20

1.2K 126 55
                                    

Adrenalin bedenime doldu ama kıpırdayamadım. Kılıç talimi sırasında bıçağı görmemiştim ama Artanis hazırlıklı geziyordu. Her an bıçağını boğazıma dayacak, beni daha harekete geçemeden öldürecekti. Kılıç talimi de bunun için olabilirdi, kazayla beni öldürüp bu işten kurtulabilirdi. Beni koruyacak kimsem yoktu, bu yüzden hep olduğu gibi yine kendimin koruyucusu olacaktım.

Yemeğime devam etmeye çalıştım ama aklım sürekli Artanis'te ve onun bıçağındaydı. Korkuyordu, bunu biliyordum. Bana zerre kadar güvenmiyordu ve kendini güvene almaya çalışıyordu. Bunun için onu suçlayamazdım, geçmişi hakkında kayıtlar bile olmayan, sekiz Asshalt askerini öldürmüş bir kızdım. Onun güvenini kazanmak istiyordum ama buna gerek kalmadan görevimi yapmak zorundaydım. Bu iş olması gerekenden fazla uzatmıştı. Buraya bir prenses, bir kraliçe olmak için gelmemiştim.

Yemek bittiğinde koşar adım kaçmak istiyordum ama olduğum yere mıhlanmıştım. Daenor yemekte birkaç kez bana baktığında, onun başından beri söylediği her şeyin ne kadar doğru çıktığını anlamak yüzüme çarpan bir tokat gibiydi. Artanis'in beni öldüreceğini söylemişti. Yine de Daenor güvenilmez biriydi, şu an bile zihninde milyonlarca zehirli düşünce dönüyor, hangisinde kendisinin galip çıkacağını kestirmeye çalışıyordu muhtemelen. İnsanları parmağında oynatıyordu, o ve Lucalinda bu konuda çok benziyorlardı. Lucalinda zehirli bir yılan gibiydi, yüzü daima ifadesizken sözcükleri tokat gibi sertti. O ve Daenor korkunç ve tehlikeli bir ikiliydiler ama Lucalinda beni tüylerimi ürpertecek kadar korkutuyordu.

Daenor kalktığında Priscilla prensin koluna girdi ve Dessiara'nın yanından geçerken saçlarını savurdu. Dessiara onlara bakmadı ve masada kalmaya devam etti. Artanis odadan çıktıktan sonra yanımda durdu. "Bugün için bir prenses, hatta bir kraliçe gibi giyinmelisin. Ben de bir kral. Orada babamı temsil edeceğiz." Bir kraliçe gibi. Tek vasıfları ülkeyi yöneten adamın eşlerinden biri olmak olan kadınlar gibi. Bu gurur duyulacak bir şey miydi? Rennator'da kraliçelik, kutsaldı. Biensta kralları tek eş alırlardı, bu da Rennator kraliçelerini saygın insanlar yapardı. Ama Asshalt'ta ister kraliçe ister hırsız, tüm kadınlar köleydi. Erkeklerin köleleri.

Bir kraliçe gibi giyinmeyecektim.

Yine de Artanis'e tamam dedim ve beni odama kadar bırakmasına izin verdim. Lucalinda bugün için bir elbise yollatmıştı bile. Koyu lacivert, korsesinde elmaslar olan, pahalı kumaştan bir elbise. Elbisenin yanında elmas bir kolye, parıldayan küpeler ve yine elmas bir taç. Kraliçe Messallie'nin elbiselerine benziyordu. Elbiseye dokunmadan dolaptan kendime göre kıyafetleri buldum. Halkı dinleyeceksek, onlardan biri gibi giyinmeliydim, onlardan üstte biri gibi değil. Koyu yeşil bir pantolon ve kahverengi tunik giydim. Saçlarımı ördüm ve annemin yaptığı gibi topuz yaptım. Üstüme gri, önü kapanabilen bir pelerin giydim. Bu şekilde Artanis oraya varana kadar kıyafetlerimi göremezdi.

Odadan çıktım ve bana eşlik eden asker ile arabalara ilerledik. Arabaların yanında Daenor ve Priscilla, atlarının üzerinden bana bakıyordu. Daenor için eğildiğimde Priscilla gözlerini kısmıştı. "Gezide olmanız gerekmiyor muydu, majesteleri?" diye sordum, kendimi tutamadan. Daenor kafasını geriye attı ve güldü. "Size veda etmeden gitmenizi istemedim." Akşam tekrar saraya dönmeyecekmişim gibi konuşuyordu. "Kendinize çok dikkat etmenizi diliyorum." Beni uğurlamak için neden burada beklemişti acaba? Klasik Daenor belirsizliği. Artanis arkasında bir deste adam ile yanımıza gelirken Daenor sus pus oldu ve Priscilla ile uzaklaştılar. Artanis'in kafasında tacı vardı, siyah kalın bir pelerin giyiyordu. "Daenor neden buradaydı?" Gelir gelmez merak ettiği şey bu muydu cidden? "İkimize de güvenli bir yolculuk diledi." dedim sözleri biraz değiştirerek. Bir şey söylemeden arabaya bindi, ben de bindiğimde araba sessizce yola koyuldu.

YALANCI PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin