1

2.7K 214 106
                                    

İnsanların yanlarından geçerken, alışık olduğum kokuyu almaya devam ettim. Kan ve ter kokuyordu.

Pazar yeri bugün de hareketliydi. Bir yerlerde bebekler ağlıyordu. Bir yerde askerler gülüşüyordu. Seslerine bakılırsa yine bir kadına isteği olmadan dokunuyorlardı.

Fakat ne yazık ki, bu toplumda böyle olaylar bizler için normaldi.

"Bu güzel Assalth kızına ne verebilirim?" diye sordu bir ihtiyar. Elma satan bir satıcıydı ve şuan, buna ihtiyacım vardı.

"Ben bir Rennator'luyum, ihtiyar." dedim. Adam kahkaha attı. Dişleri sapsarıydı.

"Elbette öylesin. Bu açık kahverengi saçlardan anlamalıydım." dedi.

"Biraz elma için ne istersin?" diye sordum.

"Seni." dedi gülerek. Ona pantolonumun cebindeki hançeri gösterdim.

"Biraz elma için ne istersin?" diye yineledim ikinci kez.

"Bir kaç çeyreklik," dedi. Sırt çantama beş elma doldurdum. Ona iki çeyreklik atınca sinirlendi.

"Beş elma aldın kızım! Bizlerin de paraya ihtiyacı var," dedi.

Ben ise çoktan oradan ayrılıyordum. "Git ve başkasını kazıklamaya çalış," dedim gülerek.

Pazar yerinin gürültüsü dört bir yanımı doldururken, bir köşede küçük bir kızın yanında yaşlı bir adam vardı ve kızın kolunu sıkıyordu. Kız korkuyla titriyordu.

"Bırak sızlanmayı!" diye bağırdı kıza. Kız en fazla 9 yaşındaydı. "Eve yürü. O kaltak annene seni vermesi için çok para verdim."dişlerimi sıktım. Elim hançerime gitti ve onlara yönelmişken omzumda bir el hissettim.

"Ona müdahale edemezsin."

Sesin sahibini bir saniye içinde tanıdım ve oflandım.

"O kız daha çok küçük." dedi sinirle. Adam kızı saçından sürükleyerek götürdü. Kız ağlarken kimse onlara bakmadı bile. Bu, çevredeki insanlar için sıradan bir olaydı.

"Yapabileceğimiz hiç bir şey yok." dedi Litheniel. Ona kısaca Lit diyordum.

"Ona tecavüz edecek." dedim. Ellerim titriyordu ve boğazımda bir yumru oluşmuştu. Lit gözlerini kaçırdı.

"Bu alışık olmadığımız bir şey değil." dedi. Ona suçlarcasına baktım. Sözlerinin doğru olduğunu ikimiz de biliyorduk.

Ben yürümeye devam ederken kolumu tuttu ve beni durdurdu.

"Üzgünüm, tamam mı? Bu benim de hoşuma gitmiyor. Ancak ona müdahale edemezsin. Adam Asshalt üniformalı. Ona tek laf ettiğin an seni vururlar."

Öfkeyle burnumdan soludum. Kahretsin ki haklıydı.

"Neler aldın?" diye sordu. Sarı saçları kirliydi ve göz altları mordu. Yine tüm gece uyumamış ve madende çalışmıştı.

Lit çoğu insandan şanslı olarak madenlerde çalışma iznine sahipti. Asshalt altın madenleri sayesinde zengindi. Lit her gece o madenlere iniyor, gün ışığı ile çıkıyordu. Buna rağmen kazandığı para elli Milli Ulus Parası oluyordu.

"Beş elma." dedim. Çantamı sıkıca kapattım ve sırtıma geçirdim.

Pazar giriş ve çıkışlarında Asshalt formalı askerler silahları ile nöbet tutuyordu. Yanlarından geçtiğimizde bize tiksinti ile baktılar.

Biz Rennator'lular, onların gözünde köle ve işçiydik. Onlar için çalışmak zorunda olan köleler. Söz hakkımız yoktu. Sadece itaat eder ve onlar ne isterse onu yapardık.

YALANCI PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin