36

912 93 33
                                    

*Medyada serideki karakterlere en yakın olan, internette bulduğum bazı çalışmalar var. Keyifli okumalar.*

Cassius'un kesilmiş kafasını havaya kaldırıp halka gösterdiklerinde midem bulanıyordu, kusmamak için elimi ağzıma bastırdım, halk ise coşkuyla alkışlıyordu. Onların bu kan sevdası acımasızca ve iğrençti, az önce ölen adamın onlar için hiçbir kıymeti yoktu. Kral kesik kafaya bakıyordu, Messallie kafasını yere eğmişti. Artanis destek olmak istercesine elini omzuma koydu, o sırada Lucalinda'nın gözünden akan bir damla gözyaşını gördüm. Onu ilk kez ağlarken görüyordum, derhal elini kaldırdı hızla gözyaşını sildi, daha sonra aşığının cesedine bakmaya dayanamamış olacak ki, kraldan izin bile almadan balkondan indi ve arabaların olduğu yere ilerledi.

Kral onun ardından balkondan indi, biz de ona eşlik ettik. Arabaya bindiğimde, kusmamak için kendimle savaşıyordum.  Ben nelere sebep olmuştum? Araba gürültüyle hareket etti, Artanis konuşuyordu ama ona bir türlü kulak veremiyordum, aklım sadece Cassius'un havaya kaldırılan başında, halkın şiddetli alkış ve tezahuratlarındaydı. Orada duran Cassius yerine ben olsaydım, benim ölümümü de öyle bir mutlulukla izlerler miydi? Muhtemelen evet. Bir Rennatorlu, ha prenses ha hain, onlar için ne fark ederdi ki? Ne kadar kan, o kadar eğlence.

"Olması gereken oldu." dedi Artanis, ellerimi tutarken. "Yeğenimin babası olmaya layık biri değildi." Lucalinda da değildi, bunu biliyordum. Cassius bile ölürken, Prens Varnan'ı Kral Altariél'e emanet etmişti, çünkü Lucalinda'nın çocuklarına annelik yapmayacağını biliyordu. Şimdiyse, babası kellesini kaybeden küçük çocuk, olan bitenden haberi bile olmayan o zavallı bebek bir piç ilan edilmiş, haklarının neredeyse tamamını kaybetmişti. "Prens ve prensese ne olacak? Halk önünde piç mi ilan edilecekler?" Artanis kafasını cama çevirdi. "Normalde yapılması gereken o. Minemara prenslerinin gayrimeşru çocukları olmasına izin veriliyor, ancak bu yasa prensesleri kapsamıyor. Yine de babamın Visaline ve Varnan'a kötü bir şey yapacağını sanmam, ben de buna izin vermem zaten. Onlar benim yeğenlerim, gerekirse onları himayeme alırım ama zarar görmemelerini sağlarım." Ona gülümsedim, onun çok güzel ve eşsiz bir kalbi vardı.

Saraya dönene kadar bir daha konuşmadık, ikimizin de sessizliğe ve düşünmeye ihtiyacı vardı. Saraya varmak üzereyken aklına aniden bir şey gelmiş gibi bana döndü. "Babam Daenor için üçüncü nişanlıyı arıyor. Elldar Lordu ile görüştüğümde, Priscilla'nın pozisyonunu kaybedecek olmasının onu ne kadar endişelendirdiğini gördüm. Kızı kellesini bile kaybedebilirdi, ama Lord Elldar'ın tek derdi kızını Daenor ile nasıl evlendirebileceğiydi." Bunu duyduğuma şaşırmamıştım, beni öldürmek için bu kadar çabalamalarının bir sebebi vardı. "Peki kralımız ne düşünüyor? Priscilla sarayda kalmaya, masamıza oturmaya devam edecek mi?" Artanis güldü, söylediğim şey çok komikmiş gibi. "Messallie ve Lucalinda masamızda oturduğu sürece, basit bir kadının orada olup olmaması çok da önemli değil." Artanis elimi ellerinin arasına aldı ve öptü. "Ama sen ve ben o tacı taktığımızda, herkes yaptıklarının bedelini ödeyecek." Onu tutkuyla öptüm ve saraya vardık. 

Arabadan indiğimizde kral rüzgar gibi yanımızdan geçti ve saraya ilerledi, Messallie ona yetişebilmek için elbisesinin eteklerini kaldırıp koşmak zorunda kalmıştı. Daenor Lucalinda'ya bir şeyler söylemeye çalıştı ama Lucalinda kardeşine korkunç bir bakış attığında Daenor sus pus oldu. Lucalinda yanımızdan öfkeyle geçti, nefretini somut bir varlıkmış gibi hissedebiliyordum. Daenor kafasını iki yana salladı. "Nefretinin geçmesi zaman alacaktır." Lucalinda'nın nefretinin sonuçlarını tahmin edemiyordum, Artanis onu umursuyor gibi görünmüyordu ama Lucalinda, aslında bizim için en büyük tehditti, en büyük düşmandı. Artanis kardeşine güldü. "Yeni gelini seçtin mi?" Daenor sırıttı. "Elimde olsa kimseyi seçmezdim." dedi, sonra da konuyu geçiştirmek için elini salladı. "Biraz ata binelim mi?" dedi ağabeyine, benim orada olduğumu sonradan hatırlamış gibi bana döndü. "Dilerse Prenses de bize eşlik edebilir." Ata binmeyi çok istiyordum, ama tüm bu olanlardan sonra biraz yalnızlığa ihtiyacım vardı. "Biraz uyusam iyi olur." dedim. Daenor kafasını salladı, ama Artanis iyi olduğumdan emin olmak istiyor gibiydi. "İstersen sana saraya kadar eşlik edebilirim." Onun da biraz kafa dinlemeye ihtiyacı vardı. "Hayır, siz gidin lütfen." Artanis beni öptü, Daenor için eğildim ve oradan uzaklaştım.

YALANCI PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin