Zeynep hala orada ne işi olduğunu anlamlandıramıyordu. Mert ultra seksi bir kızla burnunun dibine girerek dans ederken oturduğu koltukta rahatsızlar kıpırdandı.
Bugün Mert'in klip çekimi vardı ve bir hafta önce yaşanan olayı unutturabilmek adına Zeynep'i de sürüklemişlerdi.
Önce Mert'in dansçı kızlarla olan planları çekilmişti. Beklediğinden çok daha iyi dans ettiğini itiraf etmeliydi Zeynep. Sonra İtalyan manken girmişti devreye. Francesca denen kadınla kameraların önünde bir sevişmedikleri kaldığında Zeynep biraz olsun hava alabilmek adına dışarıya çıktı.
Nasıl olsa Kerem'in çağırdığı magazinciler gelip haber için görüntü almışlardı. Artık özgür sayılırdı. Stüdyonun kapısından çıktı ve uzun koridoru yürüyüp terasa açılan kapıyı açtı.
Serin nisan havası yüzüne çarparken trabzanlara kadar yürüdü. Kollarını demirlere koyup gözlerini şehir ışıklarına dikti. Beraber döndükleri günden beri hiç aramamıştı Can. Sadece bir defa terapiye gidip gitmediğini sormak için mesaj atmıştı o kadar. Son bir haftadır sesini duymamıştı. Defalarca sahne aldığı yere gidip en azından uzaktan onu görmeyi istemiş ama yapamamıştı.
İşte şimdi gerçekten terapiye ihtiyaç duyuyordu. Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamışlardı. Tanıştıkları günden beri hep çok yakınlardı ve bu uzaklık Zeynep'i deli ediyordu.
Orada öyle ne kadar kaldı bilmiyordu. Arkasında açılan kapının sesiyle irkildi. Şehrin ışıklarına alışan gözleri terasın karanlığına döndüğünde içeriye giren iki karaltı gördü. Gözlerini kısıp iyice incelediğinde Mert'i üzerindeki kıyafetlerden tanımıştı. Yanında da süper seksi vardı.
Mert kapıyı kapatıp kadını kendisiyle kapı arasında sıkıştırıp dudaklarına eğildi. Zeynep kendisini görmediklerinin farkındaydı. Böyle bir durumda ne yapılabilirdi ki. Ses çıkarsa olmazdı yokmuş gibi davransa hiç olmazdı.
Hızlı hızlı nefes alış verişlerini duyduğunda vücuduna ateş bastığını ve kalbinin hızla çarpmaya başladığını hissetti. Bu görüntü sebebini bilmediği bir şekilde onu çok rahatsız ediyordu. Bu açık havaya rağmen klostrofabisinin nüksettiği hissine kapılıyordu.
Hızla arkasını döndü ve dikkatini başka tarafa vermeye çalıştı. Kısa bir süre sonrada kadının aksanlı İngilizcesiyle konuştuğunu duydu.
"Sakin ol tatlım. Buraya çok yakın bir otelde kalıyorum..."
Zeynep duyduklarını duymamış olmayı diledi. Bu insanlar iki saat önce tanışmışlardı. Nasıl böyle bir yakınlığa girebiliyorlardı. Mert'in hızlı nefes alış verişleri son derece rahatsız ediciydi.
"Yarım saate orada olacağım..."
Kadının rahatsız edici derecedeki aksanını tekrar duydu.
"Bekletme beni..."
Kapı açıldı ve kadının yerleri döven topuk sesi uzaklaştı. Gittiklerini düşünen Zeynep arkasını döndüğünde Mert'in suratını yanı başında buldu.
"Şimdi de insanları mı takip ediyorsun?"
"Saçmalık..."
Zeynep karşısında dikilen adamı süzdü. Alaycı gülüşü her zamanki gibi rahatsız ediciydi. Elinde tuttuğu üzerinde ALLART yazan otel kartını Zeynep'in gözünün önünde salladı. Zeynep burnunun dibine kadar sokulan kartı elinin tersiyle itekledi.
"Neden şaşırmıyorum acaba?"
Mert kibirli bir şekilde gerindi. Alçak dağları o yaratmış olabilirdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/172160440-288-k488754.jpg)