Selamlar..
Upuzun bir bölümle geldim.
Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın. Hatta en başından beğenin bence her ihtimale karşı :)
Arkadaşlar yorum yaptığınızda karşınızdakini de yazması için teşvik ediyorsunuz haberiniz olsun. Düşüncelerinizi benimle paylaşın!
41.Bölüm şerefine Deniz ve Azra'mıza 41 kere maşallah, tü tü :D
İyi okumalar..
*
Bir çağlayan gibi akıyordum ona.. Sessiz sakin bir nehir gibi değil. Deniz taşar mıydı acaba? Onda bu derinlik varken, sanmam..
Kendimi durduramıyordum. Sanki tüm hayat amacım buymuşçasına öpüyordum Deniz'i. Ellerimi başının iki tarafına yaslamış, onu kendime daha fazla yaklaştırmaya çalışırken, dudaklarım arasında ezilen dudakları hareket etmeye ve bana uyum sağlamaya çalışıyor, bir yandan da benim kadar istekli ve hararetli olmamasına içerliyordum. Ancak ne olursa olsun şu an onun bana verdiği tepki önemli değildi, önemli olan tek şey artık ona kavuşmak için daha fazla bekleyemiyor olmamdı.
Ben hızımı kesemezken, Deniz beni yavaşlatmaya çalışırcasına öpüşlerimin arasına esler koymaya başladığında durakladım. Nefes almaya, soluklanmaya ihtiyacım vardı. Ciğerlerim bana isyan ediyordu ancak onu umursayacak noktayı bile geçmiştim.
Deniz hafifçe yüzlerimiz arasındaki mesafeyi artırınca kapalı gözlerimi aralayarak nefes nefese ve dolu gözlerle ona baktım. Yüzünde öyle çok ifade vardı ki.. Şaşkınlık, karışıklık, sarsıntı, duygu, sevgi, gözlerindeki parlaklık.. Hepsi birbirine girmişti. Parmakları yanağımı okşarken gözlerinden şefkat fışkırarak bana bakan Deniz başta kekeleyerek ve fısıltı şeklinde sordu, "Azra.. İyi misin?"
Her ne olursa olsun, üzerine atlayan bir kız varken bile bana sorduğu ve merak ettiği ilk şeyin iyi olup olmadığım olması nasıl bir mucizeydi..? İyi miydim? Değildim, hiç iyi değildim.
Burnumu çekerek başımı iki yana salladım ve gözlerimi kapattım tekrar yaşlar süzülürken.
"Şşşt, ben buradayım," dedikten sonra bana sarılıp göğsüne hapsettiğinde yüzümü boynuna gömdüm. Daha fazla kaçmak yoktu.
"Her şey yoluna girecek."
"Sen burada olduğun sürece.. her şey yolunda Deniz.." Gözyaşlarımla ıslanan boynuna daha çok sokuldum. Beni saran kolları sıkılaşmıştı şimdi.
"Ben hep burada olacağım Azra," deyip hafifçe geriye çekildi ve gözlerime odakladığı bakışlarındaki kararlılığı gördüm. O kadar ciddi bir sözdü ki bu, iliklerime kadar titremiştim.
"Artık kaçmak istemiyorum.." Başımı iki yana salladım ağlarken, "Kaçamıyorum. Tüm hücrelerime işledin Deniz, ruhuma bile işledin. Be-ben.. sensiz nefes alamıyorum."
Deniz şaşkınlık içerisinde bana bakarken, bir yandan da dolan gözleriyle anın etkisine nihayet girebildiğini, bana inanmaya başladığını, bir anlık bir duygu patlamasıyla olmadığını anlamaya başladığını hissedebiliyordum. Ancak hissetmem yetmeyecekti, emin olmalıydım.
"Günlerdir, haftalardır içimde tutmaktan çok yorgunum.. Deniz," deyip başımı kaldırdığımda ve gözlerinin tam içine odakladığımda gözlerimi kalbimin teklediğini hissettim. Zaman durmuş, ân'da hapsolmuş gibiydik.
".. seni seviyorum."
Bir çığ mı düşmüştü yakınlarda? Bir bebek ilk çığlığını mı atmıştı? Depremler mi oluyordu her yerde? Kıyamet mi kopuyordu veyahut?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı
FantasySıradan hayatının ona vermiş olduğu avantajları sonuna kadar kullanarak başarılı bir hayatın merdivenlerini birer birer tırmanıyordu Azra. Genç, başarılı ve oldukça azimliydi. Yetenekleri onu devamlı üstlere taşırken hiç beklemediği bir anda hayatı...