0.8

987 111 35
                                    

Ercüneyt Özdemir - Bırak Hüzünleri

R: Biraz bahçeye çık da o güzel yüzünü göreyim be.

Siz: Çok üşeniyorum.

Siz: Kantindeyim çok istiyorsan sen gel.

R: Hep ben geliyorum zaten.

Siz: Benim gelmemi mi bekliyorsun?

Siz: Sen anonimsin kendine gel.

R: Gsjxvdjnx

R: Haklısın.

R: Hemen geleyim.

Telefonu masaya bırakıp kahvemden bir yudum aldım. Önümdeki test kitabını açıp rastgele çözmeye başladım. Yaklaşık 5 dakika sonra telefonuma gelen mesajla test kitabını kapatıp mesajı açtım.

R: Seni görebiliyorum.

R: Çok güzelsin.

Derin bir nefes alıp başımı çevirdim. Şimdilik kimse gözüme çarpmamıştı. Köşedeki masada Akel ve Denizi görünce onlara doğru el salladım. Beni görünce masalarından kalkıp yanıma oturdular.

"Naber?"

Telefonu kapatıp masaya bıraktım.

"Öyle işte boş boş oturuyorum. Diğerlerini göremedim."

"Barış sınıftaydı en son. Sıla, Çağan ve Rüya bahçeye çıktılar. Toprak da antrenmanda."

Toprak basketbolcuydu. Çoğunlukla öğle arası basketbola giderdi. Unutmuşum. Sıla da bu aralar Rüya ile çok iyiler. Artık fazla yanıma gelmiyordu. Beni satmış olamaz değil mi?

"Hım."

Denizin telefonuna mesaj gelince telefonundaki mesaja bakıp ayağa kalktı.

"Barış sınıfa çağırıyor. Derste görüşürüz."

"Görüşürüz"

Gidene kadar arkasından baktım. Gidince önüme döndüm. Akel telefonuyla uğraşıyordu.

"Akel."

"Hım."

Telefondan başını kaldırmadan cevap vermişti. Gözlerimi devirip telefonu alıp kapattım.

"Sıkılıyorum."

"Bahçeye çıkalım istersen."

Bir an bahçe çok uzak geldi. Halbuki zemin kattaydık.

"Şuan nedense çok uzak geldi yol."

Beraber gülmeye başladık. Bu üşengeçliğimi ne zaman aşarım hiç bilmiyorum. Belki de aşamam.

"Yarım saat var daha gel çıkalım işte."

Oflayıp elimi uzattım.

"Kaldır beni o zaman."

Gülerek elimden tutup kaldırınca ayaklarımı sürükleyerek yürümeye başladım. Akel önden yürüyordu. Hızlanıp arkasından yürümeye başladım. Bir yandan anonimin attığı mesaja bakıyordum.

R: Nereye ya?

R: Bahçeye mi?

R: Neyse oraya da gelirim.

Gülümseyip telefonu kapattım. Bahçeye çıkıp güneş görmeyen bir banka oturduk.

Siz: Geldin mi?

R: Evet.

Siz: Tamam.

R: Şu gruptaki erkeklerle çok mu haşır neşirsin ne?

Siz: Haşır neşir miyim?

Siz: Kimle?

R: İsim mi vereyim?

Siz: Ver.

R: Deniz Akel, Toprak

R: Biraz beni mi düşünsen?

Siz: Ne konuda?

Siz: Beni sevdiğine inanmadığım birinin beni kıskandığını düşünmüyorum.

R: Ya neden inanmıyorsun!

R: Geçmişte ne olduğunu bilmiyorum ama seni seviyorum.

R: Yalan değil.

R: Yemin ederim.

R: Böyle yaptıkça kırılıyorum.

R: Bende istiyorum.

R: Karşına çıkıp seni seviyorum demeyi.

R: Ama böyle yaparsam seninle hiç konuşamam.

R: En azından böyle biraz da olsa konuşabiliyoruz.

R: Artık gerçekten inanmanı istiyorum.

R: Yemin ederim güvenini boşa çıkarmam.

Mesajlarını tekrar tekrar okudum. İnanmalı mıydım? Eğer yalan olsaydı ben uğraşmazdım. Belki de doğru söylüyordu. Gülüş sesleri duyunca kafamı kaldırdım. Grubun hepsi gelmişti. Rüya ve Sıla bana bakıp gülüyorlardı. Tek kaşımı kaldırıp ikisine baktım.

"Neye gülüyorsunuz?"

Tüm grup birbirine bakınca en sonunda Rüya konuştu.

"Her gün biriyle mesajlaşıyorsun. Önemli biri mi?"

Herkes vereceğim cevabı bekliyordu. Ne diyeceğimi merak ediyorlardı. Ama bu onları ilgilendirmez öyle değil mi?

"Sizi ilgilendirdiğini düşünmüyorum. Ve telefonuma bakmayı da kesin."

Konu kişisel olunca çok sinirlenirdim. Rüya ve Sıla susup başlarını çevirdiler. Telefonu kapatıp kalktım.

"Nereye?"

Bunu soran Topraktı. Ona bakıp cevap verdim.

"Sınıfa. Sıkıldım."

Bir şey söyledi ama dinlemeden hızla oradan ayrıldım. Yalnız düşünmek istiyordum. Anonim beni seviyor gibi görünüyordu. Belki de seviyordu. Haksızlık mı ediyordum? Sevmeseydi bence benim anladığımı düşünüp bırakırdı. Yani ben olsam öyle yapardım. Uzun bir süre düşünecektim sanırım. Bu süre içerisinde ise anonimin mesajlarına bakmayacaktım. Tabi ne kadar başarılı olabilirsem.

R kişisi  | texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin