Arkadaşlar, herkese yeniden merhaba. :)
Bu bölüm savaşa girmiş olduğumuz ilk bölüm. Savaş toplamda iki bölüm sürecek. O nedenle mümkün olduğunca dikkatli okumanızı öneriyorum çünkü bu iki bölüm hikayenin geri kalanı açısından çok önemli. Umarım sizler de kendinizi mümkün olduğunca fazla kaptırabilirsiniz. Bunun için eğer hikayeyi medyada paylaşmış olduğum müzik ile birlikte okursanız , daha fazla kolaylaştıracaktır.
Oylarınız ve yorumlarınız ile destek olmayı unutmayın!
İyi okumalar dilerim..
*
Kuzey'in yanından odama gitmek üzere ayrıldığımda kendimi hiç olmadığım kadar enerjik hissediyordum. Bunda sanırım hem Kuzey'e karşı hissettiğim kırgınlığın ve vicdan azabının geçmesinin, hem de içtiğim kanın etkisi vardı. Ne olursa olsun, sonuçta iyi hissediyordum ve bu hissiyatı sorgulayarak bir de onu düşünmek istemiyordum.
Odaya girdiğimde Duygu'yu yatağın üzerine yüz üstü uzanmış dergi okurken buldum. Ben içeriye girince başını kaldırıp bana baktı.
"Ooo, Azra, inanamıyorum. Sırıtıyorsun."
Ona sitemkâr bir bakış attıktan sonra:
"Sanki hiç gülmüyorum da, söylediğin şeye bak yani."
"Valla kızım yalan yok, son zamanlarda çok aksi ve çekilmez oldun sen. Yok savaş hazırlıklarıydı, yok derslerdi, yok Kuzey'di filan derken.. Neyse, söyle bakalım, bu mutluluğunun sebebi ne?"
Kendi yatağımın ayakucuna gidip üzerimdekileri çıkardım. Bu sefer gerçekten kendime biraz zaman ayırmak istiyordum. Bu kendine zaman ayırma işinde ise en başta, bana herkesten yakın olan Duygu ile sohbet etmek geliyordu. Sabah giderken yatağın ayakucuna koymuş olduğum pijama takımımı giydim ve yatağın üzerine oturup bağdaş kurdum. Zaten yataklarımız birbirine paraleldi. Aramızdaysa yalnızca 2 adet komodin mevcuttu.
"Aslında öyle çok abartılacak bir şey yok. Gelmeden önce Kuzey'e uğradım ve aramızdakileri hallettik gibi. O yüzden içim rahat."
Duygu bir süre sessiz sedasız, beni ölçmek ister gibi hiçbir şey söylemeden yüzüme baktı. Sol kaşını hafifçe havaya kaldırmaya çalıştı ancak bunu beceremediği için iki kaşı birden havaya kalktı.
"Ve?"
" 'Ve' ne demek Duygu ya? Konuştuk hallettik işte."
Gözlerimi ondan kaçırarak yatağa sırt üstü uzandım. Duygu hemen kendi yatağından aşağı zıplayıp, benim yatağımın üzerine fırladı ve beni yana itti.
"Eee ne konuştunuz anlatsana, senin halin hal değil."
Kahkahayı patlattım.
"O ne demek be? Yeni yeni şeyler öğreniyorsun."
"Yani bir güzellik, bir rahatlama, bir mutluluk var kızım sende. N'oldu bakayım?"
İlahi Duygu. Bu kızın hislerinin bir sınırı yok muydu?
"Yani aslında, şey.."
"Çatlatma beni be!"
"Off tamam ya. Konuştuk işte, dertleştik, açık olduk birbirimize karşı. O Nazlı cadısının Kuzey'i ısırdığını gördüğümde kan beynime sıçradı sanki."
Duygu yalandan aslında manikürsüz olan tırnaklarını inceliyormuş gibi yaparak yapmacık bir eda ile:
"Valla sonuçta Kuzey sana ait değil," dediğinde tekrar yatakta dikilip bağdaş kurup dikildim.
![](https://img.wattpad.com/cover/120054845-288-k49796.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı
Viễn tưởngSıradan hayatının ona vermiş olduğu avantajları sonuna kadar kullanarak başarılı bir hayatın merdivenlerini birer birer tırmanıyordu Azra. Genç, başarılı ve oldukça azimliydi. Yetenekleri onu devamlı üstlere taşırken hiç beklemediği bir anda hayatı...