6. Bölüm - Kavga

1.5K 225 487
                                    

Merhaba arkadaşlar! Upuzun bir bölüm oldu. Bu sefer kesinlikle sakinlikten uzak, bol atraksiyonlu bir bölüm oldu. Bakalım olayların akışına sizlerin tepkileri nasıl olacak? Hikayeyi okurken, olaylarla ilgili sizlerin düşünceleri ve davranışları ne olurdu? Bunları belirtirseniz, bu hikayeyi hep birlikte götürebiliriz! :) Bakalım olaylar karmaşık bir hal almaya doğru giderken, sizlerin buna tepkisi ne yönde olacak?

İyi okumalar! :)

*

Canan Hoca'yla birlikte çalışmamız yeni bitmişti. O Ateş'i kullandığı için beni özel olarak çalıştırıyordu. Tabii her kulüp başkanını zaten kendi elementinden olan bir hocası özel olarak çalıştırmaktaydı.

Herkesi okulun arkasındaki açık alanda toplamaya karar vermişlerdi. Herkes derken, savaşa katılmaya hakkı olanlardan bahsediyordum. 1. ve 2. sınıflar bunun dışındaydı tabii. Ayrıca 3. ve 4. sınıflardan da çok kişi katılamıyordu çünkü elementleri en güçlü kullanabilenleri seçiyorlardı. Çünkü kimseyi ölüm tehlikesiyle baş başa bırakmak istemiyorlardı. Tabii bir de dövüş sanatları vardı. Biz elementlerimizi kullanmayı tercih ederdik çünkü uzak mesafeden daha güvenli oluyordu. Yavuz ve adamlarına çok fazla yaklaşamazdık çünkü enerjimizi emer ve bizi oracıkta öldürürlerdi. Bunu uzak mesafeden de yapabiliyorlardı tabii fakat Ruh'u kullanabilenler kalkan oluşturabildiği için bunu engellemeyi düşünüyorduk.

Yine de bu dövüş sanatlarını öğrenmeyeceğimiz anlamına gelmiyordu. Ani bir saldırıya uğradığınızda elementi çağırmanız için yeterli konsantrasyonu kurabileceğiniz kadar yeterli süreniz olmayabilirdi. Can havliyle kendinizi korumanız gerekirdi. İşte bundan dolayı isteyen vampir öğrencilere dövüş sanatları alanında ders verilirdi.

Ve elbette bu dersi alıyordum. Almamam beklenemezdi zaten.

Önce biraz dinlenmek istediğim için -alana gitmeden önce- okulun yemekhanesine uğradım. Tatlı bir şeyler yemek istiyordum, enerji toplamam lazımdı.

Yemekhaneye girince derhal çikolatalı pudinglere saldırdım. Gerçi puding pek sevmezdim ama yine de tatlıydı işte. Hiç yoktan iyiydi.

Masalardan bir tanesine geçtiğimde aniden Duygu önümde bitti ve sandalyeye oturdu.

"Nereden çıktın sen? Fark etmedim."

"Nasılsın?"

"İyiyim. Sen?"

Ona ve kızarmış dudaklarına baktım. Sırıttım.

"Sanırım iyisin. Şu giden Mert mi??"

"Kızım ayıp ayıp, utandırma insanı, hiç mi bir şey öğrenemedin benden ya, aaaaaa," diyor ancak yine de sırıtıyordu.

Ardından, "Alana birlikte gidelim," dediğinde onu onayladım.

"Olur."

"Hey, bu puding çılgınlığı nereden çıtkı? Sen puding sevmezsin ki."

Omuz silktim.

"Bugün canım tatlı bir şeyler çekti."

"Azra..?"

"Ne?"

Ona boş boş baktım.

"Hamile filan değilsin, değil mi? Yani bana, en yakın arkadaşına söylemediğin bir kaçamağın olmadı?"

Bir an safça baktım. Sonra kahkahayı patlattım.

"Duygu! Saçmaladığının farkında mısın?"

"Farkındayım tabii, şaka da mı yapmayalım yani? Android mi olalım?"

Yapmacık bir 'hıh' işaretiyle önüne döndükten bir saniye sonra sırıttı. Gözlerimi devirirken gülüyordum.

Ay IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin