39.BÖLÜM

1K 113 15
                                    

Zeynep gözlerini açtığında yere kadar uzanan camlardan gelen gün ışığıyla karşılaştı. Beyaz perdeler camları süslüyor arkasında muhteşem bir bahçe sonbaharın tüm renklerini ortaya seriyordu. Başını yatağın diğer tarafına çevirdi ancak Mert orada yoktu.

Yataktan doğrulup üzerindeki yorganı kenara itti. Üzerinde Mert'in ona elbise gibi olan buluzu vardı. Evi dinlediğinde mutfakta aspiratörün çalıştığını duydu. Mert mutfakta olamlıydı.

Kendisini sırt üstü tekrar yatağa bıraktı. Gözlerini kapatırken düşünceleri geçen geceye gitti. Yüzüne kan hücum ederken nefes alış verişleri istemsiz hızlandı. Mert'in dokunduğu her nokta alev almış yanıyordu sanki.

Ona kavuşmak sanki çölde suya kavuşmaktı. Günlerdir süren hasretini tüketmek için kana kana içmişti dudaklarından. Yanına gitmek için can atsa da gecenin karanlığının örttüğü utangaçlığı kıpkırmızı olan suratıyla gün yüzüne çıkmıştı sanki.

Mert'in vücuduna dokunan ellerini teninde gezinen dudaklarını hayal etti. Onu kaybetmek öyle acı vericiydi ki ona kavuştuğunda bütün korkuları yok olmuş, özlemi tabularını yıkmıştı.

Mert öyle hassas davranmıştı ki, geçen gece her kadının hayal edebileceği türdendi. Hayatının en unutulmaz en güzel gecesiydi şüphesiz.

Mert odanın kapısını açıp başını içeriye uzattığında bacakları yataktan sarkmış gövdesi yatağa uzanmış bir halde buldu Zeynep'i. Bu haliyle yaramaz bir çocuğu andırıyordu.

"Seni yaramaz. Uyandın ama yardıma gelmedin öyle mi?"

Zeynep daldığı hayal aleminde kapının açıldığını bile duymamıştı. Mert'in sesi onu düşüncelerinden sıyırırken suç üstü yakalanmış gibi panikle doğruldu. Mert usulca odaya süzülürken kıpkırmızı olan Zeynep'e baktı.

"Seni korkuttum mu?"

Zeynep zoraki gülümsedi.

"Yoo..."

Mert kuşkuyla baktı Zeynep'e.

"Yolunda gitmeyen bir şey mi var."

Zeynep yanından geçip giderken hızlı hızlı konuşuyordu.

"Yok canım. Ne olabilir ki? Yüzümü de yıkmadım daha. Hem çok da acıktım. Ne hazırladı..."

Mert onu kollarıyla sardığında olduğu yerde öylece kalakaldı. Vücudunda varlığından haberdar dahi olmadığı hormonları kaynıyor Zeynep'i farklı alemlere doğru çekiyordu. Mert'in bakışları yüzünü tararken başını adamın göğsüne gömdü. Sessiz bir itiraz döküldü dudaklarından.

"Utanıyorum. Bakma öyle."

Mert derin bir nefes çekti içine. Dün gecenin onun için tarifi yoktu. Güzel olan ne varsa hepsi hiç beklemediği anda gelmişti. Gece Zeynep'i saçlarını okşarken yakaladığında bunun bir hayal olduğunu rüya falan gördüğünü düşünmüştü. Taki Zeynep'in dudaklarının sıcaklığını hissedene kadar.

Gece boyunca Zeynep'i izlemekten uyuyamamıştı. Tekrar çekip gitmesinden öyle çok korkuyordu ki onu kollarıyla sarmış adeta uykuya dalmaktan korkmuştu.

Şimdi tüm sıcaklığıyla kollarında olan kadın yaşananların bir hayal olmadığını bir kez daha gösterdi ona. Zeynep'in göğsüne gömdüğü yüzünü çenesinden tutarak yukarıya kaldırdı ve dudaklarına eğildi.

Bir eli yüzünde ve saçlarına gezinirken diğeriyle Zeynep'i kendine çekip sımsıkı sarıldı. Kendini geri çekmeye çalıştığı her an tekrar eğiliyordu dudaklarına. Nefesi hızlanmış aklı bir gece öncenin düşünceleriyle dolu nabzı delicesine coşarken çekti kendini. Alnını Zeynep'in alnına yaslayıp hızlı nefes alış verişlerinin arasında konuştu.

SESSİZ ŞARKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin