•46 BÖLÜM•

406 15 0
                                    

30.06.2019
Bu sabah halamın ölüm haberi geldi. Ilk önce babam sonra halam. Ikisini de Cihan yaptı. Biliyorum. Cihanin beni yaktığı gibi bende onu yakacağım. Daha da kötü şekilde. Telefonum çaldı. Açtım.

"Hazar ağam, Savaş beyle Ateş beyi ve Azati aldık. Geliyoruz"

"Zorluk çıkardılar mi?"

"Amcanız çağırıyor dedim, geldiler benimle. Şuan Mardineye giriş yapıyoruz"

"Tamamdır. Dikkat et şüphelenmesinler"

Kapattım telefonumu. Yolun sonuna geldik. Buraya kadardır. Savaş da zaten hiç bir zaman oğlum olmadı. Olamadı. Hep Cihani sevdi. Yerde duran cansız bedene baktım. Asenanin bedeniydi bu. Hak etti. Bana yalan söyledi. Ben ona inanmıştım, güvenmiştim. Dua edip beyaz bir çarşaf aldım. Asenanin bedenini onunla örttüm. Alnına öptüm ve salonu terk ettim.

"Asenanin mezarını kimse bulamayacak. Ormana gömün. Herkes onu kaçmış, gitmiş bilecek"

Kapıda duran silahli adama dedim. Başını olumlu anlamda salladı. Gözümden kaçan gözyaşlarımı sildim.Arabaya bindim.

...
Doktordan bizi bırakmasını istedik. Zor olsa da ikna etmeye başardık. Arabadan indik ve konağa girdik. Handana gülümseyerek baktım. Yüzümdeki gülümseme düştü bir anda. Siyahlar içinde bir sürü silahlı adam gördüm. Keremle Ali dizlerin üzerinde oturuyorlardi. Arkalarında  iki tane adam vardı.

"NOLUYOR LAN?!"

Bağırarak avluya ilerledim fakat beni üç adam tuttu. Handan kapıya koştu ama onu da tutmuşlar.

"Lan bırakın karımı!"

Adamların ellerinden kurtulmaya çalıştım. Ama benden daha güçlü çıktılar. Onlardan biri Rüyayı aldı. Handan ağlamaya başladı. Diğer tarafta Zehrayi da tutuyorlardi. Acı hissettim. Başım ağrıdı.Gözüm karardı. Yere düştüm. Adamlardan biri silahla başıma vurdu. Kollarımdan tuttular ve Keremle Alinin yanına oturttular. Handan çırpınıyordu Rüyaya yaklaşmak için.

"Lan köpekler! Patronunuz kim sizin lan?!"

Sesimi yükselttim. Ellerimi bağladılar.  Kimse bir şey demiyordu. Suspus oldu herkes. Uzun geçmedi, konağa Azatla Savaş ve Ateş girdi. Onlara da aynısını yapıp yanıma oturtmuşlar.

"Baba ne oluyor?!"

Azat baktı bana. Ne diyeceğimi bilemedim. Çünkü bu sefer kimin yaptığını bilmiyordum. Fahriyeyi öldürdüm. Benim ondan başka düşmanım yoktu. Ondan başka kim yapabilir ki bunu?

"Sakin olun"

Çocuklara bakıp sakince dedim. Aliye baktım. Yüzü yara içindeydi. Gözlerimi kapattım ve yumruğumu sıktım tüm gücüyle.

"Oo Cihan ağa"

Tanıdık bir ses geldi. Hemde fazlasıyla tanıdık. Merdivenlerden geliyordu. Merdivenlere baktım. Bakmaz olaydım. Yanımıza Hazar geldi.

"Hazar ne yapıyorsun?"

Ali seslendi.

"Sen! Orospu çocuğu!"

Yerden kalmaya çalıştım. Kalkamadım. Hazar gülmeye başladı.

"Şş sakin olun canım ailem"

"Baba bırak bizi"

Savaş baktı Hazara.

"Ben baba değilim. Benim çocuklarım yok. Sana gelelim Cihan. Elimden babamı aldın. Yetmedi. Halamı da aldın. Mutlu musun şimdi? Beni bu dünyada tek başıma bıraktın. Yıllardır babamın katilini arıyordum, haberin var mı senin? Şüphelendim. Ama yapmaz dedim. Abim yapmaz dedim. Aklımdan sildim onu. Ama sen yaptın."

Tüm ailem benim günahlarımın bedelini ödüyor. Zoruma gitti. Çocukların çaresiz ve korku dolu bakışlarını üstümde hissettim.

" Ben onu öldürmeseydim o bizi öldürecekti! Anamı öldürdü o benim! Aliyle beni de öldürecekti! Başka çarem yoktu! "

" Şş.. Beni ilgilendirmez"

Yüzüme gülerek dedi.

"Ezana kaç kaldı?"

Adamlardan birine baktı.

"2 dakika beyim"

Başını salladı. Mutfaktan altı dağ gibi siyahlar içinde adam çıktı ve arkamıza geçti. Yüzlerini saklamışlar.

"Lan!"

Anladım ne yapmak istediğini. Bizi öldürecekti. Boynumda bir şey hissettim. Baktım ve halat gördüm. Aynısını da Aliye ve çocuklara yapmışlar.

"Bakin canım yengelerim. Kocalarınız, çocuklarınız burdan bakınca nasıl da güzel görünüyorlar"

Gülerek dedi Handana ve Zehraya bakarak. Şerefsiz.  Üstüm ıslandı. Yağmur yağmaya başladı şiddetli bir şekilde. Gördüğüm kabus gibiydi.

"Baba, bir şey yap!"

Azat bağırdı. Hazar sırtını döndü bize. Ezan okunmaya başladı. Hazar elini kaldırdı ve gülerek indirdi.

"Hazar! Bari canımızı alırken yüzümüze bak lan! Korkak olma! Gel bak!"

Gözlerim doldu. Handana baktım.  Sözümü tutamadım yine.

"Sen hainsin, Hazar! Hain! Bizim gibi olamadığın için hep böyleydin!Küçükken de böyleydin! Hep zalimdin, Hazar! Şunu unutma! Ben ailemle beraber Allahın huzuruna çıkacağım! Lakin sen bu kan içinde olan konakta huzur bulamayacaksin! Tüm Midyat senin rezaletini konuşacak! Evlat katili, abi katili olarak  kalacaksın hep! Yüzüme bak yüzüme! "

Bağırarak söyledim. Bir kaç damla gözyaşı kaçtı gözümden. Bu kadar mi vicdansız? Bu kadar mi acımasız bu adam kendi çocuklarını öldürecek kadar?

" Seni sırat köprüsünde bekleyeceğim! Ne bu dünyada ne öbür dünyada rahat vermeyeceğim sana! Sana verdiğim emeklere yazıklar olsun lan! Korkak!"

Nefesim git gide azalıyordu. Ezan okunuyordu hala. Silahlardan biri patladı. Hazar yere düştü. Sadece o düşmedi. Savaş da düştü. Konağa Handanin babası girdi ve kendi adamlarıyla Hazarin adamlarını indirdi. Boynumdaki halatı yere attı Mustafa. Ellerimi de çözdü. Handan hızlıca Rüyayı aldı ağlayarak.

"Savaş.. Oğlum.."

Savaşa bakarak yaklaştım ona.

"Aslanım.."

Derin bir nefes aldım. Savaşı kucağıma çektim ve saçlarını okşadım. Hareket etmiyordu. Nefes almıyordu.

"Amca.. Abim.."

Ateş yaklaştı bize.

"Hadi aslanım hadi.. Aç gözlerini"

İçim sıkışıyordu. Nefes alamıyordum doğru düzgün. Ölmüş olamaz. Hayır, olamaz. Izin veremem. Gözlerim bir deniz olmuştu. Gözyaşlarım durmadan gidiyordu gözlerimden.

"Paşam.."

Savaşa sıkıca sarıldım ve kokladım. Omzumda bir el hissettim. Mustafanin eliydi o.

"Bırak Cihan.. Ölmüş"

Gözlerimi kapattım. Daha fazla dayanamadım. Ağlamaya başladım. Savaşın yüzünü okşuyordum.

"Oğlum, kalk hadi.."

Hıçkırarak ağladım. Bizi bırakamaz. Allahım, niye? Benim günahlarımın bedelini onlara ödetme. Beni ailemle sınama, Allahım. Ne olur, beni al. Onları bağışla. Savaş benim yüzümden öldü.

"Baba.. Onu ben besledim, ben büyüttüm.."

Savaşın cansız bedenine bakarak dedim. Bir noktaya odaklandım. Bir gülümseyen çocuk gördüm. Gülümsedim. Bana el sallıyordu. Mutluydu. Başımı olumlu anlamda salladım. Gitti canımın cananı.. Gitti
Birdaha da gelmeyecek. Çocuklara ve Aliye baktım. Savaşın saçını son kez okşayıp alnından öptüm. Ağlıyorlardi. Azat Ateşe sarıldı.

"Şimdi ağlayın.. İstediğiniz kadar ağlayın, çünkü sonra ağlamak yok.."

Gözlerimi sildim.

DelalîmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin