gözleri tamamen dağıtmış olan Emre'deydi. Efe de gelen sorunun üzerine tekrar Emre'ye baktı. Ağzı kulaklarına varana kadar gülüyordu Allah'ın cezası herif...

"Ne gibi sorular? Emre ile ilgili çok sorum var benim öbür tarafa gittiğimde yetkili mercilere danışacağım..." dedi alaycı bir şekilde Efe. Erdem kardeşinin sözleri üzerine kıkırdadı ve konuşmasına devam etti. "Evlilik konusunda diyorum ben. Sana da fazla hevesli gelmiyor mu? Tamam aşık falan anlıyorum da, bir insanın kişiliği bu kadar hızlı değişir mi? Daha bir sene olmadı Ayşegül'le başlayalı. Bu işte bir tuhaflık var. Adam resmen can atıyor evlenmek için. Aklım almıyor bu durumu benim. Sanki bu işin içinde bir iş var ama..."

Efe analiz eder gibi bir kez daha Emre'yi inceledi. Erdem'in teorisinin doğruluğunu anlamaya çalıştı sadece bakarak. Ama bir yere varamadı bu konuda. Aslında abisi haklıydı. Bir tuhaflık vardı sahiden de fakat Ayşegül de şeker kızdı şimdi. Abisinin bugüne kadar takıldığı diğer kadınlardan çok farklıydı. Bir şekilde... Bir şeyler olmuş olmalıydı.

"Hiçbir yorum yapamıyorum bu konuda abi. Adam evleniyor çünkü şaka maka. Birkaç günü kaldı. Bazen aynı Emre olduğunu tüm gücüyle hissettiriyor ama haklısın, bazen de bir tuhaflaşıyor... Bakalım..." diye mırıldandı. Kadehindeki rakıyı bir seferde bitirince Erdem "Yavaş git sen de biraz oğlum!" diye azarladı küçük kardeşini.

"Ya bana ilişme lütfen ben karımı çok özlüyorum zaten..." Efe kendini oturduğu koltuğun arkasına doğru bıraktı üzgün bir suratla. Erdem ne kadar ona acıyarak baksa da gülmeden edemedi. Efe'yi anlıyordu... Kendisi de özlüyordu... Asya'yı. Ve o aynı şehirdeyken bile özlemek zorunda kalıyordu. Bazen günlerce göremiyordu onun yüzünü. O kadar acı veriyordu ki bu durum ona...

"Şunun şurasında bir gün daha buradayız. Sonra kavuşacaksın karıcığına... Eee, balayı planı yaptın mı bakalım? Ne yapacaksınız düğününüzden sonra? Nereye götüreceksin Aybiş'i?"

'Düğünden sonra...' Efe kulağına ilişen söz öbeği ile birden duruldu. Abisinin Banu'dan ayrılması ile iptal olan düğün günü artık Aybike ve Efe'ye aitti. Ve o düğün gününün ertesi akşamı Efe'nin dövüşü vardı.

Hala kimsenin bilmediği, bahislerinin henüz başlamadığı büyük dövüş... Hangi akla hizmet bu dövüşü 'pes'li istememişti ki? Ya hastanelik olana kadar... ya da ölene kadar dövebilirdi Serkan onu. Ve karısı hamileydi! 'Lanet olsun böyle işe ya!' diyerek bir küfür savurdu içinden. Abisi haklıydı, düğün hediyesi olarak hamile karısını balayına götürmesi gerekirken, o biricik sevdiğini düğünün ertesi günü kendini dövdürmekle ödüllendiriyordu. Eğer Serkan onu öldürmezse, Aybike öldürecekti zaten... Ondan emindi Efe. Ve bir şeyden daha emindi; ölümü Aybike'nin elinden olacaktı çünkü ne olursa olsun, asla, hiçbir şekilde Serkan'ın karşısında bir daha küçük düşmeyecekti. Kendini ezdirmeyecekti. Son nefesine kadar savaşıp o dövüşten galip çıkacaktı. Bugün zafer onun hakkıydı.

3E: AŞK-I DÖNENCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin