Özel Bölüm: "Düşes Rosaline."

890 87 1
                                    

*Bu yazdığım son özel bölüm olacak, okuduğunuz için teşekkürler. Medyada Larine Valor var. 💝*

Parmağımda çevirdiğim yüzüğü inceledim. Karşımdaki adam ve kadın, bu elmas yüzük karşılığında benden çok büyük bir şey istiyorlardı, neredeyse imkansız bir şey. Neredeyse.

"Bunu yapabilecek başka kimseyi tanımıyoruz." dedi adam, adı Locke Poulet'ti, Sanmore Dükü'ydü ve kralın göz bebeğiydi. Karısı Düşes Dorothea Nyrosar, kralın uzaktan akrabasıydı ve adını çokça duyduğum, zengin bir kadındı. Bütün bu unvan ve soylulukları ile aklımı çelmeye çalışacak kadar aptallardı, ama bana sundukları daha önce hiç görmediğim, hiç bilmediğim miktarda altındı ve hayır demem pek mümkün değildi. Özellikle yeni başlayan kıtlık uyarıları tüm ülkeye yayılırken.

Oysa o gün on altıncı doğum günümdü.

"Benden yeğeninizi öldürmemi istiyorsunuz." dedim, Düşes'e bakarken. Kadının yanakları kızardı ama onda utanma duygusu olduğunu sanmıyordum. Yeğeni, Düşes Rosaline, kendisinin sahip olduğu tüm varlıkların esas sahibiydi, bu aptal çift ise karşıma geçmiş, mallarını korumak için akraba kanına bulanmak istiyorlardı. "Bize ahlak bekçiliği yapma." dedi Dorothea, kirpiklerini kırpıştırarak. "Daha önce daha kötülerini yaptığını biliyorum. Şimdi söyle bize, işi yapacak mısın, yapmayacak mısın? Buraya kararlarımı tartışmaya gelmedim."

Yüzük gerçek bir elmastı, kör biri bile anlardı bunu. Bu yüzük bana çok ama çok büyük paralar getirirdi, belki de bir yıl bu iğrenç şeyleri yapmak zorunda kalmazdım. Dük ve Düşes karşısında, bacaklarımı üst üste atmış oturuyordum. Her zamanki siyah pelerinim, burnumu ve ağzımı gizleyen o siyah bez parçası ve üstün körü, uçlarını kırmıza boyadığım kahverengi saçlarımı gizleyen pelerin başlığım sayesinde, Larine Valor karşılarındaydı. Adını çokça duydukları, Rennator'un en yetenekli, en hızlı ve kim olduğu hakkında kimsenin fikrinin olmadığı o meşhur suikastçi. Kudretli, zeki ve alaycı Larine Valor.

"Teklif ettiğinizin üç katını istiyorum." dedim, sıkı bir pazarlık başlatarak. Kadınları kolay kolay öldürmezdim, ama Dük ve Düşes'in teklifine hayır diyecek kadar da sıyırmamıştım. Dük elini masaya vurdu. "Bizimle alay mı ediyorsun? Sana servetimizin yarısını veriyoruz zaten." Hızla bıçağımı çektim ve adamın masaya vurduğu elinin yanına sapladım, adamın küçük parmağını sıyırdım ve adam çığlık attı. Handaki hiçbir kafa bizimkine çevrilmedi, Larine'in olduğu yerlerde böyle olaylara herkes alışıktı. "O halde kendine başka birini kirala, seni aşağılık."

Ayağa kalkıp gitmeye hazırdım ki, beklediğim gibi kadın lafa atıldı. "Kabul ediyoruz." Kahkaha attım, zaten daima kabul ederlerdi. Benden başka elini böyle pis işlere atan nadirdi, benim kadar genç ve hızlısı da yoktu. Ayrıca, kimse Larine Valor'un düşmanı olmak istemezdi. "İsabetli karar." dedim, Dorothea'ya döndüğümde. Dorothea kolyesini, küpelerini çıkardı ve masaya koydu. Ön ödemeyi yapıyordu ama ondan bunun kat kat fazlasını alacaktım.

Düşes'i yakalamak zor olmuştu. Ülkenin en zengin konağında yaşıyordu, içeri girebilmek için silahlarımı bedenime bağlayıp, hizmetçi kıyafetleri giyip bir tane hizmetçiyi kaçırmam ve bayıltmam gerekmişti. Düşes'e ulaşana kadar konağı dört kez gezmiş, odaları ve çıkışları ezberlemeye çalışmıştım ama hayatımda hiç böyle büyük bir yapı görmemiştim. Düşes'in odasına, favorisi olduğunu öğrendiğim çilekli bir kek götürmek bahanesiyle girdiğimde, yatakta oturan kadın beklediğimden çok daha gençti, benden büyük olamazdı. Üstümde hizmetçi kıyafetleri varken işini bitirmek zor olacaktı. 

"Sen mi geldin, Carla?" Rosaline kitap okuyordu, kafasını kaldırmadı. Benim Carla olmadığımı anlamaması için bir yalan attım. "Ben yeni nedimeyim, leydim."  Rosaline kafasını salladığında, keki baş ucuna koydum, bıçağımı çekmeye hazırlanıyordum ki, konuşmaya başladı. "Aşağıda yemek yedin mi? İstersen benimle yiyebilirsin." Ona bakmadım, role devam etmeliydim. "Ben yedim, teşekkür ederim." Rosaline mırıldandı. "Halkın içinde bulunduğu durum beni çok üzüyor. Teyzem izin verseydi, halk için çeşmeler yaptıracaktım ama bana 'bırak onlar ölsün, iyiler yaşamaya devam edecektir.' dedi." Rosaline'in planladığı şey safça ve güzeldi, o konuşmaya devam ettikçe görevimi yapmam imkansızlaşacaktı. Bu yüzden bıçağımı hızla çektim ve ona döndüm. Kafasını kaldırdı ve sorgularcasına bana baktı.

"Beni teyzeniz kiraladı." dedim yavaşça. Rosaline ayağa kalktığında şaşkınca bir adım geri gittim, korkmuyor muydu? "Bunu yapmak zorundayım." dedim, beni anlaması için dua ederek. "Annem ve babam hasta, bakmam gereken iki kardeşim var." Rosaline camın önüne geldi, bana bakıyordu, oldukça sakindi. "Bir aileye sahip olmak harika olmalı." dedi, neşeli bir sesle. "Ben burada, bu odaya kilitlenmiş yaşıyorum. Annemi ne de babamı da hiç tanımadım. Teyzem benden nefret ediyor, uğruna yaşadığım hiçbir şey yok."

"Üzgünüm." İşler öyle zorlaşıyordu ki, bıçağı yere fırlatıp kaçmak istiyordum. "Sen olmasan başkası gelecekti zaten. Daha önce iki yemek tadımcım öldü, hepsi de teyzemin işleriydi. Beni uzaklara yollaması için yalvardım ama o beni daima tehdit olarak gördü. Tek isteğim sevgiydi. Tek isteğim bir aileydi." Bana doğru bir adım attığında bıçağı daha sert kavradım. "Ailen için yapıyorsun bunu. Sevdiklerin için. Sana kızgın değilim." Sarı saçları beline kadar iniyordu, masmavi gözleri vardı ve çok güzeldi. Böyle bir kaderi hak etmeyecek kadar güzel ve saf. 

"Bana adını söyler misin?"  Bu ölmek üzere olan kıza sahte adımı söylemek istemiyordum, ama yaşaması ihtimalinde gerçeği de açıklayamazdım. "Rae." dedim, babam bana bazen böyle seslenirdi, bu yalan bir isim değildi. Rosaline gülümsedi. "Hayat acı çekmek için fazla güzel, en azından bir  amacı ve sevdikleri olanlar için." Kafasını salladı, beni anladığını gösteriyordu. "Bu odada kalarak kafayı yemek üzereydim zaten, belki de çoktan delirmişimdir. Beni bundan kurtardığın için teşekkür ederim." Rosaline'e bu bıçağı nasıl saplayacaktım? Belki de fırlatmalıydım. Onu öldürmek istemiyordum, vazgeçsem acaba Leydi Dorothea benim de düşmanım olur muydu? Ellerim titriyordu.

"Ben..." bir şey söylemek üzereydim, sözcüklerimin ne olacağını ben bile bilmiyordum. Rosaline bir şey söylememe izin vermedi, camın önüne koştu ve kendini camdan aşağı attı. 

YALANCI PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin