Selamlar. :)
Sizlere bir sitemim var; gerçekten büyük bir özenle, mantık veya yazım hatası olmayacak şekilde, üstünden defalarca geçerek, fotoğraflarla zenginleştirerek yazıyorum. Tabii ki bu öncelikle kendi yaptığım işe ve yazdığım hikayeye ardından da sizlere duyduğum saygıdan dolayı. Ancak benim amacım her zaman sizlerle burada aile gibi olmaktı, sıcak bir ortam, karakterleri yaşayabileceğimiz bir ortam.
Şimdiye kadar verdiğiniz tüm destekler için teşekkür ederim, umarım sizler de memnunsunuzdur bu durumdan, eğer hoşunuza gitmeyen şeyler varsa lütfen bana bildirin. Fakat sizlerden rica ediyorum gizli gizli okumayın, gelin içimize karışın. Birlikte okuyalım, eğlenelim. Yorumlarınızla biraz daha destek olabilirseniz, çok daha sevineceğim. Çünkü istatistiklere baktığımda malesef beğeni ve yorumlarda inanılmaz bir düşüş olduğunu gördüm ve bu biraz beni demoralize etti. Ancak bölümlerin görülme sayısı oldukça fazla... Peki o halde görenler/okuyanlar neden beğenmiyorlar acaba?
Sizlerden biraz daha duyarlı olmanızı rica ediyorum. :)
Şimdi, herkese keyifli okumalar.
Bölüm sonunda görüşmek üzere. :)
*
Uzun bir zamandır hiç element çalışması yapmadığımı fark ederek ormanda bir süre ateş elementimle zaman geçirmeye karar vermiş ve bahçeye inmiştim ancak sanırım yaşadıklarım üzerimde psikolojik etkilerden fazlasını bırakmıştı. Zira eskiden üç veya dört saat aralıksız bir şekilde çalışabilirken bugün yalnızca 1 saat kadar çalışabilmiş ve onda da bir hayli yorulmuştum.
Kendimi çok halsiz ve yorgun hissediyordum. Dahası, sanırım enerjim düştüğü için hayaletlerim kendini daha da fazla belli etmeye başlamışlardı. Gözlerimin önünde dönüp duran karaltılar yüzünden neredeyse yürüyemeyecek bir haldeydim. Tökezleyip düşmediğime dua etmeliydim sanırım. Böylece aslında halsiz düştüğüm zamanlarda üzerimdeki kontrollerinin daha fazla olabileceğini de öğrenmiş bulunuyordum.
Önce yemekhaneye uğrayarak minik bir kâse puding yemeye karar verdim. Element çalışmalarından sonra düşen kan şekerini yükseltebilmek amacıyla puding bir hayli işe yarayabiliyordu. Elimdeki minik cam kâse içerisindeki, tadını çileğe benzettiğim pudingimi yavaşça yerken midemde oldukça kuvvetli bir mayhoşluk hissedince kaşığı tutan elim havada kaldı. Az sonra o karıncalanma hissi bacak arama indiğinde kendime hakim olabilmek için bacak bacak üzerine atarak kendimi kastım ve gözlerimi kapattım.
İçimden tekrarladım: Sakin ol Azra. Nefes al, nefes ver..
Bu hisse artık aşinaydım. Kütüphanede geçirdiğim o sarsıcı (!) dakikaların ve Deniz'le ormanda yaptığımız açıklayıcı (!) konuşmanın ve görüntülerin ardından artık bunun ne demek olduğunu anlayabiliyordum. Kim ile olduğunu bilmeme gerek yoktu ancak Deniz şu anda başka bir kızla, çok özel dakikalar yaşıyordu, bundan emindim.
İçimden kısa bir küfür savurarak ayağa kalktım. Neyse ki önceki kadar vurucu olmamıştı. Sanırım bu o kadar da ileri gitmedikleri anlamına gelebilirdi. Aklıma acaba onu uyardığım için mi o kadar ileri gitmediği sorusu gelse de onu geçiştirdim. Neyse ne, sonuçta onu uyarmama rağmen, bana yine bunu yapmasına inanamıyordum!
'Ahh, Deniz, muhteşem...'
Bu da neydi böyle! Lanet olsun, yemin ederim onu geberteceğim!! Onu gördüğüm ilk yerde yakıp kavuracak ve küllerini de tıpkı ismi gibi denize savuracağım!!
Aniden ayağa fırladım ve elimdeki kâseyi masanın üzerine bıraktım. Kulağımdaki inlemeleri ve ne yazık ki vücudumda gezindiğini hissettiğim ellerin varlığını beynimden ve kulaklarımdan itelemeye çalışırken ayaklarım beni bir yere doğru sürüklüyordu. Beynim bir süre otomatik pilota almıştı sanırım zira ben kafamın içerisindekilerle boğuşur ve onları engellemeye çalışırken, ayaklarımın beni nereye götürdüğüne dikkat etmemiştim ancak gözlerimden içeriye giren görüntülerin beynimdeki tanımlaması yapıldığında, geldiğim yere şaşırmıştım.
![](https://img.wattpad.com/cover/120054845-288-k49796.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı
FantasySıradan hayatının ona vermiş olduğu avantajları sonuna kadar kullanarak başarılı bir hayatın merdivenlerini birer birer tırmanıyordu Azra. Genç, başarılı ve oldukça azimliydi. Yetenekleri onu devamlı üstlere taşırken hiç beklemediği bir anda hayatı...