14

1.4K 150 26
                                    

Heyecandan bayılacakmış gibi hissediyordum. Kaçmama, gizlice partiden sıvışma planları yapmama gerek kalmamıştı. Artanis bana yardım edecekti ve bu beni büyük sıkıntılardan kurtaracaktı. Sarılmamız bittiğinde ve Daenor biz orada yokmuş gibi davranmaya başladığında, yaptığımın ne kadar aptalca olduğunu anladım. Artanis'e sarılmamam gerekirdi. Onu öldürmek için oradaydım, sarılmak için değil.

"Babamın bundan haberi yok, olmamalı da. Aileni görmen kesinlikle yasak ama kardeşlerinin seni merak ettiğinden eminim." Kafamı salladım, ama aklımda bir anda beliren soruyla ona döndüm. "Kardeşlerimi nereden biliyorsunuz?" Artanis kötü bir şey yaparken yakalanmış küçük bir çocuk gibi utandı, o an onun ne kadar genç olduğunu fark ettim. Ya 18 yaşındaydı, ya da 19. Ama ciddi bakışları ve sert yüz ifadesine büründüğünde yirmilerinde görünüyordu. "Sen dileğini dilediğinde seni araştırmam gerekiyordu ama Rennator kayıtlarında adın yoktu." Son cümlesi bir soruydu. Anlamış mıydı yoksa? Gerçek kimliğimi öğrenmiş olması imkansızdı, öğrenseydi beni kardeşlerimle buluşturmak istemezdi.

"Ben gayrimeşru bir çocuk olduğum için annem beni kaydetmedi." klasik yalanım. Bana kim olduğunu soranlara hep bunu söylerdim, aslında gerçekten pek farklı değildi. Annem ve babam annem bana hamileyken evli değillerdi, Rona doğmadan önce evlenmişlerdi. Rennator'da kimse, bana iş veren zengin adamlar bile adımı bilmezdi. Rennator'da Larine Valor isimli, ünlü bir suikastçi olarak beni tanıyorlardı. "Babamın kim olduğunu bile bilmiyorum." diye devam ettim, klasik yalanıma. "Annem daha sonra bir adamla evlendi ve iki çocuğu oldu ama onları kardeşlerim olarak kabul ettim." Artanis anlıyormuş gibi kafasını salladığında içimde bir suçluluk hissettim. Beni kardeşlerimle buluşturmak için kendini riske atan birine yalan söylemek rahatsız ediciydi ama ona asla gerçek kimliğimi söyleyemezdim, Lit bile gerçekleri asla öğrenmemişti.

Larine Valor, Rennator'da en merak edilen, en gizemli insandı. İnsanlar onun sadece adını ve ününü biliyorlardı. Bıçaklarla aram mükemmel seviyeye geldiğinde ve ailem açlıktan ölmek üzereyken, yapacak başka bir çarem olmayınca bir gece fırıncıyı öldürmek, dükkanında ekmekleri sırtımdaki çuvala atıp dükkanı yakmak zorunda kalmıştım. Herkes bunu yapanı aramış ama bulamamıştı. Daha sonra, on üçümdeyken bana saldıran yaşlı, iğrenç bir adamı bıçağımla yere sermiştim. O günden sonra olabileceğim tek şeyin bu olduğunu anlamıştım, katil. Larine Valor ismiyle para veya yüklü miktar erzak karşılığı istenen kişileri öldürüyordum. Larine'in gerçek kimliği büyük bir sırdı. Siyah pelerin giyiyor, ve yüzüme siyah savaş boyası sürürek beni tanımalarını zorlaştırıyordum. Gözlerimin çevresini boyamak ve pelerin ile saçlarımın kahverengi kısımlarını kapatıp, kırmızı kısımlarını öne çıkarmak beni, gizemli Larine yapıyordu. Rennator'un en ünlü, aynı zamanda en yetenekli suikastçisi. Hiç kimse kimliğimden şüphe etmemişti, ya da ben öyle sanmıştım. Asshalt'a gelişimin üçüncü yılında, Artanis'in ölmesini isteyen biri benim Larine olduğumu anlamıştı.

"Kimsenin haberi olmamalı, özellikle Leydi Dessiara'nın." Artanis direkt olarak Daenor'a bakıyordu. Prens gülümsedi ve kafasını ağabeyine çevirdi. "Ona söyleyeceğimi mi düşünüyorsun? Koşarak Lucalinda'ya her şeyi anlatır. Günün sonunda Prenses canından olur, sen de sahip olduğun her şeyden." Daenor'un adımı kullanmaması rahatsız ediciydi, ama söylediği her şeyin doğru olduğunu biliyordum. Daenor fark etmediğim, yanında taşıdığı çantasını özenle açtı ve kalın bir kitap çıkardı. Savaş Tarihi ve Büyük Olaylar adlı bir kitabı seçmişti. Bu kitabı hatırlıyordum, Rennator'da kısa bir süre de olsa okula gidebilmiştim ve elim kana bulanmamışken her daim kitap okurdum. Bu kitap favorilerimden sayılmazdı, içi Asshalt'ın büyük kralları Lessien, Dorrell ve Gerialt'a abartı övgü sözleri ile doluydu.

"Sıkıcı bir seçim olmuş." Daenor gözlerini satırlardan çekip bana baktığında bunu söylememiş olmayı diledim ama çok geçti. "Okumayı biliyor musun?" diye sordu, sesinde aşağılama veya alay yoktu, sadece merak vardı. Rennator'un kendi alfabesi ve kendi dili onlarca yıl önce unutturulmuştu, bu yüzden okulda Asshalt'ın dilini ve alfabesini öğrenmiştik. Kafamı salladığımda Daenor aklına bir fikir gelmiş gibi kafasını eğdi. "O halde sana okuman için bundan daha eğlenceli kitaplar yollayacağım." Gülümseyerek teşekkür ettim ama Daenor hiçbir tepki vermeden kitabına devam etti. Keşke benim de bir kitabım olsaydı. Bütün yol yanından geçtiğimiz fakir hanları veya yıkık evleri izlemek, ailemin de öyle yıkık bir evde yaşadığını hatırlamak istemiyordum.

YALANCI PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin