Zeynep masaya kahvaltılıkları yerleştirirken kapının açılma sesini duydu. Öyle ya bugün Hatice hanım gelecekti. Bu Zeynep için büyük bir kurtarıcıydı. Mutfağa girdiği zamanlar oldukça kısıtlıydı çünkü. Hatice mutfağa yönelirken Zeynep'i görür görmez kendini bir adım geriye atıp sıçradı. İlk şoku geçtiğinde elini göğsüne koydu ve diğer eliyle üst damağını kaldırdı. Dünya tersine mi dönmüştü yoksa. Zeynep mutfağa girmişti. İnanmayan gözlerle masaya beceriksizce yerleştirilmiş kahvaltılıklara baktı.
Bir nebze olsun kendine geldiğinde çenesinin altına bağladığı baş örtüsünü çözerken söylendi.
"Bismillahirrahmanirrahim... Ödümü kopardın."
"Sana da günaydın Hatice abla."
Hatice baş örtüsünü çantasına koyup çantayı da mutfak sandalyelerinden birime bıraktı.
"Alışık olmayınca insan bir ürküyor tabi."
"Offf dalga geçme Hatice abla. Uyku tutmadı. En azından kahvaltı hazırlayım dedim."
Hatice hanım ocağın üzerindeki çaydanlığın kapağını açtı ve içinde demlenmiş çayı gördüğünde dudağını büzüp başını sağa sola salladı.
"Görülmüş şey değil doğrusu."
Dolaba yönelip yumurta sucuk peynir çıkardı. Ekmek makinesini çalıştırırken sormadan edemedi.
"Benim tembel ne yapıyor?"
"Uyuyor hala. Gece pek uyuyamadı. Hastamız vardı da..."
Zeynep bu son cümleyi biraz çekinerek kurmuştu. Şu an Mert evdeydi ve onun varlığı bile çevresindeki insanlara karşı gerilmesine sebep oluyordu.
"Kim hasta."
Hatice hanımın endişeyle sorduğu soruyu mutfağın kapısında bir ses cevapladı.
"Ben değilim hayatım boşuna sevinme."
Ozan üzerinde kırmızı çizgili pijamalarıyla adeta poz verir gibi duruyordu. Sonra olmayan saçlarını savurup salona inen bir kaç basamağı havalı havalı inmeye başladı. Son iki basamak kala uyağını burktuğunda neredeyse yere kapaklanacaktı. Mutfaktaki iki kadında kahkahaya bastığında sinirlendi.
"Pis çirkinler..."
Ozan lafını söyleyip banyonun yolunu tuttu. Zeynep tezgaha dönüp ekmekleri dilimlemeye başladı. Hatice hala Zeynep'in yardım ettiğine inanamıyordu.
"Eee... Kim hasta."
Zeynep yanaklarının dün gecenin düşüncesiyle kızardığının farkındaydı ve tepesinde dikilen Hatice'nin bunu fark etmesini istemiyordu. O sebeple başını hiç kaldırmadan ekmek dilimlemeye devam etti.
"Mert..."
Hatice cevabı almıştı ama başından ayrılmaya pek niyeti yoktu.
"Eee..."
"Soğuk almış. Yukarıda işte. Yatıyor hala..."
"Hmm sevgilini eve getirdin yani."
Zeynep bir anda celallenirken elindeki bıçakla Hatice'ye döndü.
"Ben getirmedim. Kendisi geldi. Hem sevgili..."
Zeynep'in sözü feryat eden Ceyda'nın sesiyle yarıda kesildi.