51 BÖLÜM

301 11 0
                                    

Masada oturuyorduk Ali'yle beraber. Hiç bir haber yoktu. Hâlâ bulamadık onları. Bu artık dayanılmaz bir şey oldu. Kaç gündür uyuyamıyorum, yiyemiyorum. Hiç bir şey yapamasım yok. Yaşayasım da yok. Salona adamlardan biri girdi. Elinde bilgisayar vardı. Önüme koydu.

"Bu ne?"

"Size mesaj yolladılar, ağam"

Videoyu başlatıp izlemeye başladım. Başta bir ses geldi,kimin olduğunu anlayamadim. Dikkatlice dinlemeye başladım.

"Karınla,kızım elinde.. Kardeşinin ailesi de elimde. Beni her yerde arıyormuşsun diye duydum. Arama. Bulamazsın çünkü"

Diyip o ses kesildi. Erkek sesi gibiydi. Sesiyle oynamışlar. Adamın gerçek sesi bu değildi. Video devam ediyordu. Sadece boş duvarı izliyorduk artık. Ta ki Handani karşıma oturtana kadar. Onu görür görmez çıldırmışım. Korkmuştu. Gözlerinden korku akıyordu. Deli gibi ağlamıştı,bu ifadeyi ne zaman görsem anlarım ne olduğunu. Oturduğum yerden kalkıp ellerimi masaya dayadım. Ağzındaki bandı çıkarıp kafasına silah dayadılar. Gözlerimi kapatmıştım. Bunu izleyemedim. Yüreğim paramparça oluyordu.

"Cihan.."

O sesini duyduğum an, gözlerimi açtım.

"Kızımızı almışlar,Cihan..Beni bırak,onu bul lütfen..Onu öldürmeden bul onu..Beni bırak,ben önemli değil..Beni arama, sadece onu bul. Bizi bulmasan bile Rüyayı bul..Beni seviyorsan beni aramayacaksin..Seni çok seviyorum, Cihanım"

Dediğini an video bitti. Tekrar tekrar son kısmını oynatıyordum. Seni seviyorum deyişi bana güç veriyordu. Ondan güç alıyordum.

"Abi..İyi misin?"

O da perişandi. Karısıyla kızını kaçırmışlar. O benden daha da beter bir haldeydi. Her gün ağlıyor, içiyordu onlar yok diye. Yavaşça arkamda duran sandalyeye oturmuşum.

"Büyük bir savaşın ortasındayız,Ali..Bu sefer kazanan biz olmayacağız"

Bakışlarımı Handana kaldırdım. Kafasındaki silah kalbimin durmasına sebep olmuştu. Telefonum çalmıştı. Ali'ye verip derin bir nefes almıştım. Açtı telefonu.

"Ali ben. Cihan müsait değil"

Ali hoparlörü açmıştı hızlıca.

"Mesajım ulaştı mı size?"

Gülerek dedi karşı taraf. Hızlıca telefonumu aldım elime.

"Bana bak orospu çocuğu.. Karımla kızıma, yeğenime bir şey olursa yemin ederim seni diri diri yakacağım..Seni bulacağım oğlum,ben ne düşmanları gömdüm..Seni bulacağım, bulduğum an da kaçmak için fare deliğine gireceksin..Ben seni oradan çıkarıp doğduğuna pişman edeceğim,bekle sen"

"Ağamız kızdı galiba..Ama şuan karım yanında,dikkat et hareketlerine. Karını, çocuğunu sapa sağlam görmek istiyorsan sana göndereceğim adrese geleceksin. Gelmezsen eğer,bil ki karının mezarı kazılmış"

Telefon kapandı. Kulağımdan neredeyse duman çıkıyordu öfkeden.

"Abi,galiba telsizden aramış.. Bulamayız nerede olduğunu"

Bunu duyduğumda daha da kötü olmuştum. Elimden bir şey gelmiyordu. Ve Handanin şuan bana ihtiyacı vardı fakat ben ona sarılıp onu sakinleştiremiyorum.

...
Kucağımda,ıslak gözleriyle uyuya kalan Rüyaya baktım. O kadar güzel uyuyordu ki, gözlerimi alamıyordum. Ben ona nasıl kıyacaktim?Ona öyle bir kötülük nasıl yapacaktım? Yapamadım. Yapmam da zaten. Bu insanlık dışı. Onun hiç bir suçu günahı yok. Annesinin adını hiç durmadan sayıkliyordu. Öyle de uyuya kalmış. Onu yatağa yavaşça yatırıp kalktım oturduğum yerden. Üstünü örtüp başını öpmuştum ve son kez saçlarını okşadım. Işığı kapatıp odayı terk etmiştim. Bakıcısı da gelmiş.

DelalîmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin