35. Bölüm - Yalnızlığın Rengi

260 29 51
                                    

Uzun bir zaman sonra herkese merhabalar.. :)

Öncesinde ufak bir açıklama yapacağım sizlere.

Evet biliyorum çok zaman geçti ve bölüm gelmedi.. Ancak bu durumdan benim de rahatsız olduğumu ve bir hayli üzgün olduğumu bilmenizi isterim. Emin olun elimde olmayan nedenlerden dolayı sürekli bir aksilik çıkıyor ne yazık ki. Okuyucularımın her birini gerçekten tek tek çok seviyorum, bu nedenle sizlere açıklama yapma ihtiyacı duydum.

Başlangıçta bu kadar emek verdiğim, kurguma ve karakterlerime güvendiğim, uzun bölümler yazdığım, dil bilgisi kurallarına elimden geldiğince dikkat ettiğim hikayemin hak ettiği değeri görememesi, beğeni sayılarının düşüklüğü ancak okunma/görülme sayılarının fazlalığı beni çok üzdüğü için ara verme kararı almıştım. Çünkü bir yazar olarak bu çok da hoş bir durum değil, demoralize edici bir durum. Fakat ardından yüksek lisans yaptığım ve inanılmaz yoğun olduğu ve aynı zamanda da bir iş yerinde full time olarak çalışıyor olduğum için bunların hepsini bir arada götürmem çok zorlaşmıştı. Bir hayli kısa bir zamanda, oldukça zor bir tezi bitirmem gerekiyordu ve bu nedenle hikayeye sürekli niyetlensem de ne yazık ki dönüş yapamadım çünkü konsantre olamıyordum. Okuyucuların beğenide bulunmaması da durumu perçinliyordu açıkçası. Çok sadık okuyucularım da var kesinlikle, onlara tekrar tekrar teşekkür ediyorum ve durumdan ötürü özür diliyorum.. (Bu arada tezimi de büyük bir başarıyla tamamlayıp sundum ve mezun oldum ^^ Teşekkürler. :* )

Ardından ise biliyorsunuz ki tüm dünyayı etkisi altına alan ve bizleri hem geren hem de üzen bir virüs salgınıyla karşı karşıya kaldık. "Evde karantinadayız, yazabilirsin" şeklinde düşünüyor olabilirsiniz ancak öyle değil.. Çünkü mesleğimden dolayı olayın başından beri ve hâlâ Covid-19 Tanı merkezinde bir pandemi hastanesinde aktif olarak çalışıyorum 24 saatlik vardiyalar ile. Bu nedenle yazacak zamanım, yazsam bile yükleyecek ortamım olamıyor çünkü bakanlığın ailelerimizi ve hatta hiç kimseyi riske atmamamız için biz Covid merkezinde çalışanlar için ayarladığı yurtta kalıyoruz. Ve bilgisayarımı yanımda götüremedim haliyle.

Anlayacağınız durum bundan ibaret. Ancak son zamanlarda gelen beğeni ve yorumlar benim için gerçekten güzel bir moral kaynağı oldu. :) Daha önceden yazmış olduğum bir bölümü bayram vesilesiyle de hâlâ burada olan değerli okuyucularım varsa onlar için paylaşmaya karar verdim. Gidenlere de asla gönül koymuyorum, ancak bilin ki benim de elimden gelen bir şey yoktu ne yazık ki.. Burada olanlarla devam edeceğiz artık. :)

Ne olursa olsun bu hikayeyi hiçkimse olmasa bile bitireceğim. Çünkü Azra ve Deniz'in tatlı atışmalarını, Lale'nin utangaçlığını, Duygu'nun dostluğunu, Doğa ve Yağız'ın çocuksu ve şirin aşklarını, Damla'nın hüzünlü ancak umut vaad eden kalbini, cadıları ve vampir ailemizi çok seviyorum. :)

Hadi bakalım, şimdi bölüme.

Umarım beğenirsiniz. :)

Öpüldünüz..

Sevgili yazarınız Ezgi.. :)

☆☆☆

Düşüncelerimden haberdar olmasa bile, hal ve hareketlerimden anladığını tahmin ettiklerim nedeniyle önceki neşesinin bir miktar gölgelendiği Barış, düşünceli bir şekilde yanımda yürüyordu. Belki de o bahsettiği 'enerji titreşimlerini' gördüğü için anlamıştı o kararı gönüllüce vermediğimi.. Cadıların dünyasında hemen her şey mümkündü. Ancak bundan daha fazlasını yapamazdım onu kırmamak için.. Esasında kimseyi kırmak istemiyor ancak kendi üzüntüme, kalbimin ağrısına da söz geçiremiyordum. Kimseyi kırmadan ise yalnızca bu kadar hareket alanı açabiliyordum kendime.

Ay IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin