Selamlar arkadaşlar. :)
Umarım hoşunuza gidebilecek bir bölüm olmuştur fakat şunu belirtmeliyim ki bu bölüm aslında bir nevi geçiş bölümü gibi bir şey oldu. Bildiğiniz gibi artık hep beraber okuldan ayrılıp cadılarla görüşmeye gidecekler ancak bundan önce halledilmesi gereken bir takım meseleler var. İşte bu bölüm o meselelerin halledildiği bölüm. :)
Arkadaşlar bölüm normalden biraz uzun oldu, lütfen kusura bakmayın ancak artık yeni bölümde yola çıkacakları için bu bölümden hiçbir şeyin oraya sarkmasını istemediğimden, buraya ekledim.
NOT: Beğenilerin en azından olduğundan daha da aşağıya düşmemesi için şöyle bir karar aldım; bölüm beğenisi en azından bir önceki bölümün beğenisinden yukarı veya aynı sayıda olmadan yeni bölüm paylaşmayacağım.
Bunu söylemek hoşuma gitmiyor ama beğenilerdeki düşüş sayısı da aynı şekilde hoşuma gitmiyor açıkçası. Bölümü okuyan bayağı bir insan var ama beğenen çok az. Bunu neden yapıyorsunuz anlayamıyorum?
Şimdi bölümü sadık okuyucularım için paylaşıyorum. :)
Görüşmek üzere, keyifli okumalar.
*
Ender Hoca bizi odasına kabul ettiğinde, Deniz'le birlikte sessizlik içerisinde çıktık yukarıya. Odanın kapısını üçüncü çalışımızda Ender Hoca yüzündeki geniş ama ciddi gülümsemesiyle bizi içeriye davet etti.
"Hoş geldiniz gençler."
"Merhaba hocam."
Yavaşça odanın içerisine girerken etrafa göz gezdirdim. Öğretmenlerin odaları bizimkilerden daha güzel ve genişti elbette. Ender Hoca'nın da kendisine göre bir hayli maskülen düzenlediği odayı, bir erkeğe göre düzenli kullandığını gözlemlemiştim. Düzenli insanları severdim.
Ender Hoca'yı görmek aklıma Lale'yi ve son konuştuklarımızı getirmişti. Bu konuyla hiç ilgilenemediğimi düşününce içten içe kendime kızdım, Lale ve Ender Hoca konusuyla ilgilenmeliydim ancak başımızdan bir türlü eksik olmayan olaylar dizisi bunu sürekli ertelememize sebep oluyordu. İlk fırsatta bir şeyler yapmaya karar vererek, şimdilik bu konuyu rafa kaldırdım tekrar.
Ender Hoca karşımızdaki tekli koltuğa otururken, biz de Deniz'le birlikte yan yana kanepeye oturup Ender Hoca'ya bakmaya başladık.
"Evet, ne oldu bakalım? Konuşmak istediğiniz konu nedir?"
Bu konu beni o kadar geriyordu ki, aslında tam olarak ne diyerek başlayacağımı bilemiyordum. Başımı çevirip Deniz'e baktığımda, kafasını çevirerek benimle göz göze geldi ve hafif bir baş sallamasından sonra söze başladı, "Hayata döndürülenlerin gördüklerini, duyduklarını ve yaşadıklarını biliyorsunuz hocam."
"Evet, tabii ki."
"Bu daha önce hiç Lale'nin başına geldi mi bilmiyoruz ancak parti günü yaşadığımız son şey, bizi bir hayli sarstı ve ne olduğunu anlayamadık. Bu yüzden size danışmak istedik, bizden daha deneyimlisiniz."
"Dinliyorum."
"Geçen gün, ilk defa, o yaratıkların somut bir hal alarak, Azra'yla fiziksel temasa geçtiklerini ve hatta bana bile göründüklerini söylesem, ne derdiniz?"
Ender Hoca'nın yüzünde oluşan şok ifadesi görülmeye değerdi. Sırtını dikleştirip, kaşlarını çatarak seri bir şekilde konuşmaya başladı, "Ne demek istiyorsunuz? Böyle bir şeyi şimdiye kadar ne duydum ne de şahit oldum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı
FantasySıradan hayatının ona vermiş olduğu avantajları sonuna kadar kullanarak başarılı bir hayatın merdivenlerini birer birer tırmanıyordu Azra. Genç, başarılı ve oldukça azimliydi. Yetenekleri onu devamlı üstlere taşırken hiç beklemediği bir anda hayatı...