4.1

457 31 36
                                        

41 kere maşAllah diyelim🖤 lütfen sağ ayakla girelim cksljxkdk iyi okumalaarr💜

Medya: Gece konuşunca Deniz'in gülüşü

İmagine Dragons - Natural 🖤

İfade edemediğim bir eksiklik hissi vardı içimde. Sanki bir şeyler yanlış gibiydi, sanki her şey başka türlü olabilirmiş gibi. Bu olanlar benim elimde olan bir şey değildi, peki neden en çok benim canım yanıyormuş gibi hissediyordum?

Bu doğru değil!

Başımı sertçe iki yana sallayıp hazırladığım küçük çantayı aldım. Her şey düzelebilirdi, düzelecekti de. İçimde bir heyecan vardı adını koyamadığım. Korku da vardı ya her şey daha kötü olursa diye. Derin bir nefes alıp odadan çıktım. Hazırlanmış bir şekilde bana bakan Ayaz'a gözlerimi devirdim.

"Gelmek zorunda değilsin."

"Ama geledebilirim."

"Emin ol gelmemek senin için en iyisi."

Gözlerini devirip bana ayak uymaya, ayakkabısını giymeye başladı. Deniz'in teklifini Ayaz'a söylediğimde onun gelmesini istememiştim. O, beni affettirmeye çalışırken Ayaz'ın acı çekmesini istememiştim. Ama o yine de inatçıydı.

"Sen nereye ben oraya," demişti. Gözlerimi devirerek "Aptallık etme," diye kızmıştım.

"Olsun, hem asıl aptallık seni yalnız bırakmaktır," diyerek pes etmemi sağlamıştı. Bir şekilde ikna olabileceğimi biliyordu, biliyordum. Onun inatçılığına hiçbir zaman karşı koyamamıştım.

Saat ikiye on kalaydı. Tam ikide orada olacağım demişti. Yavaş adımlarla evden çıktık. Her an vazgeçebilecek durumdaydım. İçimdeki sesler kavgalarını sürdürüyordu.

'Bunu yapma, sana oyun oynadı ve sen onu affetmeye çalışmanın yanlış olduğunun farkındasın. Ona güvenemeden onunla olamayacaksın. Sorun şu ki Gece, ona hiç güvenemeyeceksin.'

'Kim demiş güvenemeyeceğini? Eğer yeterince isterse, çabalarsa neden olmasın? Hem o sana aşık olduğu için yaptı tüm bunları. Kötü bir amacı yoktu ki. Pişmanlığını görüyorsun, git Gece.'

"Offf," dedim. Çantamı daha sıkı tutup asılmış suratımla yavaşladım. İkisi de haklı gibime geliyordu, hangisine inanacaktım ki? Eğer denemesine izin vermezsem ilerde pişman olacakmışım gibi hissediyordum.

Bırak, bari bir kere denesin. Denemeden ne olacağını bilemezsin.

Parkın girişinden gördüğüm kadarıyla gelmişlerdi. Neden birden heyecanlanmıştım ki? Gözüm odağını bulmuş gibi hemen ona odaklanmıştı. Durmuş ve onları izliyordum. Rüya durmadan saate bakıp konuşuyordu. Sıla tırnaklarını yiyordu, heyecanlandığında yapardı bunu. Bir de korkunca. Çağan ve Barış boş boş bir bankta oturuyordu. Toprak durmadan Rüya'ya bakıyordu. Bu, hafifçe gülümsememe neden olmuştu. Hala sevgili olamamışlar mıydı bunlar?

Bizim gibi.

Deniz'e baktım. Dalgın bakışlarla önüne, bazen de saate bakıp iç çekiyordu. Gelmeyeceğimi düşünüyordu sanırım. Ama gelmiştim. Buradaydım.

"Ne zaman gidiyoruz yanlarına?"

"Şimdi," diye mırıldanıp onlara -ona- doğru yürümeye başladım. Küçük sayılamayacak bir çanta almıştım yanıma. Ya da ben içini doldurup büyütmüş olabilirdim. Ayaz benden de az şey getirmişti.

"Uğraşamam o kadar kıyafetle," demişti. Haklıydı.

Beni görünce gözlerinin bile güldüğüne yemin edebilirdim. O kadar güzel gülümsemişti ki nefesim kesilmişti. Hafifçe gülümseyişimi saklamak için başımı eğdim. Gülümsememi görmemeliydi. Öyle işte.

R kişisi  | texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin