4.BÖLÜM

1.8K 166 20
                                    

"Çok beklettim mi aşkım?"

Zeynep başını sesin geldiği tarafa çevirdiğinde neye uğradığını şaşırdı. Mert hemen yanıbaşında duruyordu. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Daha Zeynep ne olduğunu anlayamadan Mert yanına oturup yanağına bir buse kondururken elini Zeynep'in beline doladı.

"Nasılsın dostum. Görüşmeyeli uzun zaman oldu."

Yumruğunu karşıda oturan Can'a uzattı. Can gönülsüzce karşılık verirken Mert Zeynep'e biraz daha sokuldu. Zeynep tekrar yüzüne bakmaya korkuyordu. Çünkü o gözlerde onu neyin beklediğini çok iyi biliyordu. Sakin kalmaya çalışıyordu sadece ve doğal görünmeye.

"Bana bir şey ikram etmeyecek misiniz?"

Zeynep ve Can'ın hiç bir şey söylemeden öylece oturduğunu gören Mert bakışlarını Can'ın üzerine sabitledi.

"Tabi... Ne içersin."

Can oldukça huzursuzdu. Havada resmen buz gibi bir esinti vardı. Can çok iyi tanıdığı ama pek de hazzetmediği adamın yoğun bakışlarına karşılık verirken pek de korkmuşsa benzemiyordu.

"Senin geleceğinden haberim yoktu."

"Bende böyle bir insanım işte. Sürpriz yapmayı çok severim. Bütün sürprizlerime hazırlıklı olmanızı tavsiye ederim."

Sonra dünyanın en komik esprisini yapmış gibi gülmeye başladı. Bu tavrı yanlarına gelen garson ne içeceğini sorana kadar da devam etti.

"Portakal suyu."

Garson siparişi alıp uzaklaşırken kolunu Zeynep'in beline iyice dolayıp kadını kendine yasladı. Söyleyeceği sözlerin etkisi artsın istiyordu.

"Bu gün biraz yorulduk. Öyle değil mi hayatım?"

Zeynep ima edilen şeyin etkisiyle ezilip büzülürken Mert edepsizliği iyice ele almıştı. Elini Zeynep'in belinden çekip boynuna götürdü ve boynunu okşamaya başladı. Zeynep bu duruma daha fazla katlanamayacağını fark ettiğinde Mert'in elinden kurtulup ayağa kalktı.

"Artık kalkalım mı? Yarın stüdyoya gireceğim. Saat de geç oldu zaten."

Adamlardan ilk ayağa kalkan Can olurken Mert çok da acelesi varmış gibi davranmıyordu. Can masanın arkasından çıkıp Zeynep'in yanına geldi ve boynuna sarılırken kulağına doğru konuştu.

"Bu konuyu sonra tekrar konuşacağız."

Zeynep ne diyeceğini bilemedi. Mert arkasında zebani gibi dikilirken söyleyeceği pek bir şeyi de yoktu zaten. Sarılmaları uzarken bir an olsun huzur bulduğunu hissetti. Ama bir el onu bileğinden yakalayıp kendisine doğru çekti.

Zeynep istemeye istemeye Can'dan ayrıldı. Mert diğer elini Can'a uzatıp tokalaştı.

"Bir daha ki sefere yemek yiyelim. Üçümüz..."

Üçümüz derken ki ima oldukça netti. Can cevap vermemeyi tercih etti. Adamın elini kısacık sıkıp bıraktı. Bu piyasada en hazzetmediği adamdı belki de Mert. Kendini beğenmiş tavırları ukala halleri ve buz gibi bakışları. Gözlerinin ne renk olduğunu çözemiyordu Can. Mavi miydi yoksa yeşil mi? Ne renk olursa olsun rahatsız eden bir şeyler vardı bu adamda.

Can eli Mert'in avuçlarındayken oldukça rahatsız görünen Zeynep'i endişeyle süzdü. İçinden bir ses kadını kolundan tutup adamın elinden kurtarmasını söylese de bunu yapmadı. Uzanıp Zeynep'le vedalaşmak istediğinde Mert arkasını dönüp giderken Zeynep'i de yanında sürüklüyordu resmen. Can arkalarından bir kaç adım attı ve sonra öylece bakakaldı. Garson masaya Mert'in söylediği portakal suyunu bıraktı ve şaşkın şaşkın Can'a baktı...

SESSİZ ŞARKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin