6.4

169 15 1
                                    


Otobüsten inip geldiğimiz yere baktım. Yol 10 dakika sürmüştü. Bu kadar kısa sürede nereye gelebildiğimize baktım.

Lunapark.

Sırıtmama engel olamadım. Çok eğleneceğimiz bir yerden bahsettiğinde inanmamıştım. Bu haldeyken nasıl eğlenebilirdik ki?

Ama sanırım eğlenebilecektik.

"Nasıl?"

Arkamdan gelen sesiyle ona döndüm. Aramızdaki boy farkını topuklu botlarımla kapatmaya yaklaşsam bile ona bakarken başımı kaldırmam gerekiyordu. Yine de başımı arkaya çevirip ona baktım ve sırıttım.

Neredeydi tüm o kırgınlığım?

Aklıma gelenlerle yüzüm düşecekken izin vermedim. Ben ona bir şans vermek istemiştim. Gerçekten istiyordum. Bir şekilde bu hatayı telafi etmeliydi. Tüm umudum buna bağlıydı.

Ellerini arkadan belime sarınca gözlerimi kapattım. Bazen bir şeyi unutmak bu kadar kolay olabiliyordu.

Kulağıma fısıldamasıyla hafifçe gıdıklanıp güldüm ama dedikleriyle tekrardan ciddileşmiştim.

"Şimdi her şeyi unutacağız ve yeni tanışmış gibi yapacağız. Yaşayamadığımız o flört dönemini sana en güzel şekilde yaşatacağım aşkım. En güzel şekilde. Ve sonrasında bana olan sevgini sorgulayacaksın, ne istediğine karar vereceksin. Sonrasındaysa ne olacaksa olacak. Ya beraber olup her şeyi en güzel şekilde yaşayacağız ya da... ya da..."

"Ayrılırız," diye tamamladım sözlerini içim giderken.  Ayrılırdık, bu kadar basitti.

Ama hiç bu kadar canımı acıtmamıştı.

Gözlerim dolunca başımı yere eğdim. Görmesini istemiyordum. Bu aralar zaten yeterince duygusaldım. Durmadan ağlıyordum.

"Şşş," diye mırıldanıp beni kendine çevirdi ve sıkıca sarıldı. O kadar iyi hissettirmişti ki ağlamamamı kesmek yerine daha da arttırmıştı. Burnumu çekip sarılmasına karşılık verdim. Artık eğlenme vaktiydi. Ağlamak değil.

Ayrıldığımızda, "Gidelim mi?" diye sordum hafifçe gülümseyerek.

Gülümsememe sırıtarak karşılık verdi. Tam lunaparka yürüyecekken birden yanağımdan öpünce durdum. Kocaman olmuş gözlerle ona bakarken o çoktan lunaparka doğru ilerlemeye başlamıştı. 

Şaşkınlığımdan sıyrılıp başımı iki yana salladım ve sırıtarak nefesimi verdim. Ve peşinden yürümeye başladım. Biraz eğlenme zamanı!

**********

"Deniz! O ne Deniiizz! Ananı... Reha inmek istiyor- Aaaaaa!"

Bu halime kahkaha atıp beni kolunun altına çekince seve seve gözlerimi kapattım. Arkamızdakilerden birkaç bağırış duyunca istemsizce ben de bağırdım. Korku trenine binmemeyi aklıma koydum. Bir daha gerçekten binmek istemiyordum.

Korku treninden inerken hala bana bakıp gülen Deniz'in koluna küçük bir yumruk indirip somurttum. Benim korkumdan zevk alıyordu!

"Gül sen gül! Gidiyorum ben."

Birden telaşla kolumu tuttu. Yüzündeki sırıtış silinmişti.

"Tamam, gülmüyorum. Hem daha eğlenmeye başlamadık bile."

Somurtmam ilerdeki asansörü görünce sırıtmaya dönüştü. Lunaparktaki en sevdiğim aletti.

Deniz'i kolundan tutup oraya doğru sürüklemeye başladım. Gülüp benim sürüklememe izin verdi. Şu anda ikimizin yüzündeki gülümsemeler o kadar mutluydu ki. Bu anın hiç bitmemesini istedim.

R kişisi  | texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin