'Yağmur yağdığında ellerimizi açıp gülümseyerek topladığımız damlalar, kimin gözyaşlarıydı acaba..?'
Medya : Şeyma
Gripin : Nasılım Biliyor Musun?
Düşünce denizinin ortasına itilmiştim, düşününce Deniz'in ortasına itilmiş olduğumu farkettim. Boğuluyordum, ama hayır. Beni tutuyordu, ölmemi istemiyordu. Peki neden itmişti beni? Beni ittiği için ondan kaçmam lazımken denizden kurtararak kahramanım oluyordu. Bu yüzden mi uzaklaşamamıştım ondan?
"Hoşgeldin Gece, eh hep ben oradaydım. Bir kere de sen geldiğin için ne kadar sevindim," demişti Sıla'nın dayısı Melih Amca. Ona hafifçe gülümseyip "Bu yaz neden olmasın dedim," demiştim.
Zengindi, havuzlu evi vardı. Böyle dayım olsa yanından ayrılmam diye düşünmüştüm. İki katlıydı, kocaman yemyeşil çimlerle dolu bir bahçesi vardı. Gelirken biraz ilerisinde sahil görmüştüm. Gerçekten, böyle dayım olsaydı buradan ayrılmazdım.
Bir kızı vardı, ismi Şeyma. Güzel kızdı yalan yok. Deniz'e çok bakmasına sinirlenip çabucak odaya çıkmıştım. Durmadan koluna dokunması sinirimi bozmuştu. Kolunu çekmesine rağmen durmadan dokunmak istemesi daha da bozmuştu sinirimi. Uzun, kızıl saçları vardı. Deniz kızıl saçlılardan hoşlanmıyordu umarım.
Benden hoşlanıyor.
Odalarda iki kişi kalacaktık. Sıla başta beni istemesine rağmen ben istememiştim. Başta madem affettirmek istiyor, kabul edeyim dedim. Ama sonra aklıma affetirmek isteyenin Deniz olması gelmişti. Bir de onunla gerçekten kalmak istemememle birlikte hayır cevabını vermiştim.
Suratını asmasının nedeni olarak beni gören, beni delip geçen bakışların sahibi Çağan vardı bir de. Üzgünüm, tam bir yıl boyunca ikinizin arasını yapmaya çalıştım ve bunun bir yalan olduğunu öğrendim. Ne yapmamı bekliyorsun? Pardon, üzgün değilmişim.
Başta Akel'le kalacaktım Aklıma Deniz'in bu duruma itiraz etme çabası gelince hafifçe gülümsedim.
"Akel olmaz," Telaşla söylemişti bunu. Akel'in yüz ifadesi daha komikti. Sanki sonradan dayak yiyeceğini anlamışçasına "Valla dokunmam," demişti. Ama en sonunda eşleşmeler Deniz'in ısrarı sonucu tekrardan değişmişti. Bu sefer daha beter biriydi. Şeyma! Bir şey dememiştim ama yüz ifademden birinin beni kurtarmasını istemiştim. Kimse itiraz etmemişti. Aslında iyi bir yanı da vardı. Gözümün önünde duracağından onu Deniz'den uzak tutabilirdim. O kim ki aşık olduğum adama durmadan dokunabiliyordu? Al işte, yine sinirlendim.
Odanın penceresi yatağın sol tarafındaydı, uzaktaki sahile bakıyordu. Şeyma ile kalmamın siniri manzarayı görünce azalıyordu. Yatak tek kişilikti. Bir tane de koltuk vardı. Şeyma koltukta kalacaktı. Misafirdim sonuçta. Bir misafir koltukta uyutulur muydu hiç? Bu kızdan onu beklemiştim aslında. Çıkaracağım tartışmayı bile planlamıştım. Cidden delirmiştim ya.
"Yemeğe gelmiyor musun? Sırf senin için amacı sadece buzdolabına bakmak olan mutfağa yemek yapmak için girdi. Kuzenim diye demiyorum ama eminim ki berbat yapmıştır. Yemezsen ben yapabilirim. Tabi istersen."
Şeyma'nın sesiyle kendime gelip başımı zar zor yastıktan kaldırdım. Islak saçlarım kurumuştu. Üzerimde tayt vardı, siyah. Düz koyu yeşil bir de tişört vardı. Mersin sandığımdan da sıcaktı. Hatta baya sıcaktı. Etrafta buharlar görüyordum. Hayır, halisülasyon değildi. Daha haziranın ortasında bile böyleyse yazın geri kalanını düşünemiyordum. Neyse ki sadece bir hafta kalacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
R kişisi | texting
Short StoryR: Sevdiceğim. Siz: Neden öyle sesleniyorsun bana? R: Sevdiceğimin bir anlamı var. Siz: Neymiş o? R: Sevdiğim ve seveceğim kelimelerinin birleşimidir. R: Ben seni seviyorum ve hep seveceğim. Başlangıç; 09.08.20 Bitiş; 06.03.21 İkinci kitap başlangıç...