12.BÖLÜM

1.7K 179 15
                                    

Tıklım tıklım dolu konser alanında açılmış telefon flaşları ateş böceklerini andırıyordu. Mert mikrofona dokundu ve sahne ışıkları yandı aynı anda kalabalıktan coşkulu bir alkış sesi yükseldi. Dünya üzerinden olmayı en çok sevdiği yerdeydi. Sahne büyülü bir şeydi Mert için. Dünyanın bütün maddi ve manevi işlerinden uzaklaşıp kendisi olabildiği, kendisini ifade edebildiği yerdi burası.

Gece çok geç yatmasa da uykuya dalması oldukça geç olmuştu. Sabah hiç beklenmedik bir şekilde erkenden uyanmıştı. Sahneye çıkana kadar kendini çok yorgun hissediyordu ama işte şimdi buradaydı ve bomba gibi bir konsere başlamak üzereydi. Yorgunluk yerini saf enerjiye bırakırken hareketli müzik eşliğinde sahneyi dolduran dansçılarına baktı ve kareografiye uygun dansına başladı.

Üzerinde konserin ikinci bölümünde siyah kopyasını giyeceği beyaz bir pantolon ve şapkalı bir ceket vardı. Uzun boyu ve atletik yapısıyla kıyafeti öyle güzel taşıyordu ki kesinlikle modellik yapabilirdi. Spor salonuna giden birisi değildi ama zaten evinde mini bir spor salonu vardı ve kendisini hayatının hiç bir döneminde ihmal etmemişti.

Aralıksız devam eden iki saatlik konserin sonunda alkışlarla uğurlandı sahneden. Kulise geçtiğinde kıyafetlerinin terden vücuduna yapışmasına şaşırmadı. Durmadan dans etmiş ve şarkı söylemişti. Konserlerinde slov şarkılarını çok fazla tercih etmiyordu. Haliyle konser sonrası çok yorgun oluyordu.

Üzerindekilerden bir çırpıda kurtulup kulisin banyosuna girdi. Ilık su başından akarken hissettiği net bir rahatlamaydı. Ve bu his çok kısa sürdü. Sahne bitmiş işini başarıyla tamamlamıştı ama huzursuzluk yeniden bedenine yayılıyordu.

Havluyu beline sarıp duştan çıktı. Keremi kuliste gördüğüne pek şaşırmamıştı. Yüzünde güller açmasına bakılırsa herkes konserden memnundu ve basında güzel anılacak hafta boyunca magazin programlarında gösterilecekti. Belinde havlu tabletiyle uğraşan Kerem'in yanına oturdu. Başını koltuğa yaslayıp ellerini gözlerine siper etti ve bir süre öyle bekledi.

Sessizliği bozan cep telefonu oldu. Hızla yerinden fırladı ve kulis aynasının önüne bıraktığı telefonu kaptı. Ekranda gördüğü isimle yaşadığı hayal kırıklığı resmen yüzünden okunuyordu. Zeynep'in aramasını beklemek büyük aptallıktı doğrusu. En son telefonu azarlayarak kapatmıştı.

Telefonu yerine fırlatırcasına bırakırken Kerem'in soran bakışlarıyla karşılaştı. Umursamaz bir şekilde dönüp kalktığı yere oturdu. Kerem'in bakışlarını hala üzerinde hissediyordu.

"Birinden telefon falan mı bekliyorsun?"

Afallayan Mert hızla cevap verdi.

"Yooo... Onu da nereden çıkardın?"

"Bilmem. Bana öyle gelmiş demek ki."

Kerem'in suratından, belerttiği gözlerinden ve alaycı yüz ifadesinden bir şeyler ima ettiği çok net belli oluyordu.

"Ne demeye çalışıyorsun sen?"

Kerem gülümsemekle yetindi. Nasıl yani? Anlamış mıydı? Bu kadar belli oluyor muydu? Mert içinde patlayan büyük bir panik dalgasıyla ayağa fırladı. Aynanın önüne gidip telefonu aldı. En son arayan numarayı tuşlayıp Kerem'e döndü.

SESSİZ ŞARKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin