••••••••••
Bu zamana kadar yaşadığım bunca acıdan, bilinmezlikten kurtuldum derken sanki her şey yeniden tekrarlanıyormuş gibi geliyordu. Sanki her şey yine mahvolacak, ben de birden çok kez yaşadığım şeyleri bir daha yaşayacak gibiydim. Ama daha atlatamadığımı düşünürken bunların tekrarlanmasını kaldırabilecek miyim, emin değilim.
Ellerimin titremesini durdurmak için montumun cebine koydum ama hala titriyordu. Sadece soğuktan olsaydı keşke ama hayır, korkudan da titriyordum.
Yine bana gerçekleri açıklayacak biri, yine işin sonunda yıkılacak olan ben.
Aniden bir soğuk hava esince kapüşonum geriye düştü ve saçlarım dağıldı. Hava çok soğuktu ve Ayaz beni nasıl buraya çağırmıştı hala aklım almıyordu. Ben herhalde soğuktan buz kesmişken en sonunda sesini duydum.
"Gece."
Arkamdan gelen sesle birlikte hızla arkama döndüm. O sırada tekrar düzelttiğim kapüşonum tekrar düşünce saçlarım yine dağılmıştı ama umursamadım. Ayaz gelmişti.
İstemsizce gülümsedim ama yaptıkları aklıma gelince gülümsemem solmuştu.
Ayazın da benden çok bir farkı yoktu. Saçlarını her gün özenli bir şekilde tarayan Ayaz, şimdi saçları hayatımda gördüğüm en dağınık şekilde karşımda duruyordu. Elini saçına götürüp daha da dağıtıp hırkasını çekiştirdi. Bakışları çökmüştü. Eskisi gibi bakmıyordu.
Gözlerim dolmuştu. Titreyen bir sesle ona seslendim.
"Ayaz..." Bir damla gözyaşı donmuş yanağımı ısıttı. "Eskisi gibi değilsin artık."
Eskisi gibi bile bakmıyordu artık.
Bu dediğimle birlikte iç çekip başını eğdi. Bana bakmaktan kaçınsa da ona yaklaştım. Ya hemen yüzleşmeliydik ya da ben burada donacaktım.
"Daha sıcak bir yere mi gitsek?" diye sordum dişlerimi birbirine vurarak. Bu dediğimden sonra başını kaldırıp buz tutmuş halime baktıktan sonra sanki bir rüyadan uyanmışcasına silkelendi.
"Doğru, çok üşüyorsun." Bunu derken kendisi de titriyordu ama belli etmemeye çalışıyordu. Yine de anlıyordum.
Yanıma gelip koluma girdi ve beni karşıdaki binaya girdirince şaşkınlıkla yerimde durdum.
Otele mi girecektik?
"Otel niye?" diye sordum şaşkınca.
Dudaklarını birbirine bastırıp tekrardan koluma girdi ve cevap vermekten kaçındı.
"Her şeyi anlatacağım," diye mırıldandı. "Her şeyi."
Bir şey demeyip götürdüğü yere gittim. Her şeyi anlatacağını söylüyorsa anlatacaklarını beklemek dışında yapabileceğim bir şey yoktu. Bu yüzden sorgulamayı bıraktım. Zaten her şey açığa çıkacaktı gün sonunda.
Gerçi daha neyi anlatacağını bile bilmiyordum ama neyse.
Asansör 6. katta durunca Ayaz önden indi. Arkasından gidince bir odadın kapısına doğru ilerlediğini görüp yanına gittim. Kapıyı kartla açıp ışığı yaktı ve girmemi bekledi.
Yatağa oturup odayı incelemeye başladım. Grinin hakim olduğu odada yatak örtüleri beyaz, yanda duran komodin gri, karşıdaki dolap beyazdı. Perdeler de gri olunca oda biraz soğuk duruyordu.
Hiç Ayaz'a göre değildi.
Kapının sağ tarafındaki tezgaha gidip iki bardak çıkardı ve sıcak suyu kaynaması için kettle'a koydu. Bana sormadan ne yapacağını bilmesi gülümsetmişti bir an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
R kişisi | texting
Short StoryR: Sevdiceğim. Siz: Neden öyle sesleniyorsun bana? R: Sevdiceğimin bir anlamı var. Siz: Neymiş o? R: Sevdiğim ve seveceğim kelimelerinin birleşimidir. R: Ben seni seviyorum ve hep seveceğim. Başlangıç; 09.08.20 Bitiş; 06.03.21 İkinci kitap başlangıç...