32.BÖLÜM

1K 123 6
                                    

Zeynep bacaklarını kendisine çekip sırtını koltuğa yasladı. Neredeyse gün batana kadar denizde kalıp ancak hava kararırken eve girdikleri için oldukça yorgundu ve üşümüştü. Mert sobayı yakıp Zeynep'i karşısına oturtmuş ve kendisi de mutfağa gitmişti.

Sobanın cam kapağından içinde yanan odunların alevlerini seyrederken tatlı bir uyku hali çöktü üstüne. Bugünün sabahını bile hatırlamıyordu. Bitmeyen bir gün gibiydi. Onca yol gelmiş yeni insanlarla tanışmış yaşadığı bütün stresi kumlarda bırakmıştı. Buraya gelirken "acaba" dediği her şey aklından uçup gitmiş yerini saf bir huzura bırakmıştı. Buraya gelirken çantasına attığı telefonunu hiç çıkarmamıştı ve çıkarmaya da niyeti yoktu. Bu evde bir televizyonun olmaması Zeynep'e başka bir alemdeymiş hissi veriyordu. Televizyon yok, magazin programları yok, peşlerinden koşan paparazziler antiler ve hayranlar yok...

Sadece Mert vardı...

Şu an mutfakta yemek hazırlayan Mert. Zeynep yardım etmeyi teklif etmiş ama Mert onu sobanın yanına oturtup ısınmasını söylemişti. Zeynep giydiği kolsuz atletten çıplak kalan kollarını ve çorapsız ayaklarını sobaya doğru uzatıp başını geriye yasladı. Gözlerini kapadı ve belki de kısa bir uykuya daldı.

"Uykucu seni..."

Zeynep gözlerini araladığında elinde iki tabakla kendisine yaklaşan Mert'i gördü. Yavaşça doğrulup oturur pozisyona geldi. Kollarıyla kendisini sarıp mırıldandı.

"Üşümüşüm... Balım geceleri serin olur demişti. Haklıymış."

Mert tabaklardan birisini Zeynep'e uzatıp kendisi de sobanın başındaki minderlerden birisine oturdu.

"Klasik Karadeniz işte."

Zeynep eline verilen tabağı iştahla inceledi. İçinde mantarlı kremalı bir spagetti vardı. Zeynep yemek yemeyi çok seven yapısına aykırı olarak bir kaç gündür iştahsızdı. Ama buradaki hayat onu yeniden kendisine getirmişti. Tabağı kucağına koyarken neşeyle cıvıldadı.

"Çok güzel görünüyor."

Mert karşısındaki kadını ilgiyle izledi. Mutlu olduğunda yüzünün aldığı şekli iyice hafızasına kazımak istiyordu. Zeynep tabağı burnuna yaklaştırıp koklarken gülümsedi ve başını kaldırıp Mert'e baktı.

"Çok güzel kokuyor. Böyle becerikli olduğunu bilmiyordum."

"Sana güzel yemek yapıyorum demiştim."

Mert sağına soluna bakındı ve birden aklına gelmiş gibi tabağını yere bırakıp mutfağa gitti. Az sonra ekinde iki kutu içecekle geri döndü.

"Evde sadece meyve suyu var."

Zeynep kutuyu Mert'in elinden alırken gülümsedi.

"Sen yanındayken başka bir şey içmeye niyetim yok zaten."

Mert gücenmişti.

"Niye... Başkalarının yanında sarhoş olmayı mı tercih edersin."

"Bu bir tercih meselesi değil ama senin yanında en son sarhoş olduğumda neler olduğunu düşününce..."

Daha Zeynep sözünü tamamlayamadan Mert yüzünü avuçlarının arasına aldı ve alnını alnına yasladı.

"Bir daha asla öyle bir şey yapmam. Ama bu bizi bir araya getiren şey olduğu için yaptığıma da pişman değilim."

Zeynep mahcup bir şekilde gözlerini adamdan ayırıp yere çevirdi. Adamın sıcak avuç içleri yanaklarını okşarken bedeninin artık eskisi kadar üşümediğini biliyordu.

SESSİZ ŞARKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin