15. BÖLÜM

1.6K 180 8
                                    

Zeynep Can'ın beklediği stüdyoya giderken kapısı açık bir odanın önünden geçti. Bir anlığına gözü içeriye takıldı ve sarı saçları beline kadar uzanan içinde yeşilin onlarca tonunun oynaştığı iri gözleriyle bir bakanı hayran bırakıp tekrar baktıran güzellikteki kadını gördü. Gamze'yi... Zeynep gayri ihtiyari durduğunun ve kayıt odasında şarkı söyleyen kadını izlediğinin farkında bile değildi. Uzun boyu güzel vücudu ve alımlı tavırlarıyla parlıyordu resmen.

Zeynep camda yansıyan kendi görüntüsüne baktı ve istemsizce bir kıyaslama yaptı. Kendisini çirkin bulmamıştı hiç bir zaman ama bu kadınla kıyaslanamazdı bile. Zeynep zayıf ve orta boylu bir kadındı. Gamze kendisinden en az on on beş santim daha uzun olmalıydı.

Aklına bir anlığına Mert ve onu öpüşürken gördüğü an geldi. Ve Mert'in kendisini öptüğü bir kaç gün önceki yağmurlu gece. İçinin huzursuzlukla dolduğunu hissetti. Ve fark ettiği şeyle tüyleri diken diken oldu.

Önünde durduğu camın arkasından delici bir çift yeşil göz ona bakıyordu. Önce afallayıp bir adım geri çekildi. Sonra gözlerini kaçırdı ve hızla gideceği yöne doğru devam etti. Sonra yaptığı şeyin ne kadar garip olduğunu fark edip duraksadı. Geri dönüp selam vermek istedi bir kaç adım geri gitti. Sonra bunun daha tuhaf olacağını düşündü ve tekrar yönünü değiştirdi.

"Zeynep..."

Arkasında duyduğu sesle yerinde çakılıp kaldı. Peşinden gelmiş olamazdı öyle değil mi? Kendi yaptığı ne kadar saçmaysa onun yaptığı da o derece saçma olurdu.

İstemsizce arkasını döndü ve ayağındaki ince topuklara rağmen seke seke gelen Gamze'yi gördü. Kendisi ayağındaki spor ayakkabılara rağmen çoğu zaman tökezlerdi.

Öylece kadının karşısında dikilip kaldı. Ne diyeceğini ne soracağını bilemez bir halde konuşmasını bekledi. Gamze kendisine doğru iyice yaklaşıp karşısında durduğunda avuçlarının terlediğimi hissediyordu. Neden bu kadar gerilmişti anlam veremiyordu. Sonuçta yalandan da olsa sevgilisiyle basmıştı onu. En azından biraz mahcup olması falan gerekmiyor muydu? Bu pişkinlikti Zeynep'i rahatsız eden aslında.

"Seninle konuşmak istiyordum. Bu şekilde karşılaşmamız çok iyi oldu."

Zeynep ne diyeceğini bilemedi. Ne söyleyecekti bu kadın şimdi. Zeynep cevap vermeyince Gamze kendinden emin tavırlarla teklifte bulundu.

"Kafeteryada bir kahve içelim."

İtiraz etmek vaktim yok demek istedi. Ama o yeşil gözleri üzerindeyken söyleyebildiği tek kelime vardı.

"Olur..."

Daha ağzından çıkar çıkmaz büyük bir pişmanlık dalgası sardı içini. Böyle bir cazibeye tabi ki dayanamazdı Mert. Zeynep bile işim var diyememişti. Önce yapması gerekeni sonra yaptı ve saatine baktı. Can'la anlaştıkları saate on beş dakikası vardı ne yazık ki. Kaçışı yoktu anlaşılan.

***
Ajansın kafeteryasında oturduğu sandalyede huzursuzca kıpırdandı. Burada ne işi vardı. Etrafına baktı ve onu kurtaracak tanıdık bir yüz aradı. Ne yazık ki kimse yoktu. Ona yardım elini uzatacak hiç kimse yoktu.

Son zamanlarda verdiği kararları sorgulama zamanıydı belkide. Mertle arkadaş olma kararının doğruluğu da muallaktaydı. Bu işi bitirebilme şansı varken onunla duygusal bağ kurmak hataydı elbette. Ve şimdi burada oturmuş sevgilisini iki gün önce bastığı kadınla konuşmayı bekliyordu. Elbette bu da bir hataydı.

Elindeki karton bardaklarla ona yaklaşan Gamze'yi gördüğünde dudaklarına zoraki bir gülümseme yerleştirdi. Kadın bütün alımıyla yürürken kafeteryada oturan erkeklerin yarısından fazlasının bakışları onu takip ediyordu.

SESSİZ ŞARKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin