Selamlar herkese. :))
Beğeni sayılarında ciddi düşüş var arkadaşlar. Lütfen bu konuya karşı hassas olalım. Hayalet okuyucularımı da bölümleri eğer okuyorlarsa emeğe saygı olarak beğenmeye davet ediyorum.
Bol bol satır içi yorum bekliyorum canlarım. :))
Teşekkürler.
Keyifli okumalar..
*
Gözlerimi açtığımda Duygu'nun odanın içerisinde bir o yana bir bu yana koşturduğunu fark edip yüzümü buruşturdum ve sağıma dönerek yatağıma daha da gömüldüm.
"Şuna bak ya, kızım kalksana! Uyanacağına daha da çok gömülüyorsun yatağa!"
Homurdanarak yatakta dikilip zombi misali çökük gözlerimi Duygu'nun üzerine diktim ve onu öldürecekmiş gibi baktım zira gerçekten de kendimi şu anda birisini öldürebilecekmiş gibi hissediyordum.
"Duygu, canım, yavrum, bebeğim, saat daha erken değil mi? Neden bu saatte 'karga bokunu yemeden' kalkıyoruz ya?!"
Duygu odanın ortasında durup iki elini de beline dayadı ve bana döndü, "Kızım hazırlanmamız uzun sürecek, şimdiden kahvaltımızı edip başlamamız lazım. Asıl sen anlamıyorsun! Bu tarz şeyleri düşünen bir tek ben miyim ya!?"
Evet, o beklenen gün, daha doğrusu en çok Duygu'nun beklediği gün gelip çatmıştı: yılsonu partisi.
Duygu'yu gerçekten hayatımı gözüm kapalı teslim edeceğim kadar çok seviyordum ancak onunla aynı odada yaşamak bazen gerçekten acı verici bir hale dönüşüyordu!
Hele de bu tarz balo, parti gibi etkinliklerin söz konusu olduğu zamanlarda.
"Hadi hadi, kalk bakayım, tembel oldun iyice."
Üzerimdeki çarşafı çekerek topladı ve yatağımın ayakucuna yığdı. Onunla tartışmak tamamıyla vakit kaybı olduğu için daha fazla üstelemedim ve yataktan kalkarak banyoya gidip sabah rutinlerimi gerçekleştirdim. Banyonun kapısını açıp dışarı çıkacağım sırada Duygu birden içeri atılıp kolumdan tuttu ve beni dışarı çekti.
"N'oluyor ya!"
"Ben sana çabuk dedikçe sen daha çok oyalanıyorsun. Hemen üzerine birkaç parça kıyafet geçir de yemekhaneye inip kahvaltımızı edelim, sonra da gelip hazırlanırız."
"Ufff! Parti açılışını biz mi yapacağız kızım?!"
"Hadi hadi, çok konuşma."
Bazen bu kişinin Duygu olduğunu idrak edemiyordum..
Fakat yine de bana verdiği talimatla üzerime alelade giydiğim kıyafetlerimle Duygu'nun beni önce Doğa ve Damla'nın, ardından Lale'nin odasına ve son olaraksa yemekhaneye sürüklemesine izin verdim. Kendimi komutla çalıştırılan bir robot gibi hissediyordum.
Kahvaltı tepsilerimizi alıp gözümüze kestirdiğimiz bir masaya kurulduk. Çaktırmadan şöyle bir yemekhaneyi tarasam da gözlerimle, Deniz'in henüz burada olmadığını fark ettim. Ardından kafama dank etti, neden aramızdaki bağı kullanmıyordum ki? Tabii ya, Duygu bende akıl mı bırakmıştı?
Şöyle bir aramızdaki bağı yokladığımda, bağın diğer ucundaki Deniz'den henüz hiç haber olmadığını, herhangi bir kıpırtı bulunmadığını fark ettim. Eee, tabii ki bu kadar erken bir saatte uyanmak asla Deniz'e göre bir davranış değildi, şaşırmamam gerekirdi. Aslında bu saatte ben bile uyanmazdım normalde ama durum ortadaydı.. Yemekhanede bizim gibi birkaç deli daha vardı bu saatte uyanan, onun dışında bir hayli boştu zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı
FantasíaSıradan hayatının ona vermiş olduğu avantajları sonuna kadar kullanarak başarılı bir hayatın merdivenlerini birer birer tırmanıyordu Azra. Genç, başarılı ve oldukça azimliydi. Yetenekleri onu devamlı üstlere taşırken hiç beklemediği bir anda hayatı...