10

1.4K 145 55
                                    

Artanis karşılık vermeden önce duraksamıştı. O karşılık verdiğinde ben geri çekildim ve sahte bir şekilde gülümsedim. Çevremizde kopan kuvvetli alkış yanaklarımı kızarttığında Artanis kalabalığa gülümsedi, o da benim gibi rolünü oynuyordu ve bunda benden çok daha iyiydi.

Kalabalığın ilgisi haline gelmiştik. İki yaşlı adam yanımıza geldiler, Artanis bana onları tanıttıktan sonra ikisinin de adını unutmuştum. Artanis adamlarla konuşurken gözüm Daenor'a takıldı. Dessiara ile birlikte oturuyorlardı ama birbirleri ile konuşmuyorlardı. Dessiara yanında oturan Priscilla ile samimi bir sohbette gibi görünüyordu. Daenor ona baktığımı fark etmiş gibi kafasını kaldırıp bana baktığında göz göze geldik. Bana gülümsediğinde kafamı başka yöne çevirdim. Bu sarayda en çok uğraşacağım kişi Daenor olacakmış gibi görünüyordu.

Prenses Lucalinda yanımıza geldiğinde onun için eğildim. Ellerini önünde birleştirmiş bir şekilde, nazikçe Artanis'in önünde eğildi. "Sizi bizzat tebrik etmek istedim." Sesi nazik ama mesafeli çıkıyordu. Lucalinda ve Artanis pek yakın bir ilişkiye sahip değillermiş gibi duruyordu. Lucalinda Artanis'e daima mesafeli, ciddi yaklaşıyordu ama onu sürekli Daenor ile bahçede gezerken görüyordum. Lucalinda diğer herkes gibi Artanis'e saygı duyuyordu ama onu sevdiğini sanmıyordum. "Teşekkürler." dedim, Artanis cevap vermeyince. Lucalinda bana hafifçe gülümsedi. "Nişanlınızı bahçede gezdirmek isterim." Artanis kafasını sallamadan önce bana baktı ama hayır deme şansım yoktu. Lucalinda tekrar Artanis için eğildiğinde aynısını yaptım ve yan yana yürümeye başladık. "Elbiseyi beğendin mi?" Lucalinda yanından geçtiğimiz insanların kendisi için eğilen bedenlerine bile bakmadan yürüyordu. Biz yürürken onun benden daha uzun ve daha kadınsı olduğunu fark ettim. Güzel vücut hatları ve güzel bir yüzü vardı. Bu yüzden yanından geçtiğimiz her genç adam kafasını çevirip prensese bakıyordu. Onun benimle aynı yaşta olması şaşırtıcıydı. Onun iki çocuğu vardı, buna rağmen çok genç ve güzeldi.

"Evet, çok güzel bir elbise." gerçekten de öyleydi. Diğer saray kadınlarının giydiğinden çok daha güzel bir elbiseydi. "Ağabeyimin nişanlısı aptal bir elbise giymemeli, değil mi?" Kafamı salladığımda kalabalıktan biraz olsun uzaklaşmıştık ama arkamızda Lucalinda'nın dört nedimesi ve dört askeri varken kendimi kapana kısılmış hissediyordum. "Seni arenada gördüğümde, senin Strabor Flear'a yenileceğini söylemiştim ama Daenor senin kazanacağını söylemişti. Bu bana imkansız gelmişti. Çelimsiz, kısa birisin, üstelik bir kadınsın. Nasıl kazanabilirdin ki? Oysa askerleri teker teker yere serdiğinde, ne kadar yanıldığımı anladım. En genç ve en güçlü asker Valens Tessiara'yı bile yendin. Bence babam sana bir değil, sekiz dilek hakkı vermeliydi."

Tırnaklarımı avuç içime batırdım ve arenayı hatırlamamaya çalıştım ama Lucalinda buna izin verecek gibi görünmüyordu. Sırtına fırlattığım bıçak ile can veren Strabor için ağlayan Dessiara'nın sesi kulaklarımda çınlıyordu. "Arenada ölenler şehit sayılır, buna rağmen onlar hakkında konuşmayız. Ailelerine üzüldüğümüzü söylemeyiz, çünkü iyi bir asker olsaydı bir isyankara yenilmezdi. Dessiara hariç kimse Strabor Flear'ın yasını tutmuyor, annesi bile oğlu için sadece bir gün ağladı. Lord Adhon oğlunun kaybına çıldırdı, ama çoğu insan Valens'in adını unuttu bile. Yakında şampiyonu da unuturlar. Ta ki sen Artanis'e bir evlat verene kadar."

Donakaldım. Artanis'e çocuklar vermek. Bir kraliçe olmak. Bunlar asla gerçekleşmeyecekti. O zamana kadar Artanis'i öldürecek, bu saraydan, bu ülkeden kardeşlerim ile kaçacaktım. "Artanis'i dilemek ile doğru olanı yaptın." Kafamı ona çevirdim. "Daenor kral olmayacak ama, birden fazla evlenen prenslerden biri olacak. Sarselle'ye onu sevdiğine dair yeminler ederken, Priscilla Elldar'ın kuzeni Mysa ile gizlice evlilik planları yapıyordu. Dessiara ile evli kalacak, buna rağmen birkaç kez daha evleneceğine eminim. Artanis ise öyle biri değil, seni sevsin veya sevmesin, hayatının sonuna kadar sana bağlı kalacaktır."

Kafamı başka yöne çevirdim. "Prens Artanis'i tüm kalbimle seviyorum." belki de yüzüne bakmazsam, yalan söylediğimi anlamazdı. "Elbette." dedi Lucalinda, sonra aniden durdu. Onun baktığı yöne baktığımda sarayın arka tarafına geldiğimizi anladım. Lucalinda arkasına döndü. "Beni burada bekleyin, hepiniz." Nedime ve askerler birer adım geriye gittiğinde Lucalinda ilerlememi işaret etti. Önümüzdeki büyük ağaç bizi gizlerken neden durduğumuzu anladım. Dessiara ve Artanis, aralarında çok az mesafe varken konuşuyorlardı. Her an birbirlerini öpecek bir mesafedelerdi.

"Yalvarırım izin verme buna." dedi Dessiara, ağlıyordu. "Daenor ile evlenmeme izin verme. Beni sevdiğini biliyorum. O kadından kurtulabiliriz. O ağabeyimi öldürdü. Lütfen Artanis, seni onunla görmeye dayanamam." Artanis'in yüzü ifadesizdi. "Yapamam." dedi usulca. Sesi sertti. "Onunla evleneceğim, sen de Daenor ile. Bir daha bu şekilde yalnız konuşmasak daha iyi olur." Dessiara'nın ağlaması daha da arttı. "Seni seviyorum, Artanis. Senin de beni sevdiğini biliyorum. Kral seni dinler. Daenor beni sevmiyor. Hala evlenebiliriz. Eğer Ranewen ile evlenmek zorundaysan, beni ikinci eşin olarak al."

Elimi ağzıma bastırdım. Hangi kadın, isteyerek bir erkeğin ikinci eşi olurdu? Dessiara'nın gurursuz sözleri öyle midemi bulandırmıştı ki, her an bayılacak gibiydim. "Tek derdin bu, değil mi? Bir kraliçe olmak. Benimle evlenmeyi bu yüzden istiyorsun." Dessiara çılgınca kafasını iki yana salladı. "Sana aşığım. Bir başkası ile evlenmene dayanamam." Dessiara Artanis'e iyice sokuldu. "Sensiz yaşayamam." Artanis'i öpmek için kafasını ittirdi Artanis onun omuzlarını tutup kendisinden uzaklaştırdı. "Bundan böyle yanıma yaklaşma, Leydi Dessiara. Aksi halde kral babam seni ve kardeşimi buradan uzağa, Gastien Kalesi'ne yollar." 

Artanis arkasını döndü ve uzaklaştığında Dessiara yere kapaklandı ve ağlamaya devam etti. Lucalinda kulağıma eğildiğinde gözlerimi ağlayan kadından alamıyordum. "Ne talihsizlik, değil mi?" Ben hala Dessiara'yı izlerken bir hizmetçi koşarak yanımıza geldi. Kadının alnından terler akıyordu. Önce Lucalinda'ya sonra da bana eğildi. "M-majesteleri. Acil gelmelisiniz. Prenses Sarselle..." Lucalinda daha kadının cümlesi bitmeden saraya koşmaya başladığında ben de arkasından koşmaya başladım. Bahçedeki kalabalık dağılmış, herkes saraya ilerliyordu. Lucalinda'yı görenler yolu açıyordu. Saraya girdiğimizde Lucalinda koridordan sağa döndüğünde, onu takip ettim. Bir odanın önü öyle kalabalıktı ki, adım atacak yer yoktu. "Çekilin!" Lucalinda'nın katı sesini duyan herkes yolu açtı. Odaya girdiğimde bayılmamak için kapının kenarına tutunmak zorunda kaldım.

Prenses Sarselle tavandan sarkan bir ipte sallanıyordu.

YALANCI PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin