Zeynep tabağındaki eti didiklerken çok aç olmasına rağmen iştahının olmadığını fark etti. Can bir haftadır görüşmek için neredeyse her gün aramıştı ama hem Zeynep'in klip çekimleri hem de içinde bulunduğu ruhsal durum buna müsade etmemişti. O akşam Can stüdyoya kadar gelince Zeynep'in başka çaresi de kalmamıştı.
Canla bir arada olmak tuhaf bir huzursuzluk vermişti Zeynep'e. Aralarına giren soğukluk dışardan bakan birisi tarafından bile görülebilecek cinstendi. Zeynep Candan kendisini uzaklaştıran şeyin Mert'e duyduğu hisler mi yoksa Can herşeyi biliyormuşcasına yaşadığı mahcubiyet mi olduğunu anlayamıyordu.
Canla araları her zamana çok iyi olmuştu. Zeynep'in hisleri arkadaşlıktan öteydi. Ta ki Mert hayatının ortasına düşene kadar. Mert'ten sonra hisleri karma karışık bir hal almıştı Zeynep'in. Can'a bir kez olsun hislerinin açığa çıkmasına sebep olacak şekilde davranmamıştı. Ama yine de sanki onu terk etmiş ortada bırakmış gibi hissediyordu kendisini.
"Saçmalıyorum... O beni yalnızca arkadaşı olarak gördü hep."
Aklındaki düşünceleri savuşturmaya çalışıyordu. Can karşısında otururken ona bakmaya korkuyordu. Mert ona ilk sarıldığı andan itibaren hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyordu Zeynep. Sadece bunu kendine itiraf etmek zor gelmişti. Şimdi onun dönmesi için gün sayarken Canla böyle baş başa olmaktı belki de asıl huzursuzluğunun sebebi.
Senelerdir Can'a olan platonik aşkının bu kadar kısa bir sürede yok olması mümkün müydü? Yoksa Zeynep'e oyun mu oynuyordu kalbi. Ya Mert'i seçerse ve pişman olursa... Ya Mert'in duygularına hak ettiği gibi karşılık veremezse...
"Beğenmedin mi?"
Zeynep bütün bunları aklından geçirirken tabağındaki yemeğe dokunmamıştı bile. Can'ın sorusuyla kendine geldi. Nihayet başını kaldırıp ona bakma cesaretini gösterebilmişti.
"Sanırım çok aç değilim."
"Emrivaki mi oldu seni tutup yemeğe getirmem."
Zeynep olumsuz anlamda başını salladı.
"Yoo... Ne alakası var canım. Benim keyfim gayet yerinde. Sadece son zamanlarda biraz iştahsızım o kadar."
"Zayıflamışsın..."
Zeynep gülümsedi. Evet son zamanlarsa pek bir şey yemiyordu ama kolay kolay kilo verip alan bir bünyesi yoktu.
"Yok canım daha neler..."
"Gerçekten..."
Zeynep eve gidince tartılmayı aklının bir köşesine yazarken söylendi.
"Belki de öyledir."
Can uzanıp Zeynep'in elinden çatalı ve bıçağı aldı ve Zeynep'in yaklaşık on dakikadır didik didik ettiği etten büyük bir parça kesip çatala taktı. Sonra çatalı Zeynep'e uzattı. Zeynep anlamaz gözlerle bakarken Can ısrarcıydı.
"Aç ağzını..."
Zeynep bunun dışardan bakan gözler tarafından nasıl yorumlanacağını düşünmeden edemedi. Can'ın söylediği gibi ağzını açmak yerine uzanıp çatalı elinden aldı. Ve kendisi ağzına götürdü.
Can önce Zeynep'in yaptığı şeyle şaşırdı. Eskiden olsa Can elleriyle yedirirdi Zeynep'e. Hiç itiraz etmezdi. Bütün bunlarım sebebini hayatına giren adama bağlıyordu ister istemez. Üzüldüğünü belli etmemeye çalışarak gülümsedi.
"Güzelmiş değil mi?"
Zeynep ağzımdaki çiğnerken olumlu anlamda başını salladı. Yemek gerçekten güzeldi. Can yüzüne öylece bakarken Zeynep tekrar tabağına odaklandı.