Mert motoruna gaz verirken bir taraftan da aynasından yolu kontrol etti. Canının sıkkın olduğu çoğu gecelerde olduğu gibi yine kaskını takmış ve trafiğe çıkmıştı. Mess'in gidişinden sonra bunu alışkanlık haline getirmişti.
Tünele girerken kendisini yankılanacak sese hazırladı. İki tekerin üzerinde yüksek hızla gitmenin verdiği adrenalin paha biçilemezdi onun için. Böyle zamanlarda beyninin boşaldığını ve rahatladığını hissediyordu.
Ne yazıkki üç gecedir yaptığı gezintilerin hiç bir faydası olmamıştı. Üç gündür evden provaya gidiyor ve tekrar eve geliyordu. Son derece hareketli hayatı sekteye uğramıştı. Yarın başlayacak turne programı için şehirden uzaklaşacaktı. Ve şimdi aklında tek bir şey vardı.
Zeynep...
Dans akşamından sonra onu bir daha görmemişti. Yaptıkları dans sosyal medyayı ve bütün magazin gündemini sallamasına rağmen bunu değerlendirmek için bile görüşmemişlerdi.
Mert onu aramak için elinin telefonuna gittiği her anda kendisini motorunun üstünde buluyordu. Onu düşünmek onunla konuşmak istemiyordu ama kendisine engel olamıyordu. Bu içinde bulunduğu çelişki canını ziyadesiyle sıkarken birde şehirden tamamen uzaklaşacağını bilmek üzerine tuz biber ekiyordu.
Motoru sahil şeridine çevirdi ve gazı kökledi. Kaskına çarpan rüzgarın şiddetini hissedebiliyordu. Bulutlu gökyüzü bahar yağmuruna hazırlanıyordu ve tatlı bir esinti getiriyordu beraberinde.
Mert kıyı şeridi boyunca hızla yol aldı ve motorunu hızlı bir frenle durdurup yolun kenarına bıraktı. Öfkeyle koşarak kendisini kayalıklara zor attı. Kaskını başından çıkardı ve sinirle motorcu montunun üst düğmelerini açıp fermuarını yarıya kadar indirdi.
Eldivenli ellerini başına dayayıp bir süre orada oturdu. Ne oluyordu ona böyle. Neden sıkılıyordu içi neden bu yola giriş sebebini unutuyordu. Ne değişmişti ki. Neden intikam almak için eski enerjisi yoktu. Neden merhamet gösteriyordu. Daha da kötüsü bu kadına en son gördüğü şeyin açıklamasını yapmak için yanıp tutulmasının sebebini bilmiyor olmasıydı.
Bu kadar mutsuz olmasının sebebi istediği intikamı alamıyor olması mı yoksa Zeynep'in onu öyle görmesi ve aralarına bir şer çekmesi miydi? Henüz bunun bile cevabını veremiyordu.
Aslında cevabını bildiği tek bir gerçek vardı. Zeynep'le konuşmazsa turnesi berbat geçecekti. Ani bir kararla harekete geçti.
Montun cebinden telefonunu çıkardı ve rehbere girip kadının adını yazdı. Vakit kaybetmekten belki de vazgeçmekten korkarcasına hemen üzerine tıkladı ve telefon çalarken bekledi.
Telefon uzun uzun defaatle çaldı ancak açan olmadı. Mert tam ümidi kesip telefonu kulağından ayırdığı ve kapama tuşuna basacağı anda o tanıdık sesi duydu.
"Efendim..."
***
Zeynep telefonun çalma sesiyle koşarak duştan çıktı. Ceyda'dan telefon bekliyordu ama ekrandaki ismi gördüğünde donup kaldı. Üç gündür tahrik eden yoktu rahatsız eden yoktu laf sokan yoktu. Şimdi neden aradığını bilmesede içini bir korku kapladı.Telefonu açıp açmamakta kararsız öylece beklerken çalmaya devam ediyordu. Başındaki saç havlusunu çıkarıp yatağın üzerine koydu ve telefonu cevapladı.
"Efendim..."
Karşı taraftan bir süre ses gelmedi. Zeynep bir kez daha sesledi ve bekledi. Artık yanlışlıkla arandığı kanaatine vardığı anda Mert'in sesini duydu.
"Zeynep..."
Zeynep garip gelsede üçüncü defa aynı tepkiyi verdi telefona.
"Efendim..."
![](https://img.wattpad.com/cover/172160440-288-k488754.jpg)