Elindeki kahve kupasına parmaklarını doladı Zeynep. Kahvenin sıcaklığı parmaklarından vücuduna yayılırken bir kaç gündür ilk defa huzur içinde olduğunu fark etti. Oturduğu bu veranda arkasındaki ahşap ev yıldızlı gökyüzü ve yanındaki adam... Bu gece herşey büyüleyici denebilecek kadar muhteşemdi.
Mert arkasına yaslanmış gökyüzüne bakıyordu. Şehirde göremedikleri bütün yıldızlar sanki buraya saklanmıştı. Gökyüzü sanki her an üzerlerine yağabilecek milyonlarca ateş böceğiydi. Zeynep gözlerini Mert'e çevirdiğinde onu da kendisine bakarken buldu.
İstemsizce dudaklarından döküldü kelimeler.
"Çok güzel... Sanki başka bir dünyadayım."
Mert gülümsedi. Günlerdir ilk defa böyle net görüyordu etrafını. Ona da bugün her şey daha büyüleyici geliyordu.
"Aç olmadığına emin misin?"
Zeynep olumsuz anlamda başını salladı.
"Aç değilim."
Kahvesinden yudumladı.
"Daha ne kadar burada saklanmayı düşünüyordun?"
Zeynep'in sorusu Mert'in umursamaz bir şekilde omuz silkmesine sebep oldu.
"Bilmem..."
Zeynep kaşlarını çatıp baktı ona.
"Deliye döndük Mert. Ne kadar merak ettik seni biliyor musun? Polise bile haber verdiler."
Mert başını tekrar gökyüzüne çevirip gülümsedi.
"Başım dertte desene."
Zeynep kahvesini masaya bırakıp oturduğu sandalyeden kalktı. Verandanın taş basamaklarında oturan Mert'in yanına ilişti.
"Bir daha böyle bir şey yapma."
Mert kendisini duymuyor gibi davranınca devam etti.
"Kız bağır çağır ama sakın seni bulamayacağım bir yere gitme."
Mert bakışlarını tekrar Zeynep'e çevirdi. Başını olumlu anlamda salladı.
"Tamam..."
"Söz mü?"
"Söz..."
Zeynep aldığı cevaptan memnundu. Taki Mert tekrar konuşmaya başlayana kadar.
"Peki ya sen?"
"Ben ne?"
"Ya sen bir gün bırakıp gidersen."
"Gitmem..."
Zeynep'in cevabı öyle net ve öyle hızlı geldi ki Mert gözlerinin içine bakmakla yetindi.
"Söz veriyorum ne olursa olsun bana istediğin zaman ulaşabileceksin. Kavga etmek için bile olsa..."
Mert gülümsedi. Kavga etmeyeceklerinin garantisini veremiyordu ama bundan sonra ondan uzağa gidemeyeceğini çok iyi biliyordu.
***
Ozan ve Kerem geç saatte eve geldiler. Kerem salonun beyaz koltuklarına ilerlerken Ozan hemen mutfağa girdi. Zeynep'in uyuduğunu düşünerek sessiz hareket ediyordu. Kahve makinesinin düğmesine bastı. Raftan iki fincan çıkarıp ahşap tezgaha koydu.Üst kata çıkıp Zeynep'e bakmak düşüncesiyle arkasına döndü. Masanın üstünde katlanmış bir kağıt gördü. Kağıdı eline aldı ve açtı.
Zeynep'in el yazısıyla karalanmış iki satırı okudu.
"Ozim ben Mert'i buldum. Onu almaya gidiyorum. Beni merak etme. Seni seviyorum..."